Atını daha iyi hissedebilmek için daha da yaklaşırken aniden vücudundan geniş bir ürperti dalgası geçtiğinde affalladı. Az önce tam önünden geçtiği kişinin İlhan olduğunu yeni yeni anladığında yavaşça yutkundu. Ama durmadı...
Yoluna hiç tereddüt etmeden devam etti. Yarış, ruhuna işlemişti. Tek düşünebildiği Fatih'ten önce ormanın başlangıcına ulaşabilmekti. Zaten İlhan da ona istediği gibi davranabileceğini söylememiş miydi? O da aynen öyle yapıyordu.
Sımsıkı sarıldı atının boynuna ve kulağına daha da cesaretlendirici sözler fısıldadı. Bunun atlar üzerinde büyük etkisi olduğuna inanıyordu. Rüzgarın sert darbeleri gözlerini ıslatıyor olmasına rağmen, yolunu buğulu gözlerle tamamlamak için tüm gücünü verdi. Fatih'le aynı hizada ilerliyorlardı. Genç adam pek bir hızlıydı. Bu durum Evra'yı daha bir teşvik etti.
Ormana yaklaştıklarını gördü. Bundan dolayı zafere ilk ulaşan olabilmek için derin bir nefes aldı ve gözlerini kısa bir anlığına yumdu. Nefesini tuttuğunda ormana ulaşmışlardı.
Ve sonuç hüsrandı.
Fatih ufak bir arayla yarışı önde bitirmişti. Bu çok sinir bozucuydu!
"Büyüdükçe hızın azalmış. Ama fena değili," dedi Fatih ve göz kırptı genç kıza. Bu sözleriyle onu daha da kızdırdığının çok iyi farkındaydı. Terden ıslanmış olan gömleğinin ön düğmelerini açtı ve atından gayet rahat bir hareketle indi.
Hala yarıştan dolayı Evra'nın nefes alışverişlerinin sıklığını duyabiliyordu. Yanına gitti ve ukala bir tavırla gülümsedi. "Üzülme, beni yenemeyen bir sen değilsin."
"Bunu duyduğuma sevindim." Koyu ancak sakin bir ses tonu arkalarından yükseldi. "Seni yenmesi daha keyifli olacaktır."
Fatih, işittiği sözlerle şaşkınlıkla arkasını döndü. Yüzünde hala alaycı bir tavır vardı. "Şahranbolu... Ben de avdan korkup kendi kabuğunuza çekildiğinizi düşünmüştüm."
"Fatih.." diye uyarmaya çalıştı Evra onu ama genç adam hiç dinlemedi.
İlhan, hiç olmadığı kadar sakin ve ifadesiz görünüyordu. "Beni bir avla mı korkutacaksınız? Kızılkaralıların daha güçlü silahları olmalı."
"Ormanımızı keşfetmeden bence büyük konuşma derim Şahranbolu."
Şahranbolu beyi bir adım daha ilerledi sakince. "Keşfetmek için sabırsızlanıyorum."
Sarışın genç adam Şahranbolu beyiyle atışmaktan büyük keyif almaya başlamıştı. İçinde ona karşı istemsiz bir savaş vardı. Ona karşı hiç engel olmak istemediği bir yarışma içgüdüsü oluşmuştu tüm bedeninde. "Yarış mı diyorduk en son?"
İlhan, hafifçe gülümsedi. "İstersen vazgeçelim. Özgüvenini yıkmak istemem."
"Bu bir geri çekiliş mi?" diye kışkırttı Fatih onu ve belki de hiç yapmaması gereken bir hatayı yaptı.
"Peki, sen istedin. Adamlarıma karşı tek tek mi yenilmek istersin? Yoksa sadece bana karşı yenilmen yeterli mi?"
Fatih, tek tek Kemal, Mustafa ve Kadir'le göz göze geldi. Bu bakışmalardan sonra özgüveninde eksilmeler olsa dahi bunu belli etmedi. "Fark etmez. Adamlarınla gözümü korkutamazsın Şahranbolu." Hiç vakit kaybetmeden atına bindi. "Sabahın ilk saatlerinde büyük Kızılkara bayrağının orada görüşürüz."
Tam oradan ayrılmaya yeltenirken Evra'nın varlığını hatırladı. Endişeli bakışlarla kendilerini izleyen genç kıza doğru atıyla yaklaştı. "Hadi dönelim. Zehra hala seni bana emanet etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )
Historyczne#2 24 Kasım 2017 Kızılkara beyliğinin biricik kızı Evra Kızılkara, küçük yaşta savaşta babasını öldüren gözü kara Şahranbolu Beyinden intikamını almaya kararlıydı. Tüm hazırlıklarını yapmıştı. Gizlice ağabeyi Celal Kızılkara'nın savaşçıların arasına...