Kırk Altıncı Bölüm

14.1K 905 30
                                    


Evra, gözlerini sımsıkı yumdu. Bu adamı seviyordu.

Derin bir duygu yoğunluğundan sonra gözlerini yeniden yavaşça açtığında karşısında İlhan'ı gördü. Onun simsiyah gözlerine uzunca baktı. Bu adamı hak edecek ne yapmıştı? Evra'nın dudakları kıvrıldı ve kocasına can alıcı bir gülümseme hediye etti. Koyu yeşil gözleri parıldayarak teşekkür ediyordu.

"Şeref verirsin Şahranbolu."

İkisinin arasındaki sessiz büyüyü Celal Kızılkara bozdu.

İlhan, duyduğu söze karşılık, "Savaşçılarıma beyliğinde iyi bakacağını umuyorum Kızılkara," dedi düz bir sesle.

"Onlar uslu durduğu sürece sonuna kadar bizim misafirimiz olacaklar."

Şahranbolu beyi savaşçılarının uslu durup durmayacağından hiç emin değildi. Onları Kızılkara kalesinin yakınlarına götürerek çok büyük tehlikeye attığını biliyordu. Şu anda bile Kızılkara savaşçıları arasında ateşi alevlendirmek için küçük bir kıvılcım bekliyorlardı. Her iki taraf da beylerinin sözünü dinleyip nefretini, düşmanlığını dizginlemek için elinden geleni yapıyordu. İlhan, kendi savaşçılarının bu durumu olabildiğince sürdürmeleri için sık sık onları tembihleme kararı aldı.

"Bir Şahranboluya yakışır şekilde davranacaklarından hiç şüphen olmasın Kızılkara."

"Öyleyse yola çıkalım. -Kız kardeşine çevirdi gözlerini ve imalı imalı baktı- Birileri bir an önce yola çıkmak için sabırsızlanıyor."

Celal, onlardan ayrıldı ve kendi savaşçılarına birkaç emir verdikten sonra atına binip yola koyuldu. O sırada Evra İlhan'a daha da yaklaşmış sessizce onu izlemeye başlamıştı. Sonunda dayanamayıp "Beni çok mutlu ettin İlhan," dedi kısık bir sesle. Heyecan ve mutluluktan sesi kısık çıkıyordu.

İlhan, ona karşı büyük bir zaafı olduğunu bugün yeniden farkına varmıştı. Hayatta yapmam dediği şeyi yapıyordu. Düşman topraklarına kendi savaşçılarıyla gidip orada konaklamayı düşünüyordu. Bu delilikti! Tamamen aptallık... Ama böyle bir karar verdiği için zerre kadar pişmanlık duymuyordu. Aksine bütün bedenini mutluluk sarmıştı. Evra'yı böyle kendine gülümserken görmek onu hiç bu kadar sevindirmemişti.

Onu sürekli mutlu etmeyi ne kadar da çok istiyordu? Sadece karısı o büyülü gözleriyle kendisine baksın diye dünyaları verebilirdi.

Bu zaafından ürkmeye başladı.

Hızlı bir değişimle yüz ifadesini sertleştirdi. "Çok fazla kalmayacağız."

Evra, hemen anlayışla başını tamam anlamında salladı. Annesini bir gün görse bile razıydı. Çok fazla şey istemiyordu, istemeye de hakkı yoktu. Şahranboluluların orada kaldığı her gün daha da tehlikede olacaklarını biliyordu.

"Benim sözümden hiç çıkmayacaksın."

Genç kız yeniden onayladı başıyla.

"Ve Kızılkaralıların yanında bana karşı asla sesini yükseltmeyeceksin."

Evra, tam karşı gelmek için kaşlarını çatıp ağzını açmak üzereyken İlhan susturdu onu. "Evra!"

Derin bir iç geçirdi ve yeniden başını salladı. İlhan'ın bu söylediklerini uyamayacağını biliyordu ama yine de ona karşı gelmeyi göze alamadı. Onun sert yüz hatlarına dokunmak için elini uzattı ama İlhan yüzünü geriye çekti. Bu tepkiye şaşırarak kaşlarını kaldırdı. Adam niye birden bu kadar ciddi olmuştu? "Ne oldu?"

"Bir şey yok, sadece gerginim."

"Bana neden kaşlarını çatıp bakıyorsun?"

"Az önce açıklamasını yaptım."

İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin