Naykah

115 22 9
                                    


"Heyecanlı mısın bakalım?"

Asker kıyafetlerimi son kez üzerimde kontrol ederken kıpır kıpırdım. Bu gece eğitilen son askerlerin kabul töreni yapılacaktı.

"Nasıl olmuşum?" diye sordum kendi etrafımda dönüp.

Emre beni süzdükten sonra tatmin olmuşçasına dudaklarını büküp baş parmağını kaldırdı.

"Tam bir asker gibi."

"Of."

"Ne oldu?"

Emre yakınıma geldi.

"Gerginim. Niye gerginim ki? Gergin olmamam gerekiyordu. Böyle hayal etmemiştim." Emre'nin gülerek bana baktığını görünce sinirlenip kaşlarımı çattım. "Çok mu komik? Gergin olmam hoşuna mı gidiyor? Peki bu hoşuna gidiyor mu?" Kolunu çimdiklemeye başlamıştım. Acıyla kolunu tutarken geri çekilmeye başladı.

"Tamam tamam teslim oluyorum."

Bir süre daha bana baktı. İki eliyle omuzlarımı tuttu. "Sakin ol. Sen bir askersin artık. Tören harika geçecek ve sen çok güzelsin."

Gülümsedim. "Teşekkür ederim Emre." Bir anda ona arkamı dönüp yeniden endişeli hala büründüm. "Ama işe yaramıyor. Olmuyor. Batıracağım her şeyi."

"Çok zorsun Zeynep."

"Tamam tamam. Halledeceğim."

Müzik sesleri gelmeye başlamıştı. Yeniden Emre'ye döndüm.

"Eğer bayılırsam uyanmam için tokat atmana serbestlik getiriyorum. Rezil olmam umarım."

Çadırın kapısı tıklatılınca ikimiz de kapıya döndük.

"Girin." dedi Emre.

Meryem gülümseyerek içeriye girdi. Elinde bir bardak vardı.

"Heyecanlı olacağını düşündüm."

"Ah, Meryem. Sen bir tanesin."

Hemen uzanıp elindeki kokusu kadar tadı da iğrenç olan içeceği içtim. Boş bardağı Meryem'e geri uzattım. Onlara baktığımda Emre'nin endişeli yüzü dikkatimi çekmişti. Ona doğru adım atıp benim için endişelenmemesi gerektiğini söyleyeceğim sırada bir anda başım döndü ve sendeledim. Emre beni tutup yere düşmemi engellerken Meryem'e baktım. İfadesiz yüzünde okuyabildiğim çok şey vardı.

"Sana pek bir şey öğretememişim anlaşılan. İçtiğin şeyin güçlü bir uyku ilacı olduğunun farkına varamadın."

Ağzımı açıp bir şey söylemek istedim ancak başaramadım. Görüş alanıma giren Emre'nin görüntüsüyle gözlerim kapandı.

...

Uyandığımda tarif edilemez bir acı içerisindeydim. Tüm hücrelerimi,tüm varlığım çığlık çığlığaydı. Sanki birisi tüm derimi yüzmüş ve beni bir tuz havuzunun içerisine atmıştı. Alev alıyor gibiydim.

"Sabit tut!"

"Deniyorum!"

Vücudumda kasılmalar devam ederken omuzlarımda ağırlıklar hissettim. Gözlerimi açtığımda Emre ile yüzyüzeydim. Terim gözüme girdiği için gözlerimi yeniden kapatmak zorunda kaldım. Kendimi onun ellerinden kurtarmak için yine hareketlendim ancak bu sefer de ayaklarımı birisi sabitlemişti. Sürekli bir dua sesi geliyordu. Küçük bir kız sesiydi.

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin