"Bu çantayı al ve görünmeyen bir yere koy. Sana yardım edeceğim ama sen de bana etmelisin. Bu iki adamdan kurtulmalıyız.-Dicle onlara belli etmeden bakış attı ve kıkırdadı- Anlaşılan kadınlara karşı zaafları var..."
Evra, hemen söyleneni yaptı ve çantayı alır almaz yatağın kenarına koydu. Dikkatini her iki genç adama verdi. Dicle'nin ima ettiğine göre onların akıllarını başından alıp etkisiz hale getireceklerdi. Bir anda içi umutla dolan Evra, hevesle Dicle'ye uydu ve gereken neyse onu yapmaya karar verdi. İçten içe sevinç duyuyordu ama bunu belli etmedi.
Dicle ve Evra adamların yanlarına oturdular ve onların yemek yiyişlerini seyrettiler bir süre. Esmer olan Ergin merakla başını kaldırdı ve Dicle'nin gösterdiği ilgi karşısında şaşırdı. "Yemek için sağol Dicle hanım," dedi yeniden.
Genç kız baştan çıkartıcı gülümsemesini ona hediye ettikten sonra elini uzatıp genç adamın omzuna koydu. "Bana lütfen Dicle de..."
Bu sözleri duyan Ergin'in gözleri büyüdü. Evin hanımı ona Dicle demesini mi istiyordu? Sersemlemeye başlamıştı. Ne diyeceğini şaşıran genç savaşçı affalayarak karşısındaki kıza gülümsedi. "P-peki... D-dicle..." diyebildi zorlukla.
Dicle, aldığı bu başarılı karşılıkla tatmin olmuş bir şekilde tebessüm etti ve bakışlarını hemen diğer savaşçının yanında oturan Evra'ya çevirdi. Onu gözleriyle uyardı ve artık bir şeyler yapmaya başlaması gerektiğini işaret etti. Mesajı anlayan Evra hemen Ali'ye yöneldi. Bu umutsuz ve özensiz haliyle her ne kadar güzel ve baştan çıkarıcı göründüğünü düşünmese de elinden geleni yapmaya çalışacaktı.
Evra, gülümsemeye başladı ve yemeğine devam eden Ali'ye elini uzattı. "Biliyor musun, her zaman Demirdağ savaşçılarını merak etmişimdir. Ağabeyim Celal hep onların ne kadar cesur ve yakışıklı olduklarından bahsederdi," dedi etkileyici olmaya çabalayan bir ses tonuyla. Aldığı tepkiyi görünce başarılı olduğunu fark etti ve Evra daha da cesaretlendi. Ali, başını kaldırmış merakla Evra'ya bakıyor ve onun sözlerin etkisiyle gururla göğsünü kabartıyordu.
Ali uzun bir süre Evra'dan gözlerini alamadı. Koyu yeşil gözlerin hemen büyüsüne kapılmıştı. "Ben de Kızılkara beyin kız kardeşinin güzelliğini çok duymuştum."
Genç savaşçının bu sözleriyle Evra karşılık olarak elini onun omzuna koydu ve daha da yaklaştı. Yavaş yavaş adamları etkileri altına almaya başladıklarını hissediyorlardı. Dicle, Evra'ya diğerlerine belli etmeden göz kırptı. O sırada odanın içerisine göz gezdiriyordu. Sert bir madde arıyor ve artık biraz acele etmeleri gerektiğini düşünüyordu.
Dicle, her iki genç adam yemeğine devam ederken hiç belli etmeden ayağa kalktı ve Evra'ya oturduğu iskemleyi gösterdi. Her iki genç kız da artık onlardan kurtulmaya hazırdı. Karşılıklı bakışlarıyla üçe kadar saydılar ve aynı anda ellerindeki iskemleleri iki savaşçının başlarına geçirdiler. O saniyede yere yığılan bedenleri görünce iki genç kızında korkudan yüreği hiç durmadan atıyordu.
"Çok acıttık mı acaba?" diye sordu Evra tereddütle.
Dicle, yüzünü buruşturdu komik bir ifadeyle, "Sadece biraz," dedi. Hiç oyalanmak istemeyerek, "Hadi al çantayı, hemen buradan çıkalım," diye fısıldayarak devam etti sözlerine.
Evra, suçluluk duygusunu yenmeye çalışarak söyleneni yaptı ve sakladığı yerden çantayı aldı. Odanın kapısını açıp etrafa göz gezdirdikten sonra koridorda ilerlediler.
"Beni takip et, kimsenin çok sık kullanmadığı yollardan gideceğiz. Dikkat et, fazla ses yapma sakın!"
Koridorun sessizliğinde ilerlediler ve Evra'nın daha önce hiç fark etmediği kalın eski taş basamaklı arka merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladılar. Evra, her attığı adımda nefesini tutuyordu. Kalbi heyecan ve korkudan göğüs kafesini kırıp çıkacakmış kadar hızlı atıyordu. Aşağıya doğru inerken eski ve kirli duvarlardan destek aldı. Buradan bir an önce kurtulmak için günlerce ettiği duaların karşılığını mı alıyordu yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )
Tarihi Kurgu#2 24 Kasım 2017 Kızılkara beyliğinin biricik kızı Evra Kızılkara, küçük yaşta savaşta babasını öldüren gözü kara Şahranbolu Beyinden intikamını almaya kararlıydı. Tüm hazırlıklarını yapmıştı. Gizlice ağabeyi Celal Kızılkara'nın savaşçıların arasına...