48. Bölüm - Fotoğraf

1.1K 136 29
                                    

Ertesi hafta pazartesi gününe kadar aramızda çok bir konuşma geçmemişti.

Sürekