Yirmi Dördüncü Bölüm

16.5K 935 42
                                    


İlhan dizinde hissettiği bir anlık acıyı yok sayarak güldü. "Bütün gücün bu kadar mıydı?" diye sordu kışkırtıcı bir ses tonuyla.

"Sen dua et, o meçhul yere dizimi geçirmedim."

Başını iki yana sallayarak tekrar güldü İlhan. "Düğün öncesi olacak iş mi?"

İlhan'ın yaptığı imayı anlayan Evra, utanarak gözlerini kaçırdı. Kaşlarını çatarak, "Düğün öncesiymiş, hayal görüyor," diye mırıldandı ve arkasını dönüp gitmeye yeltendi.

"Efendim? Duymadım?"

"Yok bir şey!"

"Dur nereye gidiyorsun? Sana söyleyeceklerim var..."

"Dinlemek istemiyorum."

"Dinlemek zorundasın çünkü seni ilgilendiriyor."

Evra, oflayarak başını çevirdi ona doğru. "Hadi söyle."

"Üç gün sonra olacak kına gecesini biliyorsun."

Genç kız kına gecesini hatırlayarak hüzünlendi tekrar. Ailesi yanında değildi. Tamamen yabancı bir beyliğin içinde kınası yakılacaktı. Erkek evindeydi ve kına da erkek evinde yakılacaktı. Kına gecesinin hiçbir anlamı kalmamıştı ki genç kız için. Asık bir yüz ifadesiyle başını salladı 'Biliyorum' anlamında.

"Ben düşündüm ki, kına gecesi günü Kadir'in ailesinin evinde ol... Kınanda orada yakılır... Kadir'in annesini kendine yakın bulduğun için böyle olmasını istedim."

Bu haberle gözleri dolan Evra, sevinçle gülümsedi. Bu çok ince bir düşünceydi. İlhan'a şaşkınlıkla baktı. Böyle bir şeyi Şahranbolu beyi mi düşünmüştü? Onun iyi yönlerini yavaş yavaş gördüğünü hissediyordu.

Kadir'in annesini ve babasını çok yakın hissediyordu kendine. Kadir'in annesi çok iyi bir teyzeydi. O gece onların yanında olmak ona çok iyi gelecekti. Kendini biraz olsun huzurlu ve mutlu hissedebilecekti.

"Ne diyorsun? Dediğim gibi yapalım mı?"

Evra, dayanamayarak genç adama sarıldı. İlhan, gözüne o kadar tatlı geliyordu ki şu anda ne hissedeceğini şaşırmıştı. Kollarıyla omzunu sardı ve başını göğsüne yasladı. "Çok teşekkür ederim, beni çok mutlu ettin."

Genç adam gözlerine inanamıyordu. Genç kız ona mı sarılıyordu yoksa bir rüyada mıydı? Evra'nın kokusu ciğerlerini doldurunca onun varlığını daha iyi farkında vardı. Bu gerçek olmayacak kadar güzeldi. Sevinçle kendine sarılan bir Evra'sı vardı. Onu böyle mutlu edebileceğini bilseydi daha önce düşünürdü bu durumu.

Evra, ne yaptığının farkına vararak hemen geri çekildi. Fazla ileri gittiğini hissederek utandı. Duygularına ve tepkilerine hakim olması gerekiyordu. "Ben odama çıkayım."

"Evet, sen odana çık... Daha fazla bu halde orta yerde dolaşma."

Genç kız bu sözlerden sonra üzerine baktı ve hemen kollarını göğsünde kavuşturup hızlı adımlarla uzaklaştı.






***







Büyük telaş bütün beyliği sarmıştı. Herkes her bir yandan hazırlık görüyordu. Düğünden önceki gündü. Kına yakılacaktı. Şahranbolu beyleri yarın evlenecekti. Herkesin yüreğine heyecan dalgası yayılmıştı. Kız kınası, Kadir'in evlerinin önündeki alanda yakılacaktı. Bütün kadınlar her bir yandan işe sarılmıştı. Yemekler, tatlılar, çerezler, meyveler hazırlanıyordu.

Bir grup tecrübeli kadında kınayı hazırlamak ve yakmakla görevlendirilmişti. O bir grup kadın Şahranbolu kalesindeydi. Kına geceye doğru kaleden türküler eşliğinde alınacaktı.

İSYANIM AŞKA ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin