24. Bölüm - Karanlık

1.6K 164 61
                                    

Burak beni görünce sabır dilercesine derin bir nefes aldı.

Kollarımı göğsümde bağlayıp Burak'ın hareketlerini izlemeye başladığımda Umut da ona baktı. Üçümüz de sınıfın ortasında dikiliyorduk. Burak elindeki hırkayı Umut'un omzuna koyarken yanlışlıkla eli omzuna çarpmıştı. Sanırım yanlışlıkla çarpmamıştı... Burak imalı bir şekilde gülümserken "Hırka için teşekkürler." dediğinde Umut ifadesizce mavi gözlerini Burak'ın yeşil gözlerine dikmiş bakıyordu.

Daha sonra derin bir nefes alıp "Ne demek, her zaman." diye Burak'ı yanıtladı. Bir an etraf sessizleşti ve sanki herkes bizi izlemeye başladı. Herhangi bir sözlü kavga çıkmasın diye bir elimle Burak'ın kolundan tutup hafifçe çekerken "Gidelim." dedim. Umut'un gözü bileğime kayınca bilekliği gördü ve yüzünde tatlı bir gülümseme belirdi. Elini sarı saçlarının arasından geçirirken "Asıl ben teşekkür ederim." dediğinde bana söylediğini anlamıştım.

Burak kaşlarını hafifçe çatıp diyaloğu anlamak istercesine ikimize bakıyordu. Onu kolundan bir kez daha çekiştirdikten sonra daha fazla direnmeyip benim adımlarımı takip etti. Koridora çıktığımızda bizim sınıftaki erkekler Burak'ı durdurup soru sorduğunda bende sınıfa, kızların yanına gittim. Yerime oturup yedikleri çubuk krakerden yemeye başladım.

Merve "Kızlar gece 3'e yanlışlıkla alarm kurmuşum, birden çalınca korkup kalktım hemen. Masamın üstündeydi telefon, oraya kadar hızlıca koşup kapattım alarmı. Sonra tam yatağıma geri koşarken kafamı rafa çarptım ve yatağa düştüm. Sonrasını hatırlamıyorum kızlar, acaba bayıldım mı?" dediğinde herkes gülmeye başladı.

Esen kahkahalarla gülerken "Kanka nasıl becerdin sen bayılmayı? Çok komik değil mi ya?" dediğinde onu "Merve işte. Aklımda canlandırıyorum da düşündükçe gülesim geliyor." diye yanıtladım. Nihal tekrardan kahkaha attığı sırada Eylül birden "Nihal, yüzüme tükürdün!" diye bağırdı. Nihal gülerken hiçbir zaman tükürüklerini tutamazdı, bir keresinde baloncuk şeklinde tükürmüştü. Tıpkı bir lama gibii!

Nihal "Kanka çok özür dilerim, bak estetikli gibiyim anlayın şunu, tükürüklerimi tutamıyorum!" diye şakasına bağırınca Esen "Tamam sakin ol, yanlışlıkla balgam atacaksın şimdi." dediğinde öğürme taklidi yaptım. Komik şeylerden sohbetimiz devam ederken Emre birden kolunu Esen'in omzuna attı. Esen irkilerek ona döndüğünde "Ödümü koparttın." dedi.

Emre Esen'in yanağına öpücük kondurup kolunu kendine çekti ve hiçbir şey olmamış gibi kapıya doğru yürüdü. Esen utanmış olacak ki yanakları belli belirsiz kızardı. Utandığını anlamak için yanaklarına bakmama gerek yoktu, bakışlarından bile anlaşılıyordu. Nihal Eylül'ü omzundan dürterken "Kanka, kanka, utandı." dediğinde Esen birden çirkefleşerek Nihal'in kafasına yavaşça vurup "Sana ne be, en azından askerlik arkadaşım gibi davranmıyor." dedi.

Onlar kendi aralarında didişmeye başladığında oflayarak "Arkadaşlar çok yalnızım, yalnızlığımı paylaşalım, herkes yalnız kalsın." dedim. Eylül abartılı bir şekilde ellerini olumsuz anlamda sallarken "Hayır, Allah korusun. Çıkma teklifi bile gelmedi sana, Allah kimseye bu kadar yalnızlık vermesin." deyince ona gülerek "İlk sevgilisi olalı üç gün olmuş gelmiş burda bana laf ediyor." dedim.

Merve "Ooo." derken Nihal Merve'ye "En azından platonik takılmıyoruz kanka." diye laf sokmaya çalıştığında onun taklidini yapmak amacıyla fok balığı taklidi yapmaya başladım birden. Herkes kahkahalarla gülerken taklit yapmayı bırakıp sırtımı dikleştirdim. Birkaç saniye sonra zil çaldığında koridorda nöbetçi öğretmenler "Herkes sınıfa!" diye bağırmaya başladı. Tek umudum bugünün hızlıca bitmesi yoksa ben bu derslere daha fazla katlanamayacağım.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin