Sekizinci Bölüm

17.7K 1.1K 21
                                    


Güneşin doğuşunu yola devam ederken izlemek Mehmet'i bir an keyiflendirdi. Evra'yı bu kadar yakınında en son 13 yaşındayken hissetmişti. Bu muhteşem duyguyu sonuna kadar yaşarken Evra'yı uzun zamandır kızdırmadığını hatırladı. Evra'nın kendisine kızarken ne kadar da tatlı olduğunu düşünerek, "Bu atında aynı senin gibi huysuz..." dedi.

Evra savunmacı bir ses tonuyla başını arkaya çevirdi. "Niyeymiş o?"

"Hiç söz dinlemiyor da ondan, zaten sınırdan buraya gelene kadar beni öldürdü. Çok nazlı çok..."

Genç kız Mehmet'in göğsüne vurdu bu sözlerden sonra. "Kızıl'ıma laf yok, o bir tanedir."

"Şu anda senin kokunu hissettiği için sessiz ve uysal, yoksa..."

"Şştt... Benim duyduğum sesi sen de duydun mu?" diye fısıldadı birden Evra. Bütün bedenine tedirginlik yağdı. Mehmet'in göğsüne biraz daha sokuldu.

"Evet, adam sesleri... Sessiz ol..."

"Ne yapacağız?"

Mehmet ileriye baktı. Tanıdık evi görünce rahatladı. "Şuradaki büyük eve gidelim, gelirken orada konakladım bir gece. Ev sahibinin adı Şehmuz. Evin bazı odalarını kiralıyor... Duralım şurada biraz, sesler azaldı... Çok yakın değiller bize, eğer şanslı olursak görünmeden o eve ulaşabiliriz."

Mehmet, sol eliyle Evra'nın belini sımsıkı sarmış kendine yakın tutuyordu. Yakalanmamak için elinden geleni yapmaya hazırdı. Evra'yı sağ salim evine götürmek için yemin etmişti. Evin arka tarafından gitmeye karar vererek yönünü ağaçlıklara doğru çevirdi. Yolun ortasında gitmek tehlikeli olabilirdi.

Evin arka kapısına vardıklarında Mehmet Kızıl'ı durdurdu. "Sessizce in Evra."

Evra'nın bir hışımla yere inmesine onaylamaz bir ifadeyle baktı. "Sessiz demiştim."

"Mehmet, bu kadar sessiz olduğuma şükret. Bu benim sessiz halim," diyerek gülümsedi.

"İyi hadi içeriye girelim." Mehmet Kızıl'ı görülmeyecek bir yere bağladı ve Evra'yla birlikte arka kapının kapısını çaldı. Şehmuz amca tedirginlikle açtığı kapının ardından Mehmet'i görünce yüzünü buruşturdu.

"Burası size göre değil Mehmet, geçen defa seni biri görecek diye aklım çıktı... Düşmanı evimde barındıramam."

"Lütfen Şehmuz amca, zor durumdayız. Sadece bir gece..."

"Olmaz delikanlı, benim başımı derde sokacaksın."

"Gerçekten zor durumda olmasaydık seni bu duruma düşürmezdim, lütfen."

Şehmuz amca bu delikanlıya dayanamıyordu. Geçen defa da itiraz etmişti ama Mehmet ne yapıp ne edip evinde bir gece konaklamayı başarmıştı. Başını onaylayarak salladı ve kapıyı daha geniş açtı.

"Eğer bir sorun olursa ben karışmam delikanlı." Orta yaşlı adam başındaki eski siyah kasketini çıkarıp eline aldı. Düşünceli bir ifadeyle yanındaki kıza baktı ve beyaz sakalına dokundu. "Bu kız kim delikanlı? Kaçırmadın değil mi?"

Mehmet, Evra'yı korumacı bir tavırla yanına çekip belini sardı. "Yok Şehmuz amca, Evra karımdır."

Evra bu sözü duyunca şaşkınlıkla Mehmet'e baktı ama susması gerektiğini onun tehditkar gözleriyle karşılaşınca anladı. Birlikte Şehmuz amcanın gösterdiği odaya doğru gittiler.

"Madem evlisiniz aynı odada kalırsınız herhalde. Buyur delikanlı bu oda sizin, aman deyim fazla sesiniz çıkmasın akşam dağın arkasındaki köyün delikanlıları eğlenip içmeye gelirler... Sizi görmesinler..."

Mehmet, "Tamam Şehmuz amca sen merak etme, yalnız biz biraz açız... Yiyecek bir şeyler getirirsen..." diye sorarken orta yaşlı adam başını salarak, "Tamam tamam delikanlı, ben getiririm bir şeyler," dedi.

