Hepimiz şaşkınca Eylül'e bakıyorduk.
Eylül kollarını Bulut'un boynundan çekip gülümseyerek ondan ayrıldığında Bulut da gülümsüyordu. Şaşkınlıktan dengemi kaybedip sarktığım camdan düşecekken Nihal son anda hırkamdan tuttu. Esen tiksiniyormuş gibi bakarken "Iy şimdi bunun da mı sevgilisi oldu. Hepiniz özentisiniz. Emre'yle beni kıskanıyorsunuz tabii." dediğinde Nihal gülerek "Aynen çok kıskanıyoruz, hatta ben garantiye alayım diye Selim'le önceden sevgili oldum." dedi.
Bakışlarımı Merve'ye çevirip "Tek biz kaldık kız. Hadi sen de yapsan ben umutsuz vakayım, çıkmaz benden bir şey." deyince bana "Can beni sevmiyor ki." dedi. Kolumu omzuna atıp "Sevdiririz gülüm bir sıkıntı mı var?" dediğimde giriş kapısından yüksek sesli bir gürültü çıktı. Bora kapıyı sertçe açtığı için duvara çarpmıştı. Sinirle merdivenleri inip soyunma odasına gittiğinde arkasından Umut'la Can spor salonuna girdi.
Umut gözlerini devirip merdivenlerden aşağıya inerken Can Merve'ye bakıp gülümsemeye başladı. Oha oha oha! Birkaç saniyelik bakışmanın ardından ikisi birlikte basketbol oynamak için sahaya indiler. Merve gözlerini kırpıştırarak bize çevirdiğinde "Bana mı gülümsedi?" diye sorunca Esen sinsice sırıtıp "Evet." dedi. Nihal kapıya doğru giderken "Biz çıkalım siz yalnız kalın." dedi dalga geçerek. Bende gülerek "Kanka kesin sana aşık. Güldü ya." dediğimde Esen omzumdan itleyip "Dalga geçmeyin kızla." dedi.
Tam o sırada bedenci salona sinirle girip "Çabuk geçin sıraya! Burada olmayan arkadaşlarınızı çağırın!" diye bağırdı. Sahadakiler sesi duyup bizim yanımıza geldikten sonra sıraya geçtiklerinde bahçeye çıkan kızların ve Bora'nın da sıraya girdiğini gördüm. Bedenci "Bora ve Bulut! Ne demek okulun içinde kavga etmek ya?! Oğlum siz iyi misiniz?!" diye bağırdı tekrardan. İkisinden de ses çıkmıyordu.
Hoca "Bulut niye yumruk atıyorsun çocuğa?! Siz burda bize emanetsiniz! İki dakika defter imzalayayım dedim olanlara bak!" dediğinde sonradan "İkiniz de iyi öğrencimsiniz, hiç yakıştıramadım size. Eğer bir daha böyle bir olay olursa sizi disipline veririm." dedi. Bulut "Tamam, hocam." deyince Bora kafa sallamakla yetindi. O sırada Bora'nın yanağındaki kızarıklığı fark ettim. Allah'tan Burak beni tutmuş. Bir de ben bedencinin gazabına uğramak istemezdim. İyice çıldırırdı adam valla.
Hoca bizi serbest bıraktığında kızarlarla birlikte bahçeye çıktık. Birden bana sıcak basınca hırkamı çıkartıp sahanın demirine astım. Hepimiz yürürken Nihal "Kanka sevgili misiniz?" diye sorduğunda Eylül sırıtarak "Evet." dedi. Esen "Bedenciden ilk defa bu kadar korktum, melek gibi adamı ne hale getirdiniz." deyince Eylül "Bora kendi kaşındı." dedi. Bahçede birkaç tur attıktan sonra zil çaldı ve çantalarımızı spor salonundan almak için oraya gittik. Çantamı oturma yerlerinden alıp hırkamı almak için dışarıya çıktığımda hırkamı yerdeki bulanık renkteki su birikintisinde gördüm. İğrenç. Hem nasıl düştü o oraya ya?
Hırkayı sudan alıp biraz ilerimde tutarken Esen çantasından hemen bir poşet çıkarıp bana verdi ve "Mükemmel bir insanım, hemen yardıma koşarım." dedi. Merve gülerek "Aa, kafiyeli oldu." deyince Esen "Ee edebiyatım iyi." dedi. Tören için sıraya geçtiğimizde birkaç duyurudan sonra töreni yaptık ve dağıldık. Burak'la yüzleşmemek için kalabalığa karışırken kafamı bir yere çarptım. Çarptığım şeyin önümdeki kişinin kolu olduğunu gördüğüm sırada o kişi bana döndü.
Saf saf Umut'a bakarken bana "Özür dilerim, canın acıdı mı?" diye sorunca ben de "Yok, iyiyim." dedim. Umut kısa kollu giydiğimi fark edince "Üşümüyor musun böyle?" diye sordu.Kafamı olumsuzca sallarken bana kaşlarını kaldırarak bakmaya başladı. Üstündeki hırkayı çıkartıp bana uzatınca "Hayır, gerek yok. Sen de kısa kollu giymişsin." dedim. Beni dinlemeyip hırkayı omzuma bıraktığında "Israr etme, hadi giy şunu." dedi. Aslında evet, üşümüştüm. İnatlaşmayıp bana büyük gelen hırkasını giydikten sonra fermuarını yukarıya çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...