Göz temasımız Bulut'un söyledikleriyle kesildi.
Ellerimi yanaklarından indirdiğim sırada Burak eğildiği yerde doğruldu ve "Yeri öptürürüm sana Bulut." dedi. Yanaklarımda duran elleriyle beni kendine çekip göğsüne bastırdığında görüş açım kapanmıştı. Heyecandan ne yapacağımı bilemezken bize bulaşan çocuğun acı dolu inlemeleri duyuluyordu.
Selim sinirle "Gerisini tuvalette göstereyim sana, böyle ortalıkta rahat dövemiyorum." dediğinde bir kapı sesi duyuldu. Başımı hafifçe yana çevirdiğim sırada Bulut erkekler tuvaletinde kafasını çıkarmış "Siz gidin, bizim kısa bir işimiz var." dedi.
Burak kendiyle birlikte beni koridorun çıkışına yöneltince yürümeye başladık. Kızlar çantalarını toparlamış bizi bekliyorlardı. Burak'la dip dibe yürürken kalbim gereğinden fazla hızlanmıştı. "Şerefsiz. Hiç utanmadan pis zihnindekileri söylüyor bir de. Ben olmasam kim bilir ne yapacaktı, p*ç."
Burak kendi kendine söyleniyordu. Onun böyle söylenmesi beni daha çok strese sokuyordu. Kızların yanına geldiğimizde Esen bana sarılırken Emre "Bulut ve Selim nerde?" diye sordu. Eylül, Burak'ın önünde dikilip "Onları, kavga varsa ayırsınlar diye gönderdik." dedi.
Burak "Tuvalette sıkıştırdılar şerefsizi. Siz nasıl tahmin ettiniz bir şey olacağını?" deyince Nihal "Siz koridora girince arkadaşları masadan kalktı. Bizim masanın yanından geçerken o çocuk için 'Gece daha uzun, eğlenceli geçirecek bence.' dediler. Sonra da gittiler, çocuk sizin yanınıza gitti." diye yanıtladı onu.
Kanım dondu. Gözlerim dolarken Esen'in elini sıkıca tuttum. Burak'ın bakışları yavaşça bana döndüğünde göz göze geldik. O benimle gelmeseydi eğer... Düşünmek bile istemiyorum.
Emre "Ben onları ayırmaya gidiyorum. Öldürecekler çocuğu." deyince Eylül sinirle "Bırak gebertsinler. Beter olsun." dedi. Emre hızlı adımlarla koridora doğru ilerlediğinde Burak "Çıkalım buradan, onlar gelir." dedi. Kızlarla çıkışa doğru ilerlerken baş ağrım katlanılamayacak bir hâl aldı. Esen belimden tutarak bana destek oluyordu. Nefesim iyice daralmaya başlarken Esen'e "Başım çok dönüyor." dedim. Yer ayağımın altından her an kayacak gibiydi.
Telaşla "İyi misin?" diye sorduğunda diğerleri onu duydu ve bize döndüler. Başımı olumsuz yönde salladığım sırada destek almak için Nihal'in koluna tutundum. Eylül "Yürüyebilecek misin?" diye sorunca Burak "Ben yardım ederim." dedi. Esen kollarını belimden çektiği sırada Burak beni kucağına aldı. Gözlerimi kapatıp nefes almaya çalıştım. Oksijeni yeterince içime çekemiyordum.
Soğuk rüzgar yüzüme çarpınca dışarıya çıktığımızı anladım. Sert bir zemine yatırıldığımda gözlerimi hafifçe araladım. Göğsüm hızla inip kalkarken "Nefes alamıyorum. Canım yanıyor." dedim. Eylül imayla "Suni teneffüs mü yapılsa acaba?" diye sorduğunda Nihal karnına sertçe vurdu. "Sırası mı şimdi?"
Nihal'in dediği şeye cevap vermeyince sessizlik oluştu. Sadece benim nefes almaya çalışma sesim duyuluyordu. Burak elini boynumdan içeriye sokunca ne yaptığını anlamaya çalıştım ama anlamadım. Daha sonra elini kendisine çekip hızlıca üstümdeki sweati çıkarttı. İçimdeki siyah tişörtle kaldığımda daha demin içimde bir şey var mı diye baktığını anladım. Burak elini yanağıma yaslayınca tam bir şey diyeceği anda etraf tamamen karardı ve ben de kendimi o karanlığa bıraktım.
××××××××××××××××××××
Beyaz ışık yattığım yerde beni rahatsız etmeye başlamıştı. Bir uyutmadınız be! Gözlerimi açtığımda ak sakallı dedeyi görünce sinirle "Terbiyesizler, uykumdan niye uyandırıyorsunuz beni?" dedim. Bir dakika, ak sakallı dede mi? Siktir! Telaşla "Dur! Ölmedim ben, ölemem! Hay Allah ya. Gencecik kızdım, hayallerim vardı. Hep o aptal Burak yüzünden, beni strese soktu. Bayıldım. Kalbim çıktı galiba ya. Harbi, niye öldüm ben?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
ЮморBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...