Mehmet gösterilen odanın kapısını açtı. Bu ev Kızılkara kalesi gibi yapılı ve güvenilir değildi ama genç adam dışarıda yatmaktan daha iyi olacağını düşünüyordu. Evra'yı yeniden belinden tutup içeriye yöneltti.

"Nereden çıktı bu evliyiz yalanı?"

"Seni kaçırdığımı zannedecekti. Öyle zannedince de burada kalmamızı istemeyecekti. Hem bu yalanı neden bu kadar önemsiyorsun ki? Sadece Şehmuz amcayla bizim aramızda..."

"Aynı odada kalacağız, tek bir yatak var."

"Ne çabuk unuttun, küçükken az beraber uyumadık. Ahırda gizli gizli buluşurduk, sen illa benim yanımda kalmak isterdin."

Evra kızardı Mehmet'in bu söyledikleriyle. Çok iyi hatırlıyordu o günleri ama nedense eskiden gülerek andıkları hatıralar şimdi onu utandırıyordu.

Konuyu değiştirmek isteyerek, "Bu adama nasıl güvendin? Ya bizi ele verirse?" diye sordu endişeyle.

"Sanmıyorum... Yani bilmiyorum ama güveniyorum... Güvenmekten başka şansımız var mı Evra? Dışarıda olsaydık onlar bize bu kadar yaklaşmışken çok zor görünmez olmak."

"Haklısın. Bizi bulmamaları için bize artık sadece dua etmek düşüyor."

Şehmuz amca yiyecek bir şeyler getirdikten sonra iştahla ikisi de yemekle özlem giderdiler. Evra doyduktan sonra odayı incelemeye başladı. Eski çift kişilik bir yatak, yanında eski bir komodin, beyaz perdeler ve kahverengi bir halı. Evra her türlü ortama alışıktı. Kızılkara beyinin kız kardeşi olmasına rağmen o her zaman halktan biri olmayı tercih etmiş ve her yere herkesle gitmekten hiç çekinmemişti.

Oturduğu sandalyeden kalkıp yatağa uzandı. "Uykum var."

"Benim de. Ama merak etme ben yere bir şeyler serip yatarım."

"Mehmet, bunu aklından bile geçirme. Ben seninle büyüdüm, herhalde bu yatağı seninle paylaşamayacak bir durumda değilim. Sen her koşulda ne olursa olsun benim en yakın arkadaşımsın, arkadaştan da ötesin. Hadi sende uzan yanıma."

Evra gülümseyerek arkadaşının yüzüne baktı ve eliyle yatağın diğer yanını gösterdi. Kahverengi gözleri ışıldıyordu adeta genç kızın söyledikleriyle. İri cüssesiyle olabildiğince yavaş bir şekilde yanına uzandı. Ellerini kafasının altında birleştirdi ve gözlerini yumdu. Gözleri kapalı halde devam etti konuşmasına.

"Bir an önce kaleye dönüp her şey eskisi gibi olsun istiyorum."

"Bende istiyorum. Ağabeyimi, annemi herkesi çok özledim."

"Merak etme en yakın zamanda evinde olacaksın."

Evra başını onun tarafına çevirdi. Mehmet'in kapalı gözlerine baktı ve ona yavaşça sokulmaya çalıştı. Arkadaşının kokusunu içine çektikten sonra huzurla doldu bedeni. Gözlerini yavaşça yumdu ve bütün gecenin yorgunluğunu atmak üzere uyudu.

Genç kız aradan geçen yarım saati bilmeksizin yatakta rahat bir şekilde uyurken kolunda hissettiği sarsılmayla gözlerini aniden açtı. Gözleri uykudan açılmıyordu. "Ne oldu?"

"Onlar geldi... Şştt, sessiz ol..."

Duyduklarıyla gözleri fal taşı gibi açıldı. "Ne?"

"Sessiz ol Evra! Aşağıda konuşulanları dinlemek istiyorum." Evra, Mehmet'in sesini hiç bu kadar sert ve kararlı duymamıştı. Gözlerine baktığında arkadaşının endişeli olduğunu gördü. Onun yanına sokuldu ve cebinde sakladığı kolyeyi sımsıkı sıktı. Ona dokununca Mehmet'in güvenini hissediyordu.

"Merhaba Şehmuz amca, biz yabancı misafirin hiç var mı diye sormaya geldik?"

Mehmet, Şehmuz amcanın sesini zar zor duydu. "Yok İlhan beyim..."

Bir an sessizlik oldu. "Peki, şarabın varsa bir içelim. Kaç saattir yoldayız."

"Tamam beyim, hemen."

