Umut tabakları alıp bize servis etti. Bilgisayarımdan bir müzik açıp oyun oynaması için Şeyma'ya verdim. Şeyma yatağımın üzerinde oyun oynarken Umut ile yatağın ayaklığına sırtımızı dayayıp yere oturduk. Omuzlarımız birbirine değiyordu.
"Nasıl hazırladın tüm bunları?"
Pastadan bir çatal daha alıp ağzıma attım. Hem doğrum günümü hem de en sevdiğim pastayı unutmadığı için ona minnettardım.
"Aslında korumalarından biraz yardım aldım desem yalan olmaz sanırım."
"Sorun değil. Zaman kavramımı öyle yitirdim ki bugünün hangi gün olduğunu bile bilmiyordum. Ama kum torbasına çevirdiğin o kafayla bugünü hatırlaman bir mucize doğrusu."
Umut ağzı doluyken kocaman gülümsedi. Ağzının içindeki her şey meydandaydı.
"Ben neler gördüm oğlum. Bu mu midemi bulandıracak?"
"Olsun denemek istedim."
Şaka maksadıyla omuzuna omuzumla vurdum.
"Sen nereye gittin sabah?"
"Ha, sana söylemeyi unutuyordum az kalsın." Umut kaşlarını çatıp tüm dikkatini bana verdi. "Eflin sunumu bu geceye aldı. Buradaki herkes üzerinde uyguladığı tuçiyi de kaldıracağını söyledi. Geceye kadar herkes artık tamamen kendi duygularında olacak."
"Desene ortalık karışacak."
"Demek istemezdim ancak olma ihtimali çok yüksek."
Bir süre aramızdaki sessizliği arkada çalan müzik doldurdu. İkimiz de hiçbir şey yapmadan öylece boşluğa bakmaya başlamıştık. Neler olacağını hayal etmeye çalışıyordu belki o da.
"Ne yapacaksın?"
Omuz silktim. "Bilmiyorum." Pantolonumda bir toz varmış gibi elimle onu almaya çalıştım. "Ne kadar kontrol altına almaya çalışırsan o kadar kargaşa olur. Akışına bırakmam en doğrusu olur sanırım."
Umut yavaşça başını salladı. "Korkuyor musun?"
Gözlerimi kapatıp kendimi karanlığın o ıssız kollarına bırakmak istedim. "Deli gibi. Ama bu bir şeyi değiştirmeyecek."
Umut hala hayali bir tozu almaya çalışan elimi tuttu ve sıktı.
"Ben yanındayım. Her zaman."
Gülümsedim. "Her zaman."
...
"Her şeyin hazır mı Zeynep?"
Süslerle dolu odamı deli gibi arşınlayıp dururken Umut da en az benin kadar gergindi.
"Bilmiyorum. Emin değilim."
"Tamam, tamam dur lütfen."
Umut iki omuzumdan tutup beni durdurdu.
"Şimdi tek tek soracağım sen de cevapla tamam mı?"
Hızlıca başımı salladım. Ayağım heyecandan sallanmaya başlamıştı.
"Bilgisayarın, evrakların, gerekli delillerin, görüntüler ve konuşman."
"Evet, evet, evet, evet ve evet."
"Tamamdır o halde. Şimdi sakin ol ve yapman gerekeni yap."
Benim işim bu değildi ki. Karşıma yüzlerce askerden oluşan bir ordu çıkarılsa korku namına hiçbir şey hissetmem ama iş insanları etkilemeye gelince o iş o kadar da kolay olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
FantasyEv-okul-Umut üçgeninde bir yaşamı olan Zeynep'in sıradan hayatı, geçirdiği trafik kazası sonucu girdiği koma ile bambaşka bir renge bürünür. Zeynep bir Hayalperest'tir. Tüm Hayalperestler gibi o da gözlerini Hayalperest evreninde açar. Başlarda her...