Altmış Üçüncü Bölüm

13.4K 794 55
                                    

Düğün hazırlıkları başlamıştı. Evra, tüm heyecanıyla yardım ediyordu. Tam bir Şahranbolu hanımı gibi çalışanlara yön veriyor, her şeyi yönetiyordu. Annesinden gördüklerini öyle kusursuz bir şekilde uyguluyordu ki İlhan karısının bu yönünü görünce ona karşı hayranlığını gizleyememişti. Bulduğu her fırsatta karısını bir kenara çekiyor onu öpücüklere boğuyordu. Karısı bu kadar kusursuz olmak zorunda mıydı?

Evra'sı ona artık aşk dolu gözlerle bakıyordu. Başka ne isteyebilirdi ki? Eskisi gibi her savaşçıya yeşil ışık yakmıyor, onu kıskançlık krizlerine sürüklemiyordu. Biricik karısı sadık bir eşin davranması gerektiği gibi davranıyordu. Her şeyden önemlisi İlhan, Evra'nın kalbinde bir tek onun olduğunu biliyordu.

Geniş yemek masasında karısına dalgın dalgın bakarken, Evra onu bu dalgınlığından kurtardı. "Ne düşünüyorsun?"

Genç adam, karısının elini kavrayıp dudaklarına götürdü ve derin bir öpücük kondurdu. "Mükemmel bir Şahranbolu hanımı olduğunu düşünüyordum."

"Evet, evet... Zehra Kızılkara beni tam da Şahranbolu hanımı olayım diye doğurmuştu!"

Evra'nın sesi hem imalı hem de eğleniyor gibi çıkmıştı.

İlhan, dayanamayıp kahkaha attı. Zehra Kızılkara! Bilseydi biricik kızının büyüyünce düşmanının hanımı olacağını, herhalde asla doğurmazdı. Bu düşüncelerle genç adam daha da keyiflendi.

"Hala Zehra Kızılkara'nın yanından sağ ayrıldığıma şaşırıyorum," dedi İlhan sırıtarak.

"O kadın bizi öldürecek gibi bakıyordu." Bu sefer sohbete dahil olan Mustafa'ydı. Sesi her zamanki gibi çok düz ama bir kadar da huysuzdu. Bu sözleri söylerken gözlerini devirmişti.

"Ben de bize tuzak kurmadığına hala çok şaşkınım. Yemeğimize zehir falan katar diye düşünüyordum."

Evra, Kadir'in bu sözlerini duyunca gözlerini ayırdı. "Yok artık! Annemi iyice cani yaptınız."

"Hadi ama itiraf et, arada sen olmasaydın tüm bunlarını yapabilecek nefrete sahipti."

Genç kız, dudağını ısırdı. Ne diyebilirdi ki? Zehra Kızılkara'nın yıllarca Şahranbolu'lara karşı nefretiyle büyümüştü. İçindeki nefretinin en büyük sebeplerden bir tanesi annesiydi. Bu nefretle büyümek kolay bir yük olmamıştı genç kız için. Tamam, babasını öldüren adamın beyliğine karşı nefret duyması annesinden dolayı değildi elbette ama bunu sürekli taze tutan ve sürekli hatırlatıp onları daha büyük düşmanlığa sürükleyen Zehra Kızılkara'ydı. Ağabeyi Celal Kızılkara da bundan fazlasıyla nasibini almıştı.

"Tamam, birazcık yapabilirdi," dedi Evra ufak çocuklar gibi. Annesinin bu nefretinden dolayı mahcup olmuştu. Şahranbolu savaşçıları bu kadar nefret edilmekten hiç hoşnut değil gibilerdi. "Ama sonuç olarak hiçbirinize bir şey olmadı. Annem de size karşı olabildiğince iyi niyetli davrandı, öyle değil mi?" Onay beklercesine masum yeşil gözlerini İlhan'a dikti.

Üç savaşçı birden gülmeye başladı. Evra'yı sıkıştırmak onlar için hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı.

"İyi niyetli insan görmesem inanacağım," dedi Mustafa suratı asık bir şekilde.

Evra, gözlerini kısmıştı. "Bunu sen mi diyorsun huysuz şey."

Salona yeni giren Kemal, ortamdaki sıcak sohbeti hemen çözmeye çalıştı. "Neler oluyor burada?"

"Asıl siz de neler oluyor?" Kadir, bir şey ima eder gibi Kemal'e döndü.

Kemal, derin bir şekilde iç geçirdi ve tahta sandalyelerden birini alıp oturdu. "Sormayın."

İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin