BÖLÜM 50 "Artık oluru yokmuş"

4.3K 246 17
                                    

Gözlerimi açtığımda yatak odamızdaydım. Trabzona dönmüştük ve tüm ikna çabalarımızla hatta Denizin de nazlarıyla annemi de yanımızda getirmiştik. 2 hafta geçmişti tüm olanların üstünden ama eksik bir şeyler vardı sanki. Tarif edemediğim.
Şöyle bir düşününce 2 hafta da çok zaman geçirmiştik onunla ama bir parça noksandı burada. Düşünüp bulacaktım da o noksanlığı.
Tahir uyuyordu. Kaşları ilk defa uyurken çatık değildi. Dudakları aralıklı, elleri benim yastığımın ucundaydı. Elini yastığa sürtüp duruyordu yavaşça. Beni okşadığını zannediyordu muhtemelen.

Bu hâline bile ömür verilirdi.

Yaklaşık beş dakikadır yatakta oturmuş onu inceliyordum. Rüya görüyordu galiba. Bi gülümsüyor, bir kaşlarını kaldırıyordu. Duygudan duyguya geçiyordu uykuda. Sağ tarafına yatmış, yüzünün yarısı yastığa gömülmüştü. Yüzündeki mimikleri değiştirirken gülümseyip, erimemek mümkün değildi. Uyandırmak istemedim ve sessizce yanaşıp bir şakak kemiğinden, bir de gözünden öptüm. Şakak kemiğini öperken içime dolan saçlarının kokusu beni hemencecik mayhoşlaştırmıştı. Bu adam kendi kokusuyla nasıl ayakta duruyor?
Beline kadar indirdiği pikeyi omuzlarına kadar çektim ve saçlarında ellerimi gezdirip kalktım yataktan. Banyoya gidip elimi yüzünü yıkadım, dişlerini fırçaladım. Üstümü değiştirmeden, pijamalarla Denizin odasına gittim. O da uyuyordu. Normal de erken kalkardı aslında. Bugün bunlarda ki uyku aşkı nerden geliyor?
O da aynı babası gibi. Hiç üstü örtülü yatmaz. Babasına bak kızını al mıydı neydi öyle bir laf vardı. He annesi de olabilir. Ama bu bizim için geçerli değildi galiba. Çünkü kızım benden çok babasına benziyordu. İnadı, bilmişliği, kendine güveni, kararlılığı ve daha bir çok şeyi.
Belki de onca yıl benden çok babasının yanında olmasıdır nedeni...
Açmış olduğu üstünü örtüp saçlarına bir öpücük bıraktım ve yatağının yanındaki çalışma masasına geçtim. Denizin resim defterlerinin ve boyalarının arkasına sakladığım defteri çıkardım. Başladım yazmaya..

B:Nefees! Sonunda geldin ya! Asiye abla canımı okudu. Bi dakika..  Senin neyin var?

A:Egı noldi! Betin benzin atmuş.

N:Bir şey yok ya. Midem bulanıyor sadece.

T:Yenge bir şey söyle şuna. Üşütmüşsündür hastaneye gidelum diyirım gelmiyi.

A:Ula siz got gafamisunuz! Ne üşütmesu gız hamile demek ki hamile !

T,B,N:Ne?!

A:Hamile tabi!

.

Hamile? Hamile olmak? Ben? Çocuğum mu olacak yani? Tahirden? Tahirle benim çocuğum? Tahirden bir parca benim karnımda mı şimdi?

Asiye ablanın söylediğine başta Tahir olmak üzere hepimiz şaşırmıştık. Berrak hemen bu durumu benimsedi.

B:Yaa! Ben şimdi teyze mi oluyorum!?

A:Teyze olmiysın kuvala, yenge oliysın. Sevunme hemen yeni bir şey değil yani..

Bu durumda bile didişiyorlardı. Hamile olma ihtimalim bütün dengemi bozmuştu.
Tahir gözlerini fal taşı gibi açmış, bana bakakalmıştı. Şaşkınlığını gizleyemiyordu. Zorlanarak yutkundu.

T:Yenge. Emin misin. Şimdi ben.. Ben baba mı..

A:Hee paşam hee! Baba oliysın tabi ya.

Asiye abla Tahirin aklına sokmuştu bir kere.  Ama benim içimde başka bir duygu vardı. Sevinmedim değil tabi ama.. Bilmiyorum. Tarif edemiyorum bu duyguyu. Sanki iyi bir şey zannediyoruz da aslında kötü bir şeymiş gibime geliyordu. Hiç sesimi çıkartmadım. Hala şaşkındım. Içerden yangazlar geldi.

SEVDAYI ANLAT | 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin