Kırk Birinci Bölüm - Part 2

12.6K 736 76
                                    

"Onu seviyor muydun? Yani İlhan'ı?"

Bu soru Evra'yı hiç beklemediği kadar çok sarstı. Onu seviyor muydu? Gözlerini sımsıkı yumdu ve derin bir nefes alıp verdi. Gözlerini her kapattığında onu düşünüyordu. Onun yüzü gözlerinin önüne geliyordu. Onun kulağına fısıldadığı sözcükler yankılanıyordu kulaklarında. Aldığı her nefeste onun iyi olup olmadığı aklına geliyordu. Onu seviyor muydu? Ona yaşattığı hayal kırıklığını düşündükçe kahroluyordu. Onu aldattığını sanıyordu. Mehmet'le kaçtığını ve ona ihanet ettiğini düşünüyordu. Evra, bu düşüncelerle nefes alamayacak kadar kötü oluyordu. Onu seviyor muydu?

Dicle'nin sorusune cevap veremedi. Sustu. Sustu ve sadece yüreğinin sesini dinledi. Sürekli kıvranan yüreğinin sesini...İçindeki aşka isyan eden yüreğinin sesi...

"Yani seviyorsun," dedi Dicle sessizce.

Evra, yine cevap veremedi.

"Saçların kuruduktan sonra yatağımda uyuyabilirsin. Merak etme, odaya ağabeyimi almam. Sana zarar vermesine müsaade etmeyeceğim."

"Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Cihat'ın kimseyi dinlediğini sanmıyorum. Gözü dönmüştü. Onu durdurabilecek misin gerçekten?" Evra, emin olmak için sormak zorundaydı bunu. Dicle'ye güveniyordu ama yine de ona mantıklı gelmiyordu Cihat'ı durdurabileceği.

"Bunun için elimden geleni yapacağım Evra. İnan bana...Ağabeyim aslında özünde iyidir."

"Buna maalesef hiç inanmıyorum," diye karşılık verdi Evra ve başını iki yana salladı.

Dicle, omuzlarını düşürdü. Kahverengi dalgalı saçları omuzlarına dökülmüştü. Bu haliyle masum bir kız çocuğu gibi görünüyordu. "Tamam itiraf ediyorum ağabeyim özünde sadece bana iyidir," dedi gülümseyerek.

Evra da dayanamayarak gülümsedi."Bunu tahmin etmiştim."

"Hadi sen uyumaya çalış, ben biraz daha uyanık kalacağım."

Genç kız itiraz edemedi. Siyah saçlarını kurutmayı bitirdikten sonra rahat yatağa uzandı. Gözleri kapatamıyordu ama yine de vücudunu biraz olsun dinlendirmiş oluyordu. Odadaki sessizlik onu düşüncelerine dönmesine itti. Cihat'tan korkuyordu. Ona ve ağabeyi Celal'e yapacaklarından korkuyordu. Ama yine de bu korkusunu ona belli edecek değildi. Sonuna kadar ona karşı direnecekti ve buradan kaçacaktı.

Dicle, gecenin ilerleyen saatlerine doğru Evra uykuya dalana kadar bekledi. Daha sonra aşağıdan gelen şölen seslerin azaldığını fark etti ve odadan çıkmak için kapıyı açtı. Savaşçılara hiçbir şey demeden koridorda ilerledi. Ağabeyini bulup onunla konuşacaktı. Ondan ve annesinden habersiz nasıl olurda beyliğini bu kadar tehlikeye atabildiğini soracaktı. Evet bunu yapacaktı. Ne olursa olsun onun karşısına geçip bunun hesabını soracaktı.

Taş basamaklardan indiğinde şansına Cihat da yukarıya doğru çıkıyordu. "Ne işin var senin bu saatte ayakta?" diye sordu sert bir sesle.

"Evimizdeki misafirimizle uğraşıyordum."

"Ne? Ne misafiri?"

"Evra'yı, bir genç kızı nasıl kaçırırsın?" diye karşılık verdi Dicle sesini yükselterek.

"Sesini yükseltme Dicle!"

"Ağabey, sen nasıl böyle birşey yaparsın? Hepimizi tehlikeye atıyorsun!"

"Bu seni hiç ilgilendirmez. Git ve seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma!"

"Annemi de mi hiç düşünmedin? Demirdağlıların adını lekeliyorsun."

İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin