Tahirin Ağzından.
T:Kızım.. Babacım bekliyorum hala açayım mı artık gözlerimi?
D:Bi dakika babacım ya. Bi azcık daha sabyetsen ölüy müsün acaba?
T:Sen iste ben bir ömür sabrederim prensesim. Bekliyorum bakalım.
D:Açıyoyum gözleyini hazıy mısın baba?
T:Hazırım güzelim aç bakalım.
Denizin minik ellerini gözlerimden çekmesiyle merakla karşıma baktım. Denizin o minicik elleriyle bir fotoğraf tuttuğunu gördüm. Bu fotoğraf Nefesle evlendiğimiz gün çekilmişti. Nikâh masasın da birbirimize dalıp gittiğimiz de çekilmiş bir fotoğraf.
D:Bak baba. Annemin bi fotoyyafını daha buldum.
Cevap veremedim. Gözlerim fotoğrafa dalmıştı. Kızımla tek başıma geçirdiğim koca 5 yılın öncesine, Nefesle evlendiğimiz güne gitmişti aklım ve mantığım. Gözlerim dolmuş, fotoğrafta takılı kalmıştı.
D:Bence en güzel fotoyyafı bu. Dimi baba? Babaaa!
Denizin naif sesini yükseltmesiyle kendime geldim.
T:Efendim prensesim?
D:Annemin en güzel fotoyyafı bu dimi?
Tekrar fotoğrafa baktığımda içimdeki buruk acıyla gülümsedim. Nasıl da güzeldi. Melek gibi. Benzersiz. Keşke hep öyle kalsaydı. Çürütmeseydi içimdeki Nefesi. Başkasının olmak yerine ölmemi tercih etseydi. En azından beni yakmazdı. Huzurla, karımın dimdik kızımın yanında olduğunu bilerek ölürdüm. Olmadı. Güçlü duramadı. Tahirin Nefesi gibi davranmadı. Gitti. Ardında umutlarla hayallerle dünyaya getirdiği, bana son armağanı olan kızımızı bırakarak. Arkasında ona kül olan beni bırakarak. Affetmem. Asla. Onun her sene gelen o mutlu fotoğraflarını gördükten sonra asla. Unuttum. Nefes diye biri yok. Deniz de bir annesinin olduğunu bilecek sadece. Asla bilmeyecek nerde olduğunu, kim olduğunu, sesini, Nefesini, kokusunu..
Ah kokusu..
Gözlerimi kapatmış hasretiyle onu hatırlamaya çalışırken buldum kendimi. Yine eski Tahir olmadan dolan gözlerimi sildim. Ve birden güçlü durarak ayağa kalktım. Denize yönelip yanına çöktüm. Gülümsemeye çalışarak konuştum.
T:Babasının prensesi bugün benimle ne yapmak istiyi bakalum?
Deniz elini çenesinin altına götürdü ve o yeşil gözlerini yukarı çekerek düşündü. Nefesi hatırlatan bir benzerliği daha.. Ondan kaçmaya çalıştıkça hatırlatan her şey Denizde. Onu unutmamam için git gide benziyordu sanki Nefese. Deniz yanımdayken her baktığımda onu hatırlamamak mümkün mü ki. Her zerresiyle Nefes zaten. Yine Denize dalıp gitmiştim. Birden ellerini yüzüme götürdü ve yanaklarımı okşadı.
D:Bişey istiycem ama izin veyiymisin bilmem.
Denizin büyük insan gibi kelimler kullanmasına ölüyordum. Ne kadar kızgın da olsam onun ses tonu kulağıma değdiğinde ne sinir kalıyordu bende ne stres.
T:Babası kurban olsun yoluna! Sen ne istersen o olur prenses. Söyledin de ben mi izin vermedim. Yolla gelsin.
D:Bahçe de otuyup geçen sefeyki gibi fotoyyaflaya bakalım mı?
İstemeye istemeye anılarda boğulmaktan korkarak kabul ettim. Bir poşet dolusu fotoğrafı toplayarak bahçeye çıktık ve serendere oturduk.
Denizi kucağıma aldım ve fotoğraflara bakmaya başladık.
Deniz elini konakta çekilen bir fotoğrafa attı.D:Hadi anlat bana baba.
T:Neyi anlatayım prensesim?
D:Bu fotoyyaf ne zaman çekildi?