Ağzıma kapanan bir el ile gözlerimi kocaman açtım. Yattığım yerden üzerime abanan kişinin altında çırpındım. İnlemeye çalıştım ancak çadırda tek başımaydım. Ellerimi yanlara doğru hareket ettirip etrafta silah olarak kullanabileceğim bir şey aradım. Ancak hazırlıklı değildim.
Adamın elinin içindeki küçük bez parçasını fark etmem vaktimi çok almamıştı. İlk başta nefesimi tutmaya çalışsam da gözlerim yavaş yavaş kapanırken başıma geçirilen siyah bir bez torba ile görüşüm de kapandı.
...
Yüzüme çarpan soğuk bir şey ile oturduğum yerden ayağa kalkmaya çalıştım. Ancak iki yandan bir şey bana engel olmuş, yeniden zeminle buluşmuştum. Genzime kaçan su ile öksürdüm. Yere bir tükürük atıp başımı kaldırdım. Gergedan'ın sırıtan yüzüyle karşılaşmıştım.
"Bakın kim uyanmış?"
Yüzüm nefret kusarken etrafımı hızla incelemeye başladım. Kollarım iki yanda kalın kancalara bağlanmış iplerle iki yana bağlanmıştı. Sırtıma değen taş buz gibiydi. Bir mağaranın içerisindeydik. Her iki yanda da sonsuz şekilde uzanan karanlık vardı. Bulunduğumuz yeri aydınlatan tek şey dört gece mumuydu.
Dört.
"Manyak mısın sen Gergedan?"
Sırıtması devam ediyordu.
"Evet. Manyağım. Ve sana bir manyakla uğraşmanın ne demek olduğunu göstereceğim."
Yüzüm nefretten kasılmıştı. Gözüm bir an ileride taze olan bir aşınmaya takıldı.
"Seyircileri çağırmamana şaşardım zaten. Her zaman şov çocuğu olmuşsundur zaten."
Cümlem bitince karşımdaki mağara duvarlarının arasından üç kişi daha çıktı. İki tanesini sima olarak tanırken içlerinden birisi Yasmin'di. Şaşırmış mıydım? Belki biraz. Bu kadarını beklemiyordum.
"Ne o küçük Zeynep? İhanete mi uğradın? Şimdi ağlayacak mısın yoksa?"
İçimde yükselen sinirle hızla ayağa kalkıp Gergedan'ın üzerine atılmaya çalıştım. Ancak ipler beni geriye çekti. Sırtım yeniden mağaranın duvarıyla buluştu.
Hemen içimdeki o nefrete odaklanarak kontrol ettim. Yavaş yavaş sakinleşirken gözlerimi açtığımda dört kişi de bana tavşanı gözleyen tilki gibi bakıyordu.
"Ne yapıyorsunuz siz Tanrı aşkına?"
Yasmin birkaç adım daha atıp yanıma yaklaştı.
"Pişman ediyoruz canım."
"Neyden? Hepimiz bu Evren için çalışmıyor muyuz? Amacınız ne? Kişisel çıkarlarınızı bir köşeye bırakın."
Gergedan Yasmin'in kolundan tutup onu geriye çekerken kendisi onun olduğu hizaya geldi.
"Bugün sahadayken herkesin içerisinde kişisel hiçbir şey bırakmadın."
Derin bir nefes bırakıp başımı önüme eğdim. Pişman olduğum bir andı.
"Bak, amacım seni kırmak değildi. Tamam belki biraz kırmaktı ancak o an inan bana anlattıklarım doğru geldi. Sonrasında üzüldüm senin için ama..."
Gergedan bir anda bağırarak yumruğunu hemen başımın yanındaki duvara geçirdi. Olduğum yerde korkudan dikleşirken yüzü birkaç santim ötemdeydi.
"Benim için sakın ama sakın içinde bir damla bile sempati barındırma. İhtiyacım yok."
Bir süre daha öyle durduktan sonra geriye çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
FantasyEv-okul-Umut üçgeninde bir yaşamı olan Zeynep'in sıradan hayatı, geçirdiği trafik kazası sonucu girdiği koma ile bambaşka bir renge bürünür. Zeynep bir Hayalperest'tir. Tüm Hayalperestler gibi o da gözlerini Hayalperest evreninde açar. Başlarda her...