Yirmi Dokuzuncu Bölüm

14.9K 748 27
                                    

Genç adam dudaklarını boynunda dolaştırıp aşağılara doğru ilerliyordu...

"İlhan!" diye inledi genç kız ve bulutların üzerinde dolaştı. Zarif ellerini İlhan'ın siyah dalgalı saçlarının arasında gezdiriyordu.

"Ben artık seninim..." diye fısıldadı Evra dudaklarının arasından ve gözlerini yumdu.

Sıçrayarak gözlerini açtı Evra aniden. Göğsü hızla inip kalkıyordu. Boynundan göğüslerine doğru ter damlacıkları akıyordu. Hangi ara bu kadar nefes nefese kalmıştı? Genç kız tekrar sımsıkı gözlerini yumdu. Az önce gördüğü rüyanın şokunu yaşıyordu hala...

Nasıl böyle mahrem rüyalar görebilirdi? Gözlerinin önüne gördüğü sahneler gelince hızla gözlerini açtı. Utanıyordu... Böyle mahrem şeyleri düşünmekten, hayal etmekten utanıyordu. Bir genç kız olarak bir adamdan bu kadar etkilenmekten utanıyordu.

Ama İlhan kocası değil miydi? Onun hakkında böyle şeylere düşünmek yanlış mıydı? Başını iki yana salladı... Evet, evet, evet! Yanlıştı! İlhan onun gerçek kocası sayılmazdı. Hiçbir zamanda olmayacaktı. Ama...

Evra, iç geçirdi. Ama... Bu sözcük son günlerde sık sık aklını çeliyordu. Ama ondan hoşlanmaya başlıyorsa? Ama gerçekten karı-koca gibi olmayı arzuluyorsa?

Genç kız, sırılsıklam olan geceliğini değiştirmek için yataktan kalktı ve gardırobuna doğru ilerledi. Adımları yavaşladı ve başını kapıya doğru çevirdi. Odadan çıkıp gerçekten onun nerede kaldığını öğrenmeli miydi? Merakına yenik düşüp onun yalnız uyuyup uyumadığını kendi gözleriyle kontrol etmeli miydi?

Evra, güldü kendi haline. Hem onu umursamadığını söylüyordu hem de sürekli onun ne yaptığıyla ilgili bilgi almak istiyordu. Şu anda meraktan çatlamak üzereydi. Günlerdir yiyip bitiriyordu kendini. Geceleri kiminle olduğu sorusu kafasında çan sesi şeklinde yankılanıyordu.

Üzerine yeni bir gecelik geçirdikten sonra kendine hakim olamadı. Odanın kapısını açtı ve koridora göz gezdirdi. Karanlık koridorda kimse yoktu. Gecenin sessizliği içinde ilerledi. Nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu ama İlhan'ın üst kata çıktığını görmüştü dün gece. Büyük ihtimalle yukarı katta olduğunu düşünerek taş basamaklardan çıktı. Ses yapmamaya çalışarak yavaş ilerliyordu.

Üst kata çıktığında sıra halindeki kapılara baktı. Bu kadar odanın içinden nerden anlayacaktı hangisinde kaldığını? Koridorda biraz ilerledikten sonra hemen vazgeçti bu yaptığından. Bu saçmalıktı. Kimin kaldığını bilmediği odalara giremezdi. Uygun olmayan bir manzarayla karşılaşabilirdi. Bu kalede birçok savaşçı kalıyordu. Bu riski göze alamazdı.

Adımları geri geri giderken birden gözüne ışık geldi. İlerideki açık kapıdan ayın ışığı yansıyordu karanlık koridora. Evra, merakla oraya doğru ilerledi. Başını dikkatli bir şekilde hafif aralık bırakılan kapıdan içeriye uzattı. Büyük bir yatağın ortasında geniş omuzlarıyla yüz üstü uzanan bir savaşçı gördü. Daha dikkatli bakınca onun İlhan olduğunu anladı.

Derin bir nefes aldı. Nedense bütün bedenine heyecan kıpırtıları yayılmaya başlamıştı. Onun çıplak omuzlarını görünce sıcaklık yüzünü esir aldı. Buradan hemen ayrılması gerektiğini biliyordu. Onu görmüştü... Yalnız kalıyordu odada... Merak ettiği de zaten bu değil miydi? Neden ayakları odanın ortasına doğru ilerliyordu?

Kendine engel olamamasından nefret ediyordu. Artık bedenini akıl kaptanı yönetmiyordu. Başka bir kaptan dümenin hakimiyetini almış bedenini olmadık yerlere sürüklüyordu... O başka kaptan, aşk kaptanı mıydı? Hayır, hayır, hayır!

İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin