Karanlık gökyüzü etrafımızı sarıyordu.
Ona ağlamaktan pürüzlü çıkan sesimle "Git. İstemiyorum seni." dedim. Kollarını etrafıma daha sıkı sarıp "Hayır, unuttun mu söz vermiştim. Seni karanlıkta yalnız bırakmayacağım, diye." deyince gözümden bir yaş daha aktı. Burak "Şu an çok mutluyum. Seni seviyorum Buse." dediğinde öğle teneffüsünde ona sorduğum sorulara cevap verdiğini anladım.
Kollarını itmeye çalışırken "Yalan söylüyorsun. Üzülmemem için diyorsun." dediğimde "Kimseye üzülmemesi için yalan söylemem, sen de buna dahilsin." dedi. "Kollarımı da itmeye çalışma. Burdan gidene kadar çekmeyeceğim kollarımı."
Birkaç saniye sessiz kaldığımızda yanaklarımdan yaşlar süzülürken hıçkırarak ağlamaya başladım. Hıçkırıklarımın arasından zar zor "Niye 'sevmiyorum' dedin, niye beni orada öylece bıraktın?" diye sordum ona. Burak eliyle başımı göğsüne yasladığında "Belki vazgeçersin diye düşündüm. Küçüklükten beri arkadaş olduğumuz için sanki tek seçeneğin benmişim gibi hissetme diye. Zorla beni sevmeni istemedim, belki gerçek aşkı başkasıyla tadarsın diye düşündüm." dedi.
Hiçbir şey demeden göğsünde ağlarken elini saçımda gezdirmeye başladı. Derin bir nefes alıp "Hem sevgili olsak ailemize söyleyebilecek miyiz? Senin baban kızmaz mı? Belki de taşınırsınız, bir daha seni hiç göremem. Annene anlatabilecek misin yaşadığın şeyleri? Anne-kız bağınız zedelenmez mi?" diye sorunca "Olsun." dedim. Karnıma sancılar girerken ben de kollarımı onun beline sardım.
Eli yanağıma gidince yavaşça okşamaya başladı. "Ben bu düşüncelerin içinden 'Sen nasıl daha az zarar alırsın?' diye düşünmeye çalıştım." dediğinde kafamı göğsünden kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim. Üzülüyor gibiydi. Sinirle onu kendimden itip "Bunları ben canım çıkana kadar ağladıktan sonra mı söylüyorsun? Mal!" diye sesimi yükselttim.
Hüzünle bana bakarken "Özür dilerim." deyince "Dileme! Burda otura otura kafayı yiyecektim ben!" dedim. O da bana "Peki ben seni hiçbir yerde bulamayınca hissettiğim o korkuyu anlayabilir misin?" diye sorunca omuz silktim. Salak herif. Beni kolumdan çekip oturduğum yerden kaldırınca "Gidiyoruz, hadi. Sınavlar yaklaştı, çalışmaya başla artık." dediğinde ısrar etmeden ayağa kalktım.
Daha yeni karanlığa gömülen sokakta yavaş yavaş yürürken gözlerimi kısarak ona baktım. Ben onu seviyorum, o beni seviyor. E o zaman biz sevgili miyiz? Anlamadım ben şimdi. Adımlarım ondan daha da yavaş olunca geride kaldığım için Burak arkasına dönüp bana baktı ve "Gelsene." dedi. Kafamı olumluca sallayıp adımlarımı hızlandırdım. Yanına geldiğimde elini belime sararak beni kendi hızıyla yürüttü. Neredeyse buğulu gözlerimden yolu görmüyordum ve her an bayılıp düşebilecekmişim gibi hissediyorum.
Sessiz geçen kısa yolculuktan sonra apartmana girdik. Burakların kapısının önünde durduğumuzda ona gülümseyerek "Görüşürüz." dedim. O da tam bana cevap vereceği sırada kedi miyavlaması duydum. Kafamı merdivenlere çevirip arkama baktığımda İsimsiz'i bize doğru gelirken gördüm. Eğilip onu yerden alarak "Senin dışarıda ne işin var?" diye sordum.
Burak da bana "Biz onu karşı komşuya vermedik mi?" diye sorunca şaşkınca "Evet." dedim. İsimsiz'in dışarıda ne işi var gerçekten? Sinirle gözlerimi kapatıp açtığımda "Eve götürüyorum." dedim. Basamakları sert sert basarak eve çıktığımda annem kapıyı açtı ve beni sinirli görünce "Ne oldu?" diye sordu. İsimsiz'i göstererek "Bu soğuk havada apartmanın içindeydi. Ne biçim bakıyor bunlar kediye. Onlara vermeyeceğim bir daha." deyip koltuğa oturdum.
Annem mutfağa yemek yapmaya giderken ben İsimsiz'in tüylerini okşuyordum. Yeşil gözleriyle bana bakarken birden miyavladı. Sen çok tatlısın yav! Tipini yerim, şuna bak! İsimsiz'in yeşil gözlerine bakarken aklıma gelen görüntüleri birbirine benzetmeye çalıştım. Çalışmadım çünkü direk benziyordu. Sanki İsimiz Burak'ın kedi haliydi. Cidden İsimsiz Burak'a çok benziyor. İyice delirdim ha! Tüylerinin rengi siyahtı, Burak'ın saçları da öyle. Arada siyah arada kahverengi oluyor. İsimsiz'in gözleri yeşil, Burak'ınki de öyle. Telefonumu çıkarıp gülerek Burak'a mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...