Acı.
Acı.
Daha fazla acı.
Gözlerimi açtım.
Her yerdeyim aynı zamanda hiçbir yerdeydim.
Anılarım iki yanımdan hızla akıp gidiyor.
Arada bazılarını yakalayıp görebiliyorum. İki kahramanlı anılar. Annem ve Umut.
Başım dönüyor.
Gözlerimi kapatıyorum.
Bir işe yaramıyor. Aynı şeyleri orada da görüyorum.
Pes edip gözlerimi açıyorum.
Ölüm bu muydu? Sürekli bir anı gösterisi.
Nefes nefeseyim. Her an ters bir şey olacağını bekliyorum. Ancak bir şey olmuyor.
Alnımdan bir ter süzüldü.
"Hadi ama!" diye bağırdım.
Sonunda anılar durdu. Her yer karanlığa gömüldü.
"Zeynep!"
Etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Ama ses anneme aitti. Buna emindim.
Çevrem şekillenmeye başladı. Bir lunapaktaydım. Burayı biliyordum. Çocukken annem beni sık sık buraya getirirdi.
Çevreme biraz daha bakındığımda kendimi görüyorum. Şaşırdım. Deli gibi çevreme bakınıyordum. Seslenmek istedim ancak başaramadım. Sanki nefes alacak havaya sahiptim ancak sesimin ulaşacağı havaya sahip değildim. O anda kendi çevremdeki auranın bu lunaparkın aurasından farklı olduğunu gördüm. Ben burada yalnızca misafirdim.
Kendimi üçüncü bir göz gibi izliyordum. Az önce annemin davet ettiği dönme dolaba ulaşmıştım. Ben de hemen yürüyüp yanlarına bindim. Bu anı yaşadığımı hiç hatırlamıyordum.
Annem bindiğimiz bu dönme dolaba sürekli bindiğimi ve bir şekilde babamla ilgisi olduğunu söylüyordu. Bense hemen konuyu iredelemeye girişmiştim. Ancak annem bir anda irkilir gibi oldu. Sonrasında söyledikleri izlediğim kendimle beraber beni de şaşırtmıştı.
Cebinden bir silah çıkarmıştı. Kendimin korktuğunu görebiliyordum. Nefesim sıklaştı. Oturduğum yere yapıştım.
Annem silahı zorla bana vermeye çalışıyor ve durumumla ilgili açıklama yapıyordu. Eğer onu vurmazsam uyanamayacağımı söylüyordu. Tüylerim diken diken olmuştu. Demek Meryem'in bahsettiği yer burasıydı. Araf.
İzlediğim kendimle birlikte neredeyse aynı tepkileri veriyorduk. Annemi vurmak mı? Hayal dahi olsa bu asla olamazdı. Kendimin böyle bir şey yaptığına inanmıyordum.
Annem hala ısrarla beni ikna etmeye çalışıyordu, bense olayın içinde dahi olmadığım halde gözlerimi kocaman açmış başımı iki yana sallıyordum.
Kendimi anneme nişan almış şekilde gördüm.
"Ne yapıyorsun sen salak kız! Kes şunu! O annem!"
Uzanıp silahı almaya çalıştım ancak elim içinden geçmiş gibi hiçbir işe yaramamıştı.
Annemin bir anda yeniden irkildiğini gördüm. Az önceki halinden eser yoktu. Sanki silahı o vermemiş gibi gözlerini kocaman açmış silahı indirmem için yalvarıyordu. Karşımdaki bense titreyen bir elle gözyaşlarına boğulmuştu. Karşısındaki bu dengesizlik karşısında iyice kafası karışıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
FantasyEv-okul-Umut üçgeninde bir yaşamı olan Zeynep'in sıradan hayatı, geçirdiği trafik kazası sonucu girdiği koma ile bambaşka bir renge bürünür. Zeynep bir Hayalperest'tir. Tüm Hayalperestler gibi o da gözlerini Hayalperest evreninde açar. Başlarda her...