Kapı sertçe çalındıktan sonra açıldı.
Selim sinirli bir şekilde odaya girince müdür yardımcısı kıza dönüp "Sen çıkabilirsin Cemre." dedi. Demek adı Cemre. Kız odadan çıktıktan sonra müdür yardımcısı "Evet nerde kalmıştık?" diye sordu.
Saçlarımı geriye doğru düzeltirken "Ne haltlar yediğimizi söylüyordunuz hocam." dedim. Müdür yardımcısı kafasını olumluca salladığı sırada gözleri Burak'ta takılı kaldı. "Sen niye okul kıyafetini giymedin oğlum?"
Hepimiz Burak'a baktığımızda Bulut yüzünden giydiği boğazlı kazağı gördük. Mal Bulut. Bulut hemen olaya atlayıp "Hocam ama çok yakışmamış mı? Maşallah." dedikten sonra Burak'ın yüzüne doğru tükürdü.
Burak yüzünü buruşturup eliyle yüzünü sildi. Müdür yardımcısı sinirlenip Bulut'a "Sana ne oğlum?! Avukatı mısın sen?" diye sorduğunda grupta olan konuşmamız aklıma geldi.
Bulut'la aynı anda "Evet." dediğimizde gülmeye başladık. Müdür yardımcısı sabır dilercesine derin bir nefes aldığında Selim "Asıl konu ne?" diye sordu.
Müdür yardımcısı oturduğu sandalyede dikleşip "Dün partide kavga olmuş. Beşinizin ismi de bu kavgada geçiyor." dedi. Ee, ne yapalım şimdi? Anlamadım.
Bulut fısıldayarak "Hangi ara oldu lan?" diye sorunca Emre onu susması için dürttü. Müdür yardımcısı kaşlarını çatarak "Kavganın sebebi neydi? Siz niye elalemin adamıyla kavga ediyorsunuz?" diye sesini yükseltince ister istemez irkildim.
Selim sinirle hızlıca bir nefes aldıktan sonra "Hocam okuldaki kızlara sarkıyorlardı, ne yapalım? Ellerimizle 'Alın, sizin olsun.' diye verse miydik? Oraya iti kopuk insanlar alırlarsa böyle olur." dedi. Burak, Bulut ve Emre şaşkınca Selim'e baktı. Galiba kavganın nedenini bilmiyorlardı.
Burak "Bilseydim ayırmazdım." deyince müdür yardımcısı boğazını temizleyip tüm dikkatleri üzerine çekti.
Gözleri bana dönünce "Senin ne işin vardı kavgada?" dediğinde "Hocam, arkadaşlarıma bıçak çekmişti." dedim. Gözleri kocaman açılırken "He yani önlerine atladın." dedi.
"Yok hocam, kafasına süpürgeyle vurdum."
Gözleri şokla daha da büyürken "Ya birinizin başına bir şey gelseydi! Siz orada bize emanetsiniz. Ailelerinize nasıl hesap verecektik?" diye sordu. Selim müdür yardımcısına sertçe bakarken "Başımıza bir şey gelmedi, hesap vermenize gerek kalmıyor." dedi.
Müdür yardımcısı sinirden kıpkırmızı olurken bir daha "Siz niye kavgaya karışıyorsunuz?!" diye bağırdı. Öyle bir bağırmıştı ki sesin koridorda yankılandığına yemin bile edebilirim.
Selim de müdür yardımcısı gibi sinirlenerek "Hocam daha kaç kere söyleyeceğiz?" diye sesini yükseltince içimi bir korku sardı. Selim'in sıkıntısını biliyorum. Davranışlarını kontrol edemiyor. Her an sinir krizi geçirebilir. Ve şuan kendini sakin tutmak için çok çabaladığını fark edebiliyorum.
Müdür yardımcısı işaret parmağıyla Selim'i gösterirken "Sesini yükseltme." dedi. Burak araya girerek "Hocam ama haksız mıyız? Sizin de kızınız var. Ona orada sarksalar nasıl tepki verirdiniz?" diye sorunca müdür yardımcısının gözleri ona çevrildi. "Onunla bu aynı şey değil."
Emre sakince "Evet hocam, aynı şey değil." deyince müdür yardımcısı 'Ben haklıyım.' diye Burak'a bakmaya başladı.
Emre sözüne "Aynı şey değil çünkü siz orada olsanız daha beterini yapardınız." diye devam edince müdür yardımcısı bakışlarını Burak'tan çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...