Kırk Yedinci Bölüm

14.2K 808 37
                                    

İlhan'ın koyu ve imalı ses tonunu duyunca Evra ondan uzaklaştı ve ayağa kalktı.

"Nereye?"

"Biraz nefes alacağım İlhan! Buna izin var mı?"

"Nereye gidiyorsun?"

"Senin olmadığın bir yere gidip kafamı dinleyeceğim." İlhan'ın baskısı onu kısa sürede bunaltmaya başarmıştı. Kızılkara kalesine gittiklerinde yaşayacağı gerginliği tahmin bile edemiyordu. Annesini görecek olmasa asla onunla oraya gitmeyi tercih etmezdi.

"Bir yere gidemezsin. -İlhan, etrafına baktı kaşlarını çatarak- Kafa dinlemek için hiç uygun bir zaman değil."

"Eğer yol boyunca eski Evra olup çekilmez biri haline dönüşmemi istemiyorsan şimdi gitmeme izin verirsin!"

Bu sözler Evra'nın ağzından çıkar çıkmaz İlhan tereddüt etti. Karısı oldukça ciddi görünüyordu. Nasıl olmuştu da yeniden onu eski haline dönüştürebilmişti? Ona koyduğu birkaç engelle yine genç kızın damarına basmayı başarmıştı.

Şahranbolu beyi ayakta duran ve yeşil gözleriyle kendisine savaş ilan eden karısına baktı ve bir süre düşündü. Evra, İlhan'dan cevap gelmeyince, "Ben gidiyorum," deyip ayrıldı oradan hızlı adımlarla.

Birkaç saniye sonra kolunda hissettiği güçlü elle durdu ve derin bir nefes aldı sakinleşmek için. "Dur! Ben olmayabilirim yanında kafa dinlerken ama Kemal ve Kadir seninle olacak."

Evra'nın omuzları çöktü. Şahranbolulardan kurtulamayacak mıydı?

Çok uzun sürmeden yanında belirdi iki savaşçı. "İlhan yine kızdırdı seni anlaşılan," diyen Kemal'in sesini duyunca başını iki yana salladı. Hiçbir cevap vermeden adımlarını hızlandırdı ve son sürat ağaçların arasında ilerlemeye başladı.

"Eyvah ben düzeldi sanmıştım."

Kadir'in söylediklerini duyar duymaz Evra arkasını döndü ve ikisine baktı kaşlarını çatarak. "Şansınızı zorlamayın derim."

Kadir, güçlü kollarını göğsünde birleştirdi ve başını yana çevirip Kemal'e baktı. Ne yapacağız? Dercesine bakıyordu. Kemal karşılık olarak omuz silkti. Bu durumdan en çok keyif alan oydu.

"Sırıtmayı kes Kemal! Sinirlerimi bozuyorsun." Evra, bir eliyle elbisesinin eteğini kenarını kavramış sıkıyordu. İlhan ve bütün Şahranbolular şu anda onu çok kötü sinirlendiriyordu. Hepsi sinir bozucu, ukala, gıcık ve çekiciydiler!

Kemal karşılık olarak keyifli bir şekilde gülümsedi. "İlhan ne yaptı? Anlat da sen de biz de rahat edelim."

"Ne yaptığı gayet açık. Hiçbir şey yapmama izin vermiyor, elinden gelse nefes alma bile diyecek!" dedi Evra hayretle.

"Ee, İlhan haklı. Ben olsam nefes almanı bile yasaklardım."

Kadir'in bu yorumuyla Evra gözlerini devirdi. "Siz erkekler inanılmazsınız."

"Evra gelin, baksana bir etrafına... Burada bir değil iki değil, dört yüze yakın savaşçı var. -Kemal gülerek devam etti- Doğal olarak hepsi erkek... Karısını en umursamayan erkek bile burada kıskanç birine dönüşebilir. Anlatabiliyor muyum?"

"Asıl siz anlamıyorsunuz. Ben onlarla büyüdüm... Çocukluğumun büyük bir kısmı o gördüğünüz savaşçılarla geçti. Hepsi neredeyse benim ya da ağabeyim yaşındalar. Onlardan bana zarar gelebileceğini nasıl düşünürsünüz? Ben bunu anlamıyorum işte..."

"Evra, onların sana nasıl baktığını hiç fark ettin mi? Bana hiç de kardeşçe, ya da arkadaşça gelmedi. Bence bu konuyu fazla uzatmayalım, sen uslu uslu bizim yanımızda dur... Sen de rahat ol, biz de..." dedi Kadir gayet açık sözlerle.

İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin