BÖLÜM 39 'Cinayet'

6.2K 291 42
                                    

Tahir hiç gözlerime bile bakmadan dudaklarıma yapıştığında yağmurdan üşüdüğümü ve Tahir'in dudaklarıyla vücuduma ısının gittiğini fark etmiştim. Ben tam gözlerimi kapatmış, pes etmişken kapının tıklanmasıyla korkarak kendimi geri çektim.

G:Tahir!

Şaşırmış, bir Tahire bir kapıya bakarken Gürkan abinin gelen sesi beni şok etmişti. Tahir bir haltlar yemişte yakalanmış gibi korkarak bakıyordu bana.

N:Gürkan abinin burada ne işi var?

Kötü şeyler olduğunu hissetmiştim. Ve benimde içime düşmüştü korku. Gürkan abinin buraya geliş sebebinin Özcan olduğunu tahmin etmek de zor değildi benim için. Tahirin soruma cevapsız kalması beni daha çok germişti. Tahirin Özcanla alakalı bir şey sakladığını düşündükçe delirecek gibi oluyordum. Farkına varmadan o sinir ve korkuyla titreyerek bağırdım.

N:Onun burda ne işi var !!

Tahir hala cevap vermiyordu hem şaşkın hem de korkak bakışlarından başka bir tepki vermiyordu. Sinirle üstümdeki gömleğini Tahire tekrar verip kendi gömleğimi giydim ve ceketini alıp üstüme geçirdim. Toparlanıp kapıyı açtım.

N:Gürkan abi?

Gürkan abi de benim gibi meraklı ve şaşkın bakışlarıyla cevap verdi.

G:Nefes? Senin ne işin var burda?

N:Kocamın şirketinde ne işim olabilir abi? Görmeye geldim. O soruyu benim sana sormam lazım bence, ne işin var burada?

Ben kapıda dikilmiş Gürkan abinin neden geldiğini öğrenmeye çalışırken Tahir bizi bölerek arkadan ses verdi.

T:Nefes!

Arkamı döndüğümde Tahir gözleriyle işaret etti. 'İzin ver gelsin'. Kafamı tehditkar bir şekilde sallayıp Gürkan abiyi içeriye davet ettim. Tahirin karşısındaki sandalyeye oturdu. Bende onun karşısına. Gürkan abinin son derece gergin olduğu her halinden belli oluyordu. İlk defa onu böyle görüyordum. Normalde her koşulda sakinliğini koruyan adam ne oldu da böyle telaşlıydı acaba? Benim sorarcasına diktiğim bakışlarımın yanında Tahirin de sinirli bakışları Gürkan abiyi rahatsız etmiş olacak ki pat diye konuya girdi.

G:Özcan burda!

N:Ne?!

Özcanın burda ihtimalinden çok, adını duyduğumda geçirdiğim o koskoca beş sene geçti gözlerimin önünden film gibi. Tahir şok olmuş bana bakarken ben karşıma dalmış, o beş seneyi geçiriyordum gözlerimin önünden. Tıpkı dün gibi...

Kapı tıklanmıştı. Evde her zaman ki gibi sadece ben ve Özcandan başka kimse olmadığı için kim olduğunu merak etmiyordum. İçimdeki his; bitmişlik, kabullenmek ve özlemdi. Kocama, kızıma olan hasret. Kapıyı ben cevap vermeden açtı ve yanıma çömeldi. Ben yerde uzanmış ellerim kollarım bağlı bir şekildeydim ve yediğim dayak bende güç bırakmamıştı. Acizliğim o kadar büyüktü ki kafamı çevirip yüzüne bile bakmaya mecalim yoktu. Ki bakmak midemi bulandırdığından kafamı çevirmeye yeltenmemiştim bile. Özcan bütün iğrençliğiyle nefesine boynuma değdirmeye çalışarak uzandı ve kulağıma fısıldadı.

Ö:Nefes.. Güzelim..

Ağzımdaki o koskoca yara hakaret etmek için açmaya çalışmamla canımı acıttı. Tam sesimi çıkaracakken elini boynuma attı ve zorla boynumu kırarcasına kendine çekti. Ben acıdan çığlıklarımı yayarken o hala psikopatça kısık sesle konuşmaya devam etti.

Ö:Küfür, en sevdiğim. Acı çekiyorsun, en sevdiğim. Çırpınıyorsun, en sevdiğim. Çığlık atıyorsun, işte bu en en eeen sevdiğim.

SEVDAYI ANLAT | 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin