Ellerimle canımı acıtacak derecede masaya sertçe vurdum.
Burak bakışlarını bana çevirdiğinde yeşil gözleri kahvelerimle buluştu. Dişlerimi sıkarak "Kim o kız?" diye sordum. Burak kaşlarını çatıp "Hangi kız?" dediğinde "Oo daha kaç tane var Burak Bey? Esmer kızı diyorum." diyerek ona çıkıştım. Sabır dilercesine derin bir nefes aldıktan sonra telefonunun ekranını bana göstererek "Sosyal medyanın birinde geziniyordum Buse. Öyle bir kız yok, birileri yerine oturmak için sana yalan söylemiş galiba." dediğinde gözlerimi yeşillerinden ayırıp Bulut'a çevirdim. Benim yerime oturmuş sırıtarak bizim kızlara bir şeyler anlatıyordu.
Burak'a dönüp "Bulut'la beni sakın ayırma, sakın." dedim ve hızlı adımlarla Bulut'a doğru gittim. Ensesine sertçe elimi geçirdiğimde sınıfa din öğretmeni "Selamunaleyküm." diyerek girdiğinden herkes kendi yerine oturmak zorunda kaldı. Öğretmen on dakikada sınıf defterini imzaladıktan sonra derse geçiş yapmıştık. Ama ben yapamamıştım. Çok uykusuzdum ve omuzlarım çok ağrıyordu. Sanki biri bıçak saplamış gibi. Otuz dakikanın dersle bitmeyeceğini anladığımda kollarımı sıraya koyup kafamı yaslamam için rahat bir konuma getirdim. Öğretmenin gözüne batmadan kafamı da sıraya koyduğumda otuz dakikalık bir uykuya daldım.
××××××××××××××××××××
Öğle teneffüsünden iki ders öncesi yani beden dersindeydik. Sınıf beden dersinde ikiye ayrılıyordu. Derste oturmak isteyenler pencere kenarında oturup konuşuyorlardı, aktivite yapmak isteyenler ise her hafta başka bir şey yapıyordu. Mesela bir hafta futbol oynuyoruz, başka bir hafta basketbol. Bu haftaysa şişlemece. En sevdiğim oyun. Birilerini şişlemeyi seviyorum. Topları çok denk getiremiyorum ama arkadaş ortamında eğlenceli oluyor. Sınıfta oynamak isteyen grup halka biçiminde durduktan sonra sınıftan bir kız oyunu başlattı.
Heyecanlı geçen birkaç elden sonra top bana geldiğinde topa vurdum ama ortada duran kişi topu hemen tuttu. Yüzümü abartılı bir şekilde asıp ortaya oturduktan sonra oyunu tekrardan başlattılar. Top Nihal'e geldiğinde topa sertçe vurarak beni şişledi. Toptan korunmak için şekilden şekile girerek bir kere böbreğimden, bir kere kafamdan, iki kere de sırtımdan şişlendim. Ortada tek başıma olduğumda topu tutamıyordum ne yapayım. Son şişlenişimden sonra Burak "Tamam lan bu kadar şişlemeyin." dedi. Burak'ın yanında duran Bulut'a top geldiğinde sırf Burak yansın diye ona topu attı.
Burak benim yanıma gelip oturduktan sonra "Kıyamadın bana değil mi lan, şişlenmeme gönlün el vermedi?" dediğimde yeşil gözlerini devirdi. Top tekrardan Bulut'a geldiğinde beni şişlemek için sertçe vurdu. Burak hızla önüme atlayıp topun gelmesini önledikten sonra "Atacaksan yavaş at it herif, topun geldiği yer yanıyor." dediğinde "Yaa, ben burda derim yüzülmüş gibi oturuyorum iki saattir." dedim.
Ben bunları derken sınıftan bir erkek topa vurmadığı için ortaya geçmişti. Eylül top kendisine geldiğinde saçma hareketler yaptığı için topa düzgün vuramadı ve ortaya geçti. Sınıftan başka bir kız beni şişlemek için topa sertçe vurduğunda Burak tekrardan önüme atladı. Birkaç dakika sonra ortaya Nihal, Esen ve Bulut da geldiğinde Emre Bulut'u şişlemek için topa sertçe vurdu. Bulut kafasını eydiğinden top arkasında duran Esen'e geldi.
Top Esen'in parmağına öyle bir geldi ki 'Çatırt' diye bir ses duydum. Acıyla inlerken "Parmağım, parmağım koptu!" diye bağırıyordu. Emre acelece yanına koşup "Çok özür dilerim, Bulut'un eğileceğini tahmin etmedim. Sana bir şey olsun istemedim gerçekten." dedi. Bizim kızlar Esen'in yanına toplandığında Nihal Esen'i ayağı kaldırıp oyunun dışına çıkarttı. Peşinden Merve, Eylül, Emre, Bulut, Burak ve ben gitmiştik.
Esen'in acıdan gözleri dolarken hemen yanına oturup parmağındaki şişliğe bakmaya başladım. Her beden dersinde benim başıma bir şey gelir ve ben sakatlanırım. Birkaç kere benim de parmağıma top gelmişti ve gerçekten çok acıtıyordu. Nihal Esen'in parmağını çekiştirirken "Acıyor mu?" diye sordu. Esen başını olumluca salladıktan sonra Nihal "Kakılmıştır bu. Çıkık olsa duramazsın." dedikten sonra Emre yanımızda elindeki buzla belirdi. Hangi ara öğretmenden buz almaya gittiyse iyi yaptı. Emre'nin yüzündeki telaş her yerden okunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...