BÖLÜM 1

34.1K 454 17
                                    

-Kalk artık! Uyuduğun yetmedi mi? Gören de eve ekmek getiriyor da taş çekip yoruluyor sanır. Zaten getirdiği yok anca para götürmeyi bilirsin! Kime söylüyorum?!

Yine her sabah ki işkence başlamıştı. Bir gün de beni öperek uyandırsa ya biri. Şunun şurasında 3 saattir uyuyordum. Ama onun için ha 1 saat ha 3 saat. Uyumam zaten yanlış.
-Uyandım geliyorum!
Saat sabahın 7siydi. Gözlerimden uyku akıyordu. Bütün gün yaptığım temizlik çok yormuştu beni. Bugün sınavım vardı ve çalışmama bir an olsun fırsat vermemişti. Büyük ihtimalle yine bir iş yaptırmak içindi bu bağrışları. Üstümü giydim, odadan çıktım. Karşımda gördüğüm o poşetlere anlam vermeye çalışıyordum.
-Bu poşetler ne Derya abla?
-Kitapların!
-Kitaplarım?! İyi de neden dolaptan çıkardın ki?
-Atıyorum Nefes atıyorum.  Allahım senin şu salak salak soruların yok mu! Beni delirtiyor.
-Derya abla onlar benim ders kitaplarım. Onları okuyarak çalışarak giriyorum sınavlara ben atamayız.!
Resmen dalga geçiyordu benimle. Ne zoru vardı ki kitaplarımla? Ben zaten onları dersten sonra çalışıp kazandığım parayla almıştım. Ne zararı vardı ona. Okumamam için elinden geleni yapıyordu biliyordum. Ama bari onlara dokunmasaydı.
-Hala orda durup bön bön bakacak mısın! Al bunları at. Fazlalık yapıyorlar. Zaten babanı dün ikna ettim. Bugün okula gitmene de gerek yok. Aa pardon bundan sonra diyecektim. Baban “Hevesini aldığı yeter. Bundan sonra okula gitmesin ona iş buldum. Çalışacak” dedi. Anlayacağın bundan sonra yan gelip yatmak yok. Hayata atılman lazım artık senin.! Hadi at gel şunları artık!
Aldım elime poşetleri çıktım evden. Elimde bütün geleceğim, hayatım, hayallerim, umutlarım vardı. Boğazımda büyük bir yumruk, gözyaşlarım aktı akacak. Ama yapamazdım. Onlar için bir çöp olsada bu kitaplar benim umutlarıma basamaktı. Bir şeyler yapmam lazımdı.  Yolumu değiştirip aniden Berrağın evine doğru yol aldım. Bir umut belki akıl verir diye. Kapıyı çaldım, sabırsızdım. Üvey annem Derya abla anlarsa sıkıntı çıkacaktı bir yandan da korkuyordum. Berrak kapıyı açtı.
-Nefes?! Bende sana gelecektim. Kızım neler olmuş. İlkay hoca final sorularına vize konularını dahil etmiyormuş . Yaşadık!... Nefes?..
Boğazım düğüm düğümdü zaten. Berrağı da karşımda görünce daha fazla dayanamadım, bıraktım kendimi. Tutamamıştım gözyaşlarımı.
-Nefes ne oldu?... Yine o dimi. Ne dedi? Elindekiler Ne?
-Kitaplarımı atmak için çıktım evden.

-Ne? Ne kitaplarını atmak için mi? Nefes.. Sakın bana okulu bırakıyorum deme. Kızım o kadar çalıştık çabaladık. Böyle pes edemezsin!
Evet. Edemezdim. Hayallerimden vazgeçemezdim. Kendime geldim. Ve yine güçlüymüş gibi yapmaya başladım.
-Pes etmiyorum Zaten! Pes etmem! Sadece.. bana bir akıl vermen lazım.
Eve girdik. Berrağın odasına geçtik. Berrak benim çocukluğum, tek destekçim. Ailemizden görmediğimiz her şeyi birbirimizde bulmuştuk biz. Onun düşüncesi benim için çok önemliydi. Aklına güveneceğim tek kişi de oydu. Yine berrak beklediğim gibi yön verdi bana. Ellerimi tuttu..
-Nefes! Ankara da burs kazandığımız üniversiteye alalım naklimizi.
-Ne? Saçmalıyorsun Berrak!
-Hayır hiç de saçmalamıyorum. Sana daha önce de söyledim. Bizim burada okulu bitirmemiz imkansız! Annelerimizi babalarımızı ne zamana kadar oyalayacağız? İstemiyorlar Nefes! Olmuyor iste. Bak zaten devletten gelen burs da var. Okulun yurdu da ücretsiz. Okul bitene kadar sıkarız dişimizi. Sonra zaten sen de ben de avukatız. Avukat!
Düşünmek istemiyordum ben bu ihtimali. Ama başka bir çaremde yok gibiydi. O yediğim dayaklar, işittiğim hakaretler.. En doğrusu bu gibiydi. Birden ayağa kalktım. Gözyaşlarımı sildim..
-Tamam! Hemen gidip naklimizi isteyelim..

.....

  Akşam olmuştu. Evdeydim. Derya abla kitaplarımı attığımı, okuldan kaydımı sildirmeye gittiğimi sanıyordu. Nasıl mutluydu anlatamam. Ama bilmiyordu ki yarından sonra tamamen beni göremeyeceğini. Zaten pek de üzülmez. Babamda zaten.. Yüküm ben ona. Sadece sırtında taşıdığı yük. O da üzülmeyecekti. Aksine ikisi de adımı Nanköre çıkaracaktı..
  Sabah saat 6. Bavulumu sessizce hazırladım ve giyindim. Artık her şey tamamdı. Bir dakika... Hayır! Her şey tamam değil. Annem? Annemin fotoğrafı.. Hemen rahmetli annemin fotoğrafını bavula koydum. Tamam! İşte şimdi her şey tamam. Sessizce kapıyı açtım. Parmak uçlarımla yavaş yavaş kapıya doğru ilerledim. Stresten nasıl terlemişim.. Parmak uçlarımla yürüyordum ama titremekten dengemi bile koruyamıyordum. Zor bela kapıya geldim. Usulca kapının kolunu aşağı indirdim. Kalp hızım dakikada kaç bin kez atıyordu acaba. Yüreğim ağzımdaydı. Yakalanırsam her şey daha kötü olacaktı biliyordum. Kapının kolunu tamamen aşağı çektikten sonra kapıyı açtım. Şaşkındım. Hiç bir sorun çıkmamıştı kimse beni duymamıştı! Ayakkabımı elime aldım ve dışarı yavaşça çıktım.
Hemen berrakla buluşacağımız yere koşarak gittim. Koşuyordum. Ama o an ki hislerim.. Sanki ben bir kuşum, koşmuyorum da uçuyorum. Öyle hafif, öyle huzurluydum ki. Gözlerimi kapattım. Açtım kollarımı. Sanki önümde uçsuz bucaksız bir deniz.. O derin o huzur dolu maviliklere doğru ilerliyordum. Sonunda gelmiştim.
-Berrak!
Berrak koşarak yanına geldi. Sarıldı.
-Her şey çok güzel olacak..
Yine her zaman ki gibi güçlü gibi görünüp gülümsedim.
-Çok güzel olacak!
Havaalanına gelmiştik. Her şey tamamdı. Uçağa bindik. Ama nedense bi an içimde bir burukluk.. Annem geldi aklıma. O evde annemle ne güzel anılarım vardı benim. Kahkahası, yaptığı o güzel yemeklerin kokusu, en önemlisi de... Sesi. O güzel sesi yankılanıyordu o evde. Annem..
Kendine gel Nefes! Annen yok artık! Dedim kendi kendime. Evet. Annem olmadığına göre beni o eve bağlayan bir şey de yok zaten. Üzülmüyordum. Aksine çok huzurluydum. Ve fark ettim ki uzun zamandır ben hiç huzuru hissetmemişim. Gülümsedim birden bire. Her şey güzel olacaktı. Çok güzel..
....
-Nefees.. Hadi kalk kalk geldik! Ankara’dayız!
-Uyuyakalmışım..
-Geldik Nefes! Ankara’dayız!
Doğruldum. Camdan baktım. İstemsizce gülümsedim. Hissediyordum mutlu olacağımı.
...
Uçaktan inmiştik ve dinlenecek bir yer arıyorduk. Bir banka oturduk.
-Nefess..
-Efendim?
-Biz okuldan arta kalan zamanda çalışalım dimi.
-Soru mu buda Berrak? Çalışacağız tabi. Para bulunsun elimizde.
-Gel yurda giderken yol üstündeki dükkanlara falan bakalım.
Gelir gelmez iş aramaya başladık. Şans bizden yanaydı galiba. Hemen bir dükkan bulduk. Ve içeri girdik.
-Merhaba..
Ses yoktu. Dükkanda yetkili biri yoktu galiba.
-Iıı.. Merhaba! Kimse yok mu ?
-Buyrun! dedi biri agresifçe yanımıza gelerek.
Duraksadım. Aklım durdu bi an. Noluyo? İstemsizce kalbimde bir hız! Kendime gelmeye çalıştım.  Yok gelemiyordum.! Ne oluyordu bana?..

SEVDAYI ANLAT | 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin