42. Bölüm - Asansör

1.1K 125 21
                                    

Zar zor nefesler alıp veriyordum.

Asansörün kapısına ellerimi yaslayıp kendime gelmeye çalıştım. Korkuyordum, hem de deli gibi korkuyordum. Karanlığa alışan gözlerimle Bulut'a baktığımda yere oturmuş boş boş etrafa baktığını gördüm.

Ona "Bulut asansörde kaldık. Bir şey yapsana." deyip hızlı hızlı nefesler almaya başladım. Bulut'un gözleri kocaman açılırken "Ne?! Asansörde mi kaldık?!" diye sordu. "Yok, kamera şakası! Salak mısın sen Bulut? Ay öleceğiz burda. Nefes alma sakın, anca yeter bana bu oksijen."

Kapıya doğru "Yardım edin! Asansörde kaldık! Burak! Emre!" diye bağırdım. Gözlerim kapanınca istemsizce kötü kötü şeyler düşünmeye başladım. Kesin asansörü tutan halatlar incelmeye başladı. Birazdan da kopacaklar. Bacaklarım korkuyla titrerken beni taşımayacak gibi hissettim.

Bir kez daha son gücümle "Yardım edin!" diye bağırdım. Kapının ardından Burak'ın "Buse?!" diyen sesi duyulunca heyecanla "Burak! Asansörde kaldık." dedim. Bulut arkamdan "Agresif kelebeğim kurtar bizi! Hamileyim ben, böyle ortamlarda çok duramıyorum." dediğinde sinirle kapıya vurdum. Buradan hemen çıkmak istiyorum. Hem de hemen.

Burak acelece "Buse, sakin ol tamam mı? Emre birilerini çağırmaya gitti." deyince başımın döndüğünü hissettim. Herkesin bir fobisi vardır. Mesela gök gürültüsü, yükseklik, böcek, köpek, hız... Benimkisi de asansör. Küçüklüğümdem beri asansörde kalmaktan çok korkuyorum. Hatta liseye kadar asansöre hiç binmezdim. Hep merdivenle çıkardım. Aslında lisede bu korkumu atlattım zannediyordum ama atlatamamışım.

Kalbim sıkışırken elimi oraya yasladım ve derin nefesler alıp verdim. Kapının ardından sesler gelirken Burak "Buse biraz bekle tamam mı?" diye sordu. Aldığım her nefeste akciğerlerim yanarken "Burak, nefes alamıyorum." dedim. Bacaklarımın beni taşıyamadığını hissettiğimde asansörün duvarına tutundum.

Bulut şarkı söylemeye başladığında gözlerimi devirdim. Burak "Kapı açılıyor." dedikten birkaç saniye sonra küfrettiğini duydum. Merakla "Ne oldu?" diye sorduğumda bana "Söyleyeceğim ama sakin olacaksın." dedi. "Asansör tam iki katın arasında kalmış."

Ayaklarımın beni tutmadığını hissettiğimde asansör kabinin en arkasına gittim ve yere oturdum. Bir köşede ben diğer köşede Bulut oturuyordu. Aşağıdaki kattan sesler gelmeye başladığında akan burnumu çektim. Bulut "Kız Buse, niye ağlıyorsun be? Bak ben de korkuyorum ama ağlamıyorum." deyince sabır dilercesine derin bir nefes aldım.

Kalbim göğüs kafesimde sıkışırken "Ağlamıyorum, burnum aktı." dedim. Gözlerimi kapatıp kafamı geriye yaslarken asansörden takır takır sesler geliyordu. Galiba tamir etmeye çalışıyorlardı. Yaklaşık on dakika sonra asansörün ışıkları yandı ve aşağıya doğru hareket etmeye başladı. Asansör sanki hiçbir şey olmamış gibi alt katta durunca kapıları açıldı.

Baygın gözlerle kapıya baktığımda Umut'u gördüm. Şaşkınca yanıma gelip elini yanağıma koyarak "Buse? İyi misin?" diye sordu. Hiçbir tepki veremedim sadece kapıdan gelen soğuk havayı içime çekiyordum. Kapının önünde oluşan kalabalığı görünce kalbim tekledi. Umut bir kez daha "Buse?" deyince bakışlarım ona döndü.

O an da kızların "Buse?!" diyerek kalabalığı yardığını fark ettim. Esen hızlıca yanıma gelip bana sarılırken Umut eline kendine çekip bir adım geriye gitmek zorunda kaldı. Esen'e sıkıca sarılırken Nihal'le Merve'yi gördüm. Eylül beni hiç umursamadan direk Bulut'un yanına koşunca bakışlarım onlara kaydı. Eylül ciddi ciddi ben hiç orda değilmişim gibi davranıyordu.

Burak'ın "Yolu açın." diye bağırdığını duyunca baygın bakan gözlerimi oraya çevirdim. Göz göze geldiğimiz an adımlarını hızlandırdı. Umut, Burak'ı görünce bana son kez bakıp asansör kabininden çıktı. Esen kollarını benden çekince Burak yanımıza geldi ve beni kucağına aldı. Kollarımı boynuna sardığımda kalabalığın içine daldık.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin