Son bir aydır Tahirin sesini bile duymamıştım. Onu bizim yatağımızda Cansuyla gördüğümden beri ne sesi sesime, ne teni tenime, ne de yüzü yüzüme deymişti. Konağın tadilatı bitmiş onlar oraya taşınmışlar, biz de Denizle Gürkanla yaptığım, daha doğrusu yapacağımız formalite evliliği beklemeden Gürkanın zoruyla onun yanında kalıyorduk. Bir kere olsun bana dokunmaya kalkışmadı ama bana yaptığı samimiyet midemi bulandırıyordu. Kendince beni yanında tuttuğu her saniye Tahirden intikam almış oluyordu. Ama Tahirin içinde bana olan nefretten haberi yoktu. Tahir de biliyordu evleneceğimi. Ama formalite olacağından haberi yoktu. Bana duyduğu nefret de bu yüzdendi zaten. Deniz her hafta babasının yanına gidiyor, her geldiğinde de bana onu anlatıyordu.
Her gün Asiye abla ve Berrak ziyaretime geliyorlardı. Büşra kendini suçlu hissettiğinden hiç gelmemişti. Tabi Asiye abla her geldiğinde Tahirin pişmanlığından bahsetmeden etmiyordu. Ama Tahire olan nefretimin, aşkımın önüne geçtiğinden zerre haberi yoktu kimsenin. O günden sonra ne kimseyle duygularımı paylaştım, ne de her gece kokusunu hissettiğimi söyledim. Kendimce unutmaya çalışıyordum güya. Suçluydum biliyordum. Çünkü olayın gerçeği su üstüne çıktığında, onu affetmemi bekleyeceğine ona inanmadığım için asıl o beni affedememişti. Tahirin acısından öte bir yanımda da bir anlık sersemlikle o kadınla birlikte bizim yatağımıza girmeleri canımı yakmıştı ve ben bunu unutamamıştım. Yani ne Tahir beni affedebiliyordu, ne de ben Tahiri. Ama benim de pişmanlığım yok değil. Sevdiğim adama inanmak yerine gördüğüme inandım. Belki inanmayıp Tahirin yanında dursaydım ve yine bu olayın gerçeğini öğrenseydik daha çok kenetlenirdik birbirimize. Cansunun annesi babası ise bu durumu öğrendiğinde mazeret kabul etmeyip açıkça Cansuyu Tahire vermişlerdi. Ve onlar.. Köyden duyduğuma göre onlar evlenecekti. Tahir zaten konakta kalmıyordu. Kendine başka bir ev tutmuş orada yaşıyordu.
Yine saat 12:00 ve kapı çalıyor. Her gün aynı. Her gün aynı saatte gelir Asiye abla. Ama bu sefer destek olmak için takındığı sahte mutluluk siması yoktu. Mahcup bir tavır vardı Asiye ablada da Berrakta da. İçeri davet ettikten sonra bende yanlarına geçtim. Tahir hakkında konuşulanların doğru olmadığını duymaya ihtiyacım vardı. Gevelemeden direk konuya girdim.
N:Tahir evleniyormuş?
Asiye abla ve Berrak aniden başlarını kaldırıp yüzüme baktılar. Bana zaten dokunsalar ağlayacağım, bir de Asiye ablaların evet maalesef dercesine attıkları bakış yüreğime kor gibi düşmüştü. Ağlamamak için tutuyordum kendimi, zorla..
N:Do-doğru yani..
A:Evet. Söz verdim, annesi babası haklı dedi. Evlenicem dedi.
Olduğum yer, bulunduğum mekan nefesimi darlıyordu. 'Evlenicem dedi'. 'Söz verdim dedi.' 'Annesi babası haklı dedi.' Yanımdaki Asiye ablanın söyledikleri tekrar tekrar çınlıyordu kulaklarımda. Nefesim kesiliyor, ciğerlerime yetmiyordu sanki. Derince zorlanarak bir nefes çektim ve omuzlarımı dimdik kaldırıp akmaya yeltenmiş gözyaşlarımı geri çektim.
N:İnanmıyorum. Ara!
A:Ne?
N:Asiye abla Tahiri ara!!
Asiye abla korkarak elini telefonuna götürdü ve Tahiri aradı. Zaten birazdan sesi kulağıma değecek diy ekalbim hızla atarken bir de evet doğru evleniyorum derse ne yapacaktım ben?
T:Alo?
A:Tahir bir şey sorucam sağa.
T:Sor yenge.
A:Sen.. Sen şimdi.. Cansuyla kesin evleniymisın?
kısa bir sessizlik çökmüştü. Tahirin hasret olduğum sesi bir süre kesildi. Sonra derin bi iç çekerek haberi olamdan yüreğime bir hançer sapladı.