Koma (Bölüm 1)

48 13 0
                                    

Rüzgar pelerinimi havaya uçurup sesler çıkarırken gözlerimi kısıp çorak vadiye baktım. Buraya gelmemiz günlerimizi almıştı ancak her şey daha yeni başlıyordu. Ancak buraya ulaşmanın verdiği görev bilinciyle içim rahatlamıştı.

"Kurukafaya geldik mi?"

Arkamdan gelen sesin sahibine baktım.

"Neredeyse. Şu dağı aştığımız takdirde sorun yok."

Emre, elini siper edip karşı dağlara baktı.

"İşimiz daha bitmedi desene."

Sesimi cilveli bir tona bürüdüm. "Ne o? Yoksa bu kadar çabuk mu pes ediyorsun?"

Başını bana çevirip bana baktı. "Ne o? Yoksa buraya gelmeden önce yürek mi yedin?"

Kahkaham rüzgarın gücüyle anında dağılmıştı.

"Kızın senden daha yürekli olduğunu biliyoruz Emre. Bu aylar önce kanıtlanmış bir şey." Melek, kısa ama seri adımlarla yanımıza geldi. Üzerinde buraya ilk geldiğimde giydiği kara çarşaf vardı. Siyah eldivenli elini ikimizin arasında dolaştırdı. "Ayrıca oynaşma zamanı değil." Bakışlarını karşıya çevirdi. "Kurukafaya hiç bu kadar yaklaşmamıştık. İşimizi bir an önce halletmeli, Gerçeklik Taş'ını geri almalıyız."

Emre ile bakıştık.

"Ya başaramazsak?" diye sordum.

İkisi de bana baktı. Belki de ilk defa bu kadar depresif bir cümle kurarken görüyorlardı beni.

"Bunu düşünmeye devam ettiğin an işte o zaman asıl kaybeden biz oluruz. Geçtiğimiz aylarda yaşadıkların sana ders olarak yeter. Burada doğan çoğu Hayalperestten daha fazla tecrüben oldu. Lütfen bunu aptallıklarla kullanma."

"Ah lütfen Melek. Bu kadar kaba olma Zeynep'e karşı."

Melek tüm vücuduyla Emre'ye döndü. İşaret parmağıyla Emre'nin göğsüne tehditkâr dokunuşlarda bulunurken sesi güçlüydü.

"Sen de bu kadar bağlanma. Eski haline geri dönmeni istiyorum. Aşk çocuğu halin midemi bulandırıyor."

Arkasını dönüp uçuşan çarşafların içinde kamp alanına geri dönmeye başladı.

Emre şaşkın bakışlarımı yakalamış olacak ki hemen açıklama yapma girişiminde bulundu.

"Sadece çok gergin. Bu kadar kaba olmadığını sen de biliyorsun. Yerleşkede yaşananlardan sonra Taş'a yaklaştıkça daha da ciddiyete bürünüyor. O yaratıkların gerçekliğe geri dönmemesi için mazur görmemiz gerek."

Başımı önüme eğdim. Melek'in yerleşkede düşman saldırısı anındaki tutukluğu gözümün önüne gelmişti. Antrenman sahasında o yaratıkları oyalarken bir yandan da plan yapıp bu plana Melek'in yeteneklerini ve Komutanlık sıfatını da dahil etmeye çalışmıştım. Ancak karşılaştığım tek şey onun donuk vücuduydu. Daha sonra bana yaşadıklarını anlatmıştı. O an sempati beslesem de, o tür saldırı anlarında örnek almamam gereken kişiyi zihnimde oluşturmuştum bile.

Taş'a yaklaştıkça daha da motive olan Melek'in aksine benim son birkaç gündür aklımdan çıkmayan bir düşünce yine her yanımı sarmıştı.

"Ne düşünüyorsun?"

Başımı kaldırıp Emre'ye baktım. Çenesinin altında biten siyah saçları yol boyunca uzamış omuzlarına kadar gelmişti. Yanaklarına gölge yapan saçları yüzünden elmacık kemikleri daha çıkık görünüyordu. Onu ilk gördüğüm zaman ki sinirli bakışlarının yerini şaşkın bakışlar almıştı. Ya da zaten her zaman şaşkın bakıyordu.

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin