"Hayır, o küçük ayı. Parmağımı takip et. Büyük ayı orada."
Batu işaret parmağımla gösterdiğim yeri gözleriyle takip ettikten sonra küçük çocuklara has o şaşkınlık nidasını çıkardı.
Notu bulmamızın üzerinden birkaç saat geçmişti. Hayalperestler'den bazıları hala oturmaya devam ederken çoğu uykunun yumuşak kollarına kendisini bırakmıştı. Bense Batu ile çimenliğe uzanmış yıldızlı gecenin tadını çıkartıyorduk.
"Çok güzeller."
Yavaşça başımı salladım.
"Dünya'da da böyle güzeller midir acaba?" diye sordu.
Başımı sağıma çevirip Batu'ya soru dolu bakışlarla baktım.
"Nasıl yani?"
Yemyeşil gözleri ve tüm kadınları kıskandıracak kadar uzun kirpikleriyle dolu dolu bana baktı.
"Yıldızlar."
Kaşlarımı çattım.
"Hatırlamıyor musun onları?"
"Hatırlıyorum ama hiç böylesine açık açık görmemiştim? Bilirsin şehir yaşamını. Başını kaldırdığında ciğerlerini dolduran havayı değil, büyük büyük beton binaları görüyorsun. Bir sahil kenarına indiğinde de yıldızlar şehrin ışıklarından ve havanın kirliliğinden dolayı hiçbir zaman böylesine güzel görünmüyorlar."
"Çok haklısın. Yapabileceğimiz bir şey yok demek istesem de aslında yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki. Ama susmak her zamanki gibi bize en kolay gelen şey."
Batu sırtüstü uzanmış vücudunu bana doğru döndürdü. Kolunu başının altına alırken soru dolu bakışlarla bana bakıyordu.
"İstiyor musun peki?"
Böyle ani geçişli sorular sormaya çok meraklıydı. Beyni hızlı çalıştığı için sanki önceden anlatmış gibi hemen soruya geçiyordu.
Ben de ona doğru çevirdim bedenimi.
"Neyi istiyor muyum?"
"Buradan ayrılmayı. Sen daha beni tanımazken ilk geldiğin andan bu yana hep seni takip ettim. Çok fazla değişim gösterdin. İyi yönden söylüyorum tabi ki. Antrenmanlarını izleyen o çocukların arasındaydım ama onlar gibi kendimi göstermek için çaba sarfetmedim. Uzaktan uzağaydı her zaman. Taş için o gece o sahada kendi canını ortaya koyduğunda da oradaydım." Anlattığı her şey tek tek yeniden gözümün önünde yaşanıyordu. "Geri geldiğinde ne kadar sevindiğimi hayal edemezsin. Ama tüm bunların yanında sen gerçekten geri dönmek istiyor musun?"
Batu onbir yaşına yeni girmişti. Böylesine büyük cümlelerle benimle konuşmasını artık aşmış gibi hissetsem de beni her zaman şaşırtıyordu.
"Sorduğun soruyu ben de çok düşündüm. Gerçekten istiyor muyum diye? Ama bizimle gelmeyen yerleşkedeki Hayalperestler var ya, benim asıl korktuğum onlardan birine dönüşmek. Sırf burada yaşayabilmek için dünyayı riske atmak. Çünkü ben gerçekten buraya aidim. Dünya'yı da özlüyorum. Mantık ve duygu arasında seçim yapmaktan daha zoru, iki duygu arasında seçim yapmaktır."
"Onlar benciller. Senin onlardan birine dönüşebileceğine asla inanmam. Tüm Hayalperest evreni için canını ortaya koymuş birisin. Ve seçim konusuna da gelirsek bence bir seçim yapmak zorunda değilsin. Buradaysan buradasındır."
İşaret parmağımla Batu'nun küçük burnuna hafifçe dokunduktan sonra hafifçe gülümsedim.
"Sen nesin ya? Ödülüm müsün buradaki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
FantasyEv-okul-Umut üçgeninde bir yaşamı olan Zeynep'in sıradan hayatı, geçirdiği trafik kazası sonucu girdiği koma ile bambaşka bir renge bürünür. Zeynep bir Hayalperest'tir. Tüm Hayalperestler gibi o da gözlerini Hayalperest evreninde açar. Başlarda her...