BÖLÜM ŞARKISI: NİYAZİ KOYUNCU- AYRILIK
Bi de bu sürpriz bölümü milat yapmıyorum. Artık her yazdığım bölümden sonraki yazdığınız yorumlara göre şekillendireceğim hikayeyi. Her bölümden sonra yorumlara bir sonraki bölüm için istediklerinizi yazın..
G: BU DA SİZE SON TEŞEKKÜRÜM KALELİLEEER!!!
Bu bağırış Gürkan abiye aitti. O kadar yangının çıkardığı sese rağmen duymuştum onu. Ama duyduğum ses sert ve çok yüksekti. Bu bir intikam olanıydı ve o plana kurban giden kızım Deniz ve bendim...
Artık bilincim kapanıyordu. Zaten yangın da iyice yaklaşmıştı bize. Denizin gözlerini kapatmak için kafasını göğsüme yasladım ve gözlerini kapattım. Ben hayallerim de kızımla güler eğlenirken, birazdan hayat bizi diri diri yakacaktı. Tahirsiz...
Tahirden..
Nezarethaneye girdiğimden beri Nefesi görememiştim. Abim Nefesin gelmek istemediğini, evde beni karşılayacağını söylediğinden, rahattım. Belli ki beni böyle görmek istemediği için gelememişti. Nedenini bilmeden nezarethaneden çıkmıştım ve Nefes hariç bütün kalelilerle evve doğru yol aldık. Herkes biliyordu benim Özcan şerefsizini öldürmek istediğimi. Ama allahtan böyle bir şey yapmayacağımı da biliyorlardı.
Bir an önce kızıma ve karıma kavuşacağım için sabırsızdım. Evin bahçesine yaklaşmadan konağın yandığını görmemle kaynar sular başımdan aşağı dökülüyordu. İtfaiyeler, ambulanslar hepsi konağın etrafındaydı. Konak kül olmak üzereydi. Hatta sönmüştü ama hala itfaiyeler uğraşıyordu tedbir amaçlıydı bu galiba. Hepimiz şaşırmıştık. Bütün geçmişimiz, babamın, anamın hatıraları kül olmuştu. Bir dakika! Nefes?!
Arabadan kendimi attım ve konağa doğru koşmaya başladım.
T:NEFEESS! DENİİZ!!
Benimle birlikte arkamdan herkes arabadan indi ve koştu. Tam konağa girecekken arkamdan sağlık ekipleri vs görevliler tutmaya çalıştılar.
*:Beyefendi sakin olun!
*:Sakin olun içeride kimse yok merak etmeyin. Teyit edildi.
T:Ne? Hayır yanlışınız var. Karımla kızım içeride!!
*:Beyefendi kontrol edildi kimse yok şuan içeride.
Yengem, berrak, büşra ve yangazlar feryat figan ağlayıp bağırırken ben abimle olaya anlam vermeye çalışıyordum.
M:İçeride değillerse neredeler o zaman?
T:A-abi.. Yoksa, yanarak..
Gözümden ömrüm boyunca sayılı kez düşen gözyaşlarım akmıştı yanaklarıma. Bu konakla beraber hem geçmişim, hem geleceğim, hem yüreğim , hem de belki.. Kabullenemezdim. Ben başımı ellerimin arasına almış yere çökerek konağı izlerken aklım nefes ve denizdeydi. Evdelermiş, beni bekliyorlarmış. Nasıl olur da konaktan çıkmazlar. Ben bu düşüncelerle boğuşurken telefonuma bir mesaj geldi. Nefesin olması ümidiyle aceleyle titreyen ellerimle mesaja baktım.
Kimden:Bilinmeyen
Nefes ve Deniz **** hastanesinde.
Mesajı görür görmez arabaya atladığım gibi son hızla hastaneye vardım. Arkamdan abimlerin bağırışına aldırış edemezdim. Hastaneden içeri girdim ve danışmadan odalarını öğrenerek çıktım.
Odaya girdiğimde Nefes ile Denizi görmek bir yandan içime su serpmişti. Onlar hala yaşıyorlardı çünkü. Ama onların konak yanarken orada tek başlarına olmaları hala yüreğimi acıtıyordu. Hemen Nefesin yatağına doğru ilerledim ve yatağın yanındaki sandalyeye oturup, yanına bitkinlikle bıraktığı elini öptüm. Bilinçleri kapalıydı ikisinde de. Ya da uyuyorlardı. Ben onları kaybetme korkusuyla ikisininde saçlarından okşayıp özlediğim kokularını içime çekmeyi bitirdiğimde içeri bir doktor girdi.