25. Bölüm - Ders

1.5K 151 11
                                    

Şaşkınca ellerimize bakıyordum.

Sağ elimi tuttu! Bir daha sağ elimi yıkamayacağım. Burak elimi yönlendirerek o cümleyi gösterdiğinde asıl amacının elimi tutmak olmadığını anladım. Zaten öyle olsaydı kafa atardım. Hızlı geçen otuz dakikanın ardından bana "Anlıyor musun?" diye sorduğunda "Hayır." dedim. Aslında anlamıştım. Biraz uğraşsın bakalım. Yeşil gözleri gözlerimin içine işlerken sanki kahverengi gözlerim ona bakmaktan yeşile dönmüştü. Ne güzel gözleri var...

Şu an onun öyle bir etkisi altına girmiştim ki sanki camdan atla dese atlardım. Kendine gel Buse! Hemen kapılma öyle şeylere. Onunla olan göz temasımı kesip gözlerimi duvara diktiğim sırada birden ellerini ensemin biraz yukarısına koydu. Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde Burak'a bakarken o bana "Bak burda beyinciğin var, dengeyi sağlıyor." dedi. Az önce ben 'Kendine gel.' mi demiştim? 'Kendim' ne? Ve ona nasıl gidebilirim? Galiba bu heyecanımdan sonra gerçekten öleceğim.

Ben saf saf Burak'a bakarken o ellerini başımın üstüne koyduktan sonra başımın iki yanına sabitledi ve yine bir şeyler dedi. Ne dediğini anlamayacak kadar heyecanlanmıştım. Daha sonra parmaklarını şakaklarıma bastırınca ona baygın baygın bakmaya başladım. Kalbim deli gibi hızlanırken yine ne dediğini duyamadım. Birkaç saniye sonra ellerini kendine çekince zar zor kendimi toparlamaya çalıştım. Sanki başımda hâlâ onun dokunuşlarını hissediyordum.

Yeşil gözlerini kısarak bana baktığında "Anladın mı şimdi?" diye sordu. Kafamı sersemlemiş bir şekilde olumlu anlamda sallarken oturuşumu dikleştirdim. Telefonlarımıza gelen bildirim sesiyle ikimizin de dikkati oraya gitmişti. Telefonumu açıp erkeklerle olan konuşma grubuna girdiğimde Bulut'un mesaj attığını gördüm. Burak "Gereksiz." diye mırıldanırken ben gözlerimi devirmekle yetindim.

BULUT: Biyoloji dersinden sonra BAZILARININ beyninin olmadığını kanıtladım.

BEN: Boş yapma.

EYLÜL: Kimeydi bu laf?

BULUT: Bilmem ki, kimeydi acaba Eylül Hanım? Sen daha iyi bilirsin.

EYLÜL: Yine ne oldu?

BULUT: O 'Bora' denen herif ne dedi sana çıkışta?

EYLÜL: Dinlemedim ki, neye trip atıyorsun sen bu kadar?

BULUT: Atarım ben!

BURAK: Keşke camdan da atsan kendini...

EMRE: Harbiden.

BULUT: Yine komikliğiniz üstünüzde.

EYLÜL: Senin saçma kıskançlığından daha komik olamaz.

BULUT: Saçma mı?!

Tam Bulut bir şeyler daha yazacakken Esen onu gruptan çıkarttı.

ESEN: Özelde halledin.

EMRE: Sevgilim biz hiç böyle miyiz? Çok kınıyorum onları.

ESEN: Yılışıklaşma Emre seni de çıkartırım gruptan.

EMRE: Şaka maka keşke biz Bulut'u daha önce çıkarsaydık gruptan.

Konuşma grubundan çıkıp kızlarla olan bölüme girerek mesaj yazmaya başladım.

BEN: Eylül ne oldu çıkışta?

NİHAL: Ben ve Esen tuvalette Merve'yi bekliyorduk, Eylül koridorda bekliyordu. Biz tam tuvaletten çıktık Bora buna bir şeyler diyordu. Sonra ben Bora'yı kovdum, biz geldik diye de çok durmak istemedi zaten.

EYLÜL: Saçma sapan şeyler zırvalıyordu işte! Yok neymiş Bulut bana göre değilmiş, iki gün sonra pişman olurmuşum çünkü Bulut davranışlarını kontrol edemeyen hastanın tekiymiş. Tam üstüne yürüyecektim kızlar geldi zaten. Bu olaylar olurken de Bulut yoktu, muhtemelen diğer sınıftaki arkadaşları söyledi.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin