"Herkese biricik Evra'nız artık benim Şahranbolu gelinim diyorum. Bunda ne kötülük var?"
Şahranbolu gelini bu sözlere karşılık nasıl erimeden durabilirdi? Yüzüne, hatta bütün bedenine yayılan ısıyla gözlerini hafifçe yumdu ve başını çevirdi. Utanmıştı. İlhan'ın onu böyle sahiplenmesi artık fazlasıyla hoşuna gitmeye başlamıştı. Sesini hiç çıkarmadan yemeğine devam etmeye çalıştı.
Celal, salondaki sessizliği bozarak, "Evra, Demirdağ kalesinden kaçmayı nasıl başardın? İlhan seni Dicle nehrinin kenarında bulduğunu söyledi," diye sorduğunda herkes bu sorunun cevabını merak ediyormuşçasına başını Evra'ya çevirdi.
Evra, ona çevrilen bakışlardan bir an çekindi. Aklına yaşadıkları tüm olaylar gelince, yeniden tüm bedenine ürperti yayıldı. Cihat Demirdağ'ın zalim bakışları gözlerinin önünde belirdi. Kuruyan boğazını yutkunarak ıslattı. "Cihat'ın kız kardeşi Dicle Demirdağ bana yardım etti."
İlhan dahil herkes şaşkınlıkla Evra'nın söylediğine dikkat kesildi.
"Dicle mi? Nasıl ağabeyine karşı gelmeyi cesaret edebildi?" diye sordu hayretle Celal Kızılkara.
"Çok cesur bir kız ağabey, onunla karşılaştığım için çok şanslıydım yoksa Cihat bana kötü şeyler yapabilirdi. Ama Dicle ağabeyine karşı gelip benim yanımda durdu. Ona borçluyum..."
Bu sefer İlhan sözün arasına girdi gergin bir sesle. "Neden nehire atladın? Nasıl kaçabildin kaleden?"
"Dicle kalenin gizli bir kapısından beni çıkardı ve nöbet tutan savaşçıları oyaladığı sırada ben koşarak uzaklaştım."
İlhan ve diğer Şahranbolu savaşçıları Evra'nın bu yaşadığı tehlikeleri dinledikçe geriliyorlardı. İlhan farkında olmadan yanında olan karısının belini sımsıkı kavradı. Bir aptal gibi beyliğinde ihanete uğradığını düşünürken güzel karısı nelere göğüs germişti. Bir kez daha gurur duydu onunla. Onu koruyamayıp tüm bunların yaşanmasına müsaade ettiği için de bir kez daha kendine kızdı.
Evra, gözlerinin dolmasına engel olamadı ve derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya devam etti. "Kaçtığımı fark ettiklerinde beni takip ettiler. Ben ormanda koşarken beni buldular ve ben de son çare önümü kesen nehre atladım."
Kemal, hemen söze atladı. "Dicle nehrinden nasıl kurtulmayı başardın aklım almıyor Evra gelin. Bu bir mucize!"
Evra, hüzünlü bir şekilde gülümsedi. "Belki de çok iyi yüzüyorum ondan kurtulabildim."
"Bunun için iyi yüzmek yetmez. Allah yardım etmiş," dedi hemen Kadir.
İlhan, dayanamayıp karısının saçlarına derin bir öpücük kondurdu. Onu kaybedebilirdi. Bu gerçekle bir kez daha yüzleşince kalbi anlamsız bir şekilde sıkıştı.
"Dicle Demirdağ'ı takdir ettim doğrusu. Büyük bir cesaret. Cihat inşallah kızı bunu yaptığına pişman etmez," dedi Zehra Kızılkara düşünceli bir ifadeyle.
"Cihat, aldığı darbeden sonra canını kurtardığına şükretsin." İlhan'ın öldürücü sesi tüm salonu buza çevirdi. İlhan Şahranbolu'nun gözleri yine kararmıştı. Onu öldürmediği için bir kez daha pişman oldu.
"O defter henüz kapanmadı," diye karşılık verdi Celal aynı ciddiyetle. Celal, Ahmet dayısına ve diğer misafirlere dönüp, "Hadi lütfen buyurun herkes yemeğine devam etsin," diye seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )
Historical Fiction#2 24 Kasım 2017 Kızılkara beyliğinin biricik kızı Evra Kızılkara, küçük yaşta savaşta babasını öldüren gözü kara Şahranbolu Beyinden intikamını almaya kararlıydı. Tüm hazırlıklarını yapmıştı. Gizlice ağabeyi Celal Kızılkara'nın savaşçıların arasına...