Bu bölüm benim en zorlandığım bölümdü. Nefes annesiyle kavuşurken galiba nefesten çok kendi duygularımı yansıtmış olabilirim. Zordu benim icin. Ilk sahneleri aglayarak, son sahneleri kendi kendime gulerek yazdım.
Hadi bakalım. Keyifli okumalar.(Delibal Soundtrack ile okuyun)
Anne.
Anne?
Bu kadın..
Annem!
Dizimde uyuyan kocam yanımda tamam. Yanımda kızım, ona da tamam. Peki bu karşımda ki güzel kadın?
Benim annem yaşamıyor ki.
Benim annem.. Benim annem yok ki.
Yaşadığım sadece bir hayal benim. Az önce gözlerimi kapatıp onu düşündüğüm için görüyorum onu ben. Bilinç altı bu. Gerçek değil. Sadece hayal..
Dizlerimde soluklanmış olan kafasını, yaşadığım şokun verdiği uyuşuklukla okşadım Tahirin, Karşımda ki kadını görmemezlikten gelerek çektim bakışlarımı, yüzümü döndüm Tahire.
N: Tahir ben. Ben deliriyorum.
Tahir başını birden kaldırdı ve bana şaşkınca baktıktan sonra kafasını karşımda ki kadına çevirdi. Ardından tekrar bana dönüp, " Annen mi?" dedi korkarak.
Tahir de görüyor. Hayal değil.
Birden ayağa kalktım ve arkamı döndüm kadına. Bakıyordum sadece karşıma anlamsızca.
Kontrol edemiyorum Nefesimi. Ne oluyor bana böyle? Korkuyorum. Telaşlıyım ama ne yapacağımı da bilmiyorum ki. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ki. Az önce bana "Gül bahçem" diye seslenen kadın annemden başka kim olabilir ki.
Gözlerimi sımsıkı kapattım, Başımı ellerimin arasına aldım ve tüm gücümle vurdum. Çalışmıyordu ki beynim, durmuştu.
Bu bahçeye yayılan koku kimin olabilirdi ki annemden başka. Kimse onun gibi kokmuyor ki.
Düşün Nefes.. Düşün(!) Başka biridir bu, annen olamaz.
Saçmalama Nefes. Ondan başka kimse böyle kokmuyor işte! O kadın annen..
Aklımda türlü türlü şeyler. Ama hepsi boş. Hiç bir düşünce şu yaşadığımı anlamama sebebiyet vermiyor.
D.Anne?
Denizin yüksek ve meraklı sesiyle çıkmıştım o anlamsız düşüncelerden. Döndüm yüzümü korkarak. Kadın elinde bir poşet, saçları kahve, gözleri ben. Gözleri dolu dolu bakıyor bana. Muhtaçca.
Derin bir nefes aldım ve usulca yürümeye başladım. Attığım her adım kalbime zarardı. Her adımımda kalbimin atışı daha çok acıtıyordu kaburgalarımı. Biraz ilerledikten sonra durdum aniden. Gücüm mü yoktu yoksa cesaretim mi bende bilmiyordum. Arkama Tahirden cesaret almak için döndüğümde onun da benden farksız olmadığını gördüm. Kucağında denizle şaşkınca, merakla bakıyordu o da bana. Gözleri gözlerime değdiğinde "Hadi." dedi bakışlarıyla.
Aldığım cesaret kırıntısıyla döndüm tekrar kadına. İki adım attım. Bir iki adım daha. Bir adım daha. Ona varmama bir metre kala üzerinde ki koku buram buram çalındı burnuma. Bir adım daha atacakken o da bana doğru geldi küçük bir adımla. Duraksadım tekrar.
İçimde uçsuz bucaksız bir korku..
Boğazımda ki kuruluğu giderdim yutkunarak. Tek bir soru sorma hakkım var çünkü. Başka soru sormaya dermanım yok. Bu kadın annem olmasa bile, ki kokusu "Ben senin annenim" diye bağırıyor, annem olmasa bile bu ihtimal bile yıkılmama sebep.