İlhan, Evra'nın göğsüne baskı yapmasıyla yüzünü buruşturdu. Aynı saniyede Evra yaptıklarına pişman oldu. Onun yarasını tamamen unutmuştu. "İyi misin?" diye sordu endişeyle.
Genç adam omzunu silkti ve sonra sertçe elini göğsüne bastırdı. Sağ eli göğsündeyken, "İyi olup olmamam umurundaymış gibi yapmana gerek yok," dedi sakin bir sesle.
Evra, aynı saniyede yeşil gözlerini kıstı. Bir anda ona karşı hissettiği pişmanlık yok olmuştu. İlhan'ın umursamaz tavrı karşısında Evra'nın sinir olmaması mümkün değildi. Onun için endişelenmesine bile izin vermiyordu. Onun için neden endişeleniyordu ki? Bu soru bütün düşüncelerini sildi. Evet, onun için endişelenmeyecekti. Onun acı çekmesi neden umurunda olsun ki?
"İyi, zaten seni umursamaya çalışırken çok zorlanıyordum." Kızgın bakışlarını bir süre ifadesiz kara gözlerden çekmedi.
"İlhan Beyim, temiz gömlek istemişsin?" Nezahat teyze kapının ağzında duruyordu.
"Getir Nezahat teyze, biraz temiz hava almaya çıkacağım." Göğsünden elini çekti ve dün Kızılkaralılar geldiğinde duvardan çekip aldığı ve sonra beline sardığı kuşağına elini götürdü.
"Nezahat teyze bende seninle mutfağa geleyim. Yardımcı olacağım bir şeyler olur."
"Aman Nezahat teyze dikkat et, yanlışlıkla yiyeceklerin üzerine fare zehrini boca edebilir," dedi İlhan yüzünde büyük tebessümle. Evra'nın gözlerinde çıkan kıvılcımları görünce daha da bir keyiflendi. Dün yaşananlara rağmen bu kadar keyif dolu olması onu da arada şaşırtıyordu ama bünyesi dün gibi durumlara alışıktı.
Genç kızın bu duyduklarıyla bütün vücuduna öfke yayıldı. İlhan'a hızla yaklaştı. İlhan'a hiç olmadığı kadar yaklaştı. Genç adam, Evra'nın ne yapmaya çalıştığını anlayamadan genç kız İlhan'ın belindeki Şahranbolu beyliğin renklerindeki kumaşı çekti aldı. Bunu yaparken İlhan'ın erkeksi kokusunu çok yakından hissetmişti. Gözlerini içgüdüsel olarak yumduğunu fark ettiğinde yüzüne sıcaklık aktı. Ama bunu belli ettirmemeye çalışarak başını dikleştirdi.
"Mutfaktayken bu renklere bakıp bu beylikten nasıl nefret ettiğimi sık sık kendime hatırlatacağım ve Nezahat teyzeye öyle yardım edeceğim."
Arkasında başını iki yana sallayan İlhan bırakarak Nezahat teyzeyle birlikte odadan çıktı. İlhan, Nezahat teyzenin yatağın üzerine koyduğu beyaz keten gömleği aldı ve üzerine geçirdi. İki üç düğmesini açık bıraktı ve sonra odanın köşesindeki lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Ağır adımlarla odadan çıktıktan sonra salona yürüdü. Ortalıkta kimseler yoktu. Sabahın ilk saatleri olduğu için herkes uykudaydı.
İlhan, salondan çıkıp iç avluya çıkmak üzereyken masanın başında oturan Tuğrul Beyi gördü. Dün geceki gibi yine sessizce rahat bir şekilde geniş sandalyede oturuyor ve beyaz sakalına dokunuyordu. Diğer elinde de yine her zamanki gibi bastonu vardı. İlhan, yanına yürüdü yavaş adımlarla. Tuğrul Bey yanına gelen İlhan'ı fark etti ve, "Gel İlhan oğlum, nasılsın?" diye çağırdı yanına sakin bir ses tonuyla.
İlhan masanın diğer yanındaki sandalyeye oturdu yavaşça. Acıyan göğsüne hafifçe dokundu. Yüzünü buruşturmamaya çalışarak, "İyiyim," dedi.
Bir süre sessizlik oldu. Sonra Tuğrul bey konuştu sakin bir ses tonuyla. "İlhan, sen en doğrusunu yaptın."
"Düşmanımla akraba olmakla mı?"
"Bir düşmanlığı ancak akraba ilişkisi düzeltebilir. Sen onların en kıymetli kızını gelin alıyorsun, ona iyi baktığın sürece bir sorun çıkarmazlar artık."
"Onların kıymetli kızını gelin alarak zaten en büyük kötülüğü kendime yapıyorum. Celal, benden daha iyi intikam alamazdı."
"Evra Kızılkara güzel kız. Bakışları sönük değil, anlamlı. Ondan sana iyi bir gelin olur oğlum."
İlhan, Evra'nın güzel olduğu konusuna katılıyordu ama onunla baş etmenin onu ne kadar zorladığını hatırladıkça iç geçiriyordu. Söz dinlemeyen, inatçı, dik bakışlı bir gelinle ne yapacaktı?
"Artık yapacak bir şey yok, gelinim olacak."
"Düğünü fazla bekletme, hemen yap. Uzattıkça huzursuz olur insanların. Evra'yı hor görmelerine izin verme İlhan, düşman kızından gelin olmaz demelerine izin verme..."
İlhan, kaşlarını çattı bu sözlerden sonra. Ellerini masanın üzerine koydu. "Kimse onu hor göremez, o artık Şahranbolu hanımı olacak! Kim, hangi cüretle ona o gözle bakabilir?" dedi sert ses tonuyla.
"Eminim sen gelinini halkına sevdirmeyi başarırsın oğlum.-yavaşça ayağa kalktı, salona gelen iki adamına baş işareti yaptı- Bana müsaade."
İlhan da hemen onunla birlikte ayağa kalktı. "Onca yoldan geldin, düğüne kadar burada kal."
"Olmaz İlhan, dönmem lazım kendi beyliğime. Yaşlıyım ben artık, evimden o kadar uzak kalamıyorum. Düğün hediyeni gönderirim... -İlhan'ın kara gözlerine bir süre baktı ve sonra gülümsedi- Umarım ileride sizi zorla evlendirdim diye bana teşekkür edersiniz."
"Böyle söyleyerek kendini mi yoksa beni mi rahatlatmaya çalışıyorsun?" diye sordu İlhan muzip bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )
Ficción histórica#2 24 Kasım 2017 Kızılkara beyliğinin biricik kızı Evra Kızılkara, küçük yaşta savaşta babasını öldüren gözü kara Şahranbolu Beyinden intikamını almaya kararlıydı. Tüm hazırlıklarını yapmıştı. Gizlice ağabeyi Celal Kızılkara'nın savaşçıların arasına...