Sevdiklerinizle birlikte sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yıl geçirmenizi diliyorum. Umarım en güzel şeyler hep sizi bulur. Eğer kötü bir şey yaşadıysanız da asla vazgeçmeyin. Yere düşmek bizim seçimimiz değildir ancak ayağa kalkıp kalkmamak bize bağlıdır. Ayağa kalkın ve eskisinden de güçlü olduğunuzu herkese gösterin.
Kendinizi daima sevin. Sizden bir tane var. :)
Hayallerinden asla vazgeçmeyen, güçlü ve kendini bilen tüm okuyucularıma.
Sizi seviyorum. :)
...
Gözlerim uykusuzluktan kan çanağına dönerken önümde açık olan kalın kitabın kapağını yavaşça kapattım. Gözlerimi yatağımın içinde ve etrafında açık olan onlarca kitap üzerinde gezdirdim. Yaklaşık bir haftadır Eflin'in bize özel olarak açtığı büyük evin bir odasında şehrin kütüphanesinden aldığım onlarca kitabı okuyup notlar alıyordum.
Umut'a yapılan saldırının ardından ben de Eflin de daha fazla orada kalmamamız gerektiğine karar vermiştik. Özellikle Eflin, iş birliği yapmam üzerine bizi daha da güvende tutmak istiyorlardı. En azından hain bulunana kadar. O yüzden bizi şehrin güvenli bir bölgesinde bulunan büyük bir eve almışlardı. Evin içine özel olarak yerleştirilen kılıçlar ve silahlar ile bir yabancı geldiğinde kendimizi daha iyi koruyabilecektik. Dışarıda bulunan sivil korumalar da bize zarar vermek isteyen kişinin aşması gereken bir başka engeldi.
Kitap mahşerinin arasından sıyrılarak ayağa kalktım. Sürekli aynı pozisyonda durmaktan kasılan vücudumu kollarımı iki yana açarak esnettim.
Umut o günün ardından dövüş sanatlarına daha fazla ilgi göstermeye başlamıştı. Her ne kadar karşı çıksam da yine bildiğini okuyup Alp'in ona dövüşmeyi öğretmesini istemişti. Karşı çıkmayı çok uzatmadım. Sonuçta sokak dövüşlerinden daha iyi bir seçenekti. Tüm gününü çalışmaya adıyordu. Bu yüzden de koca evde yapayalnız kalıyordum. Eski şen şakrak Umut'u özlediğimi her seferinde dile getiriyordum ancak gördüğüm tek şey irileşen bir beden, şişlik, morluk oluyordu.
Odanın yüksekliğine uygun uzunlukta olan pencereye doğru yürüdüm. Perdeyi hafifçe aralayıp şehrin durumuna baktım. Saat gece yarısına gelmek üzereydi. Herkes derin bir uykuda olmalıydı. Bu şehirdeki herkes yaralıydı. Bir kere Hayalperest şehrine ayak bastıkları anda eski hayatlarını çoktan geride bırakmış oluyorlardı. Geriye dönüp eski hayatına devam edebileceğini sanmak bir hayalperest için bile büyük bir hayaldi.
Eflin'in izlettiği videoyu düşündüm. O videoya bir isim koymak gerekirse tek kelimeyle kaos denilebilirdi. Bu kadar acımasız ve kendimizi bilmez olmuş muyduk? Eflin kendi açısından sonuna kadar haklıydı. Bu aşırı halkı durdurmanın tek yolu buydu belki de. Beyinlerine uygulanan tek bir hamleyle mutlu bir şehir görüntüsü verebiliyordu. Olması gerektiği gibi. Ama ben bunu yapmayacaktım. Bu halkı derin uykularından uyandırıp içinde bulunduğumuz duruma göre harekete geçirecektim. Bir haftadır defterleri dolduran notlarım bir şekilde filiz vermeliydi.
Derin bir iç geçirdim ve guruldayan midemi susturmak için odadan çıkıp alt kata indim. Mutfağa yönelip buzdolabına bakınırken dış kapının açılma sesini duydum. Tüm dikkatim bir anda o sese yönelirken dolabın kapağını yavaşça kapatıp üst dolaplardan birinde olan hançeri aldım. Mutfağın duvarına sırtımı dayayıp ayak seslerini dinlemeye başladım. Gelen fısıltılar tek kişinin olmadığını açıkça belli ediyordu. Sesler yaklaşırken elimdeki hançeri hazırladım. Hareket halindeki gölge bir bedene kavuştuğunda savurduğum hançer tek bir kol darbesiyle savruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
FantasyEv-okul-Umut üçgeninde bir yaşamı olan Zeynep'in sıradan hayatı, geçirdiği trafik kazası sonucu girdiği koma ile bambaşka bir renge bürünür. Zeynep bir Hayalperest'tir. Tüm Hayalperestler gibi o da gözlerini Hayalperest evreninde açar. Başlarda her...