Mehmet panikle ayağa kalktı ve Evra'yı kolundan tutarak çekti. Onu eski gardırobun içine soktu ve parmağını dudaklarını götürüp sus işareti yaptı. Genç adam diken üstündeydi. Bu adamların kolay kolay oyuna getirilmediğini biliyordu. Ama eğer odaları tek tek bakmazlarsa onları atlatabileceklerini düşünüyordu. Bir süre sessizce kapının önünde bekledi ve konuşulanları dinledi. En sonunda İlhan beyin Şehmuz amcayla vedalaştığını işitti ve ardından sert bir kapı sesi geldi. Mehmet bu sesle adeta derin bir nefes alıp verdi. O kadar rahatlamıştı ki Evra'ya sarılıp artık bu adamlardan kurtulduklarını söylemek için can atıyordu.

Ama aklına Evra'yı biraz korkutmanın güzel bir fikir olacağı düşünce onu önce biraz kıvrandırmak istedi. Gardırobun önünde durdu ve, "Kapının önündeler Evra, ben onları engellemeye çalışacağım. Bana ne olursa olsun sen oradan çıkmayacaksın duydun mu?" diye fısıldadı endişeyle.

Evra aniden gardırobun kapısını açtı. "Hayır Mehmet! Bende seninle onlara karşı duracağım."

Mehmet, Evra'nın endişeli yüzünü görünce daha fazla kıyamadı arkadaşına ve gülümseyerek sarıldı."Gittiler! Onları atlattık... Artık özgürsün Evra! Şimdi eve rahatça gidebiliriz."

Genç kız duyduklarıyla geri çekildi kızgın bir ifadeyle Mehmet'in göğsüne vurdu. "Bana yalan söyledin!"

"Seni yeniden kızdırmak güzeldi."


Sabırla geceye kadar odada beklediler. Aşağıdan buraya yakın olan köyün genç adamların kaba sesleri geliyordu. Evra onları saçma sarhoş muhabbetlerini dinlemekten artık sıkılmıştı. Pencereden dışarıya bakmaktan da sıkılmıştı. Kızıl'ını özlemişti. Biran önce kendi topraklarına gidip huzurlu bir şekilde özgürce her yerde dolanmak istiyordu. Genç kız özgürlüğüne o kadar düşkündü ki uzun zamandır odada hiçbir şey yapmayarak oturabilmiş olması bile onu şaşırtıyordu.

Mehmet odanın diğer köşesinde üzerinde oturduğu sandalyeden kalktı. "Artık yola devam etme zamanı. Şahranbolular sınıra kadar bu yolu takip edip bizi bulamayınca geri dönmüşlerdir. Yola gece çıkmamız daha doğru olur. Karanlıkta kimse tarafından fark edilmeyiz."

Evra, gideceklerini duyunca gözleri parladı. Başını onaylayarak salladı ve Mehmet'le beraber odadan çıktı. Mehmet, arka merdivenlerden inerek büyük salonda oturan adamlara görünmemeye çalıştı. Evra'da büyük bir dikkatle onu takip ediyordu. Arka kapıya gitmeden önce Şehmuz amcayı bulup hesabını ödedi ve teşekkür etti. Burada kalmaları onları kurtardığını bir kez daha düşünerek minnettar bir şekilde Şehmuz amcanın evinden ayrıldı.

Kızıl'ı bağladığı yerden aldıktan sonra Evra'yla birlikte üstüne bindiler ve yola koyuldular. Bütün gün odada kalarak yorgun bedenleri dinlenmişti. Evra, Kızıl'ının siyah uzun saçlarını okşayarak yola odaklanmıştı. Artık evine dönebilecekti. İlhan beyin eline fırsat vermeden oradan kaçmayı başarabilmişti. Hissettiği gururla daha da dikleşti omuzları. Yarın kendi kalesinde hissedeceği mutluluğu hayal etmeye başladı. Annesine sarılacağı düşüncesiyle yüreği mutlulukla doldu. Her şeyin yeniden eskisi gibi olacağını düşünerek yola dalgın dalgın bakmaya devam etti.

"Lanet olsun!"

Mehmet'in savurduğu küfürle düşüncelerinden sıyrıldı ve yolun ilerisinde beş-altı atın oluşturduğu seti görünce gözleri hayal kırıklığıyla kapandı. Onlara doğru yaklaştıklarında Evra İlhan'la göz göze geldi. Evra ağlamamak için kendini çok zor tutuyordu. Öfkeyle gözlerini kıstı ve pişkin pişkin sırıtan İlhan'a karşılık omuzlarını daha da dikleştirdi. Aslında içten içe kahroluyordu.

"Sonunda beklediğimiz misafirler geldi. Evli misafirler..."






----------------------------------------------------------------------------



Hatalarım varsa- ki vardır mutlaka- kusura bakmayın lütfen. Eğer sürekli tekrarladığım bir imla hatam varsa bunu bana söylemekten çekinmeyin... :) 

Keyifli okumalar dilerim, sevgiler 

İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin