Aklıma gelen fikirle zekice sırıttım.
Anneme 'Doğum günüme iki hafta kaldı da onu hesaplıyordum.' yazdığımda bana cevap vermedi. Zaten cevap da beklemiyordum. Yatağıma iyice yayıldıktan sonra izleyemediğim bölümü açıp izlemeye başladım.
××××××××××××××××××××
İki gündür boş boş evde oturdum. Arada bir televizyona baktım ve haftasonu kuşağında hiçbir şey olmadığını hatırlayınca geri kapattım. Sınav haftasına üç hafta kaldığını hatırladıkça halıda yuvarlandım. Sınavları sevmiyorum. Şimdiyse matematik dersinde problem çözüyorum.
Hoca tahtaya yeni bir soru yazdığında Esen'e dönüp "Sabah sabah iki saat matematiği kim koydu? Özellikle pazartesi günü." deyince o da bana "Uykum var, ne dediğini anlamıyorum." dedi. Gülümseyerek önüme dönünce matematikçi "Hadi bu soruyu çözün." dedi. Sınıfta birkaç kişi hızlı hızlı çözmeye başladığında gözlerimi bayılacak gibi yukarıya kaydırdım.
Birkaç dakika sonra öğretmen "Eveet, kim tahtaya kalkıp çözmek ister?" diye sorunca çözenler hemen parmak kaldırdı. Arkama hafif bir bakış attığımda Nihal ve Eylül'ün de parmak kaldırdığını gördüm. Önüme döndüğümde matematikçi "Hadi Zeynep kalk sen çöz." deyince Eylül kolunu sertçe masaya indirdi ve iç çekerek "Keşke ben kalksaydım." dedi. Sınıftan birkaç kişi gülmeye başlayınca Esen arkasına dönüp kahkaha attı. Merve'ye baktığımda tüm ciddiliğiyle tahtaya bakıyordu. Bu kız da bir değişik. Derste hayatta konuşturamazsınız. İnek tiplerden değil ama aşırı derecede sessiz. Bazen seri katil gibi geliyor bana.
Düşündüklerime gülerken teneffüs zili çaldı ve Esen'le aynı anda kapıya koştuk. Kendimizi koridora attığımızda "Matematikçiden izin almadık ama çok bunaldım içerde." dediğimde Esen "Allah'tan ders resim. Yine gelmez öğretmen. Daha fazla dayanamayacağım matematiğe." dedi. Arkamızdan Nihal ve Eylül de geldiğinde Nihal "Kaç oldu bize haber vermiyorsunuz dışarıya çıkınca. Kantine iniyoruz geliyor musunuz?" dedi. Esen elleriyle kendini yellerken "Koridorda dolaşacağız biz." deyince Eylül'le Nihal "Tamam." dediler ve merdivenlere gittiler.
Esen'le tam yürümeye devam edeceğimiz sırada saçımdan biri tuttu ve hafifçe çekti. Esen de hafif bir inilti çıkarınca onun da saçının çekildiğini anladım. Gözlerimi devirip "Hangi mal çekti saçımı?" dedim ve arkamı döndüm. Dönmez olaydım. 9. sınıftaki edebiyatçımızla göz göze geldiğimizde melodik bir şekilde "Merhaba kızlar." dedi ve hemen yanında bulunan edebiyat zümresinin kapısını açtı. Bu edebiyatçıyı seviyorum, çok tatlı kadın ama dersini sevmiyorum.
Dudağımı dişleyerek Esen'e döndüğümde "Duymuş mudur ona mal dediğimi? Valla o olduğunu bilmiyordum, refleks olarak dedim." dedim. Bana gülerek "Duymaz bu gürültüde." deyince içim rahatladı. Koridorda birkaç tur daha attıktan sonra zil çaldı ve herkes gibi biz de sınıfa girdik. Resim dersinde öğretmen genelde derse gelmediği için her zamanki kişiler tahtadan müzik açıp dans etmeye başladı. Beş dakika sonra birbirlerinin sırtına çıkıp deve güreşi yaptılar. Ondan da sıkılınca uzun eşek oynadılar.
Dersin bitimine doğru sınıfa resimci girdi ve sınıf defterine imza atıp "Haftaya herkes sıra arkadaşının resmini çizip getirsin. Kontrol edeceğim. Kimse erken çıkmasın sınıftan. Koridorda gezeni duyarsam tüm sınıf ceza alırsınız." dedikten sonra sınıftan çıktı. Ya sen derse girmiyorsun biz sınıfa girmesek ne olacak? Biz kızlarla koyu sohbetimize devam ederken sınıftaki bazı erkekler tahtadan müziğin sesini son ses açıp koridora çıktılar. Saçma sapan koridorda koştururlarken zil çaldı ve herkes dışarıya çıktı. Çaktırmadan Buraklara baktığımda Bulut'la Emre'nin konuştuğunu Burak'ın da uyuduğunu gördüm. Bu seste nasıl uyuyor bu çocuk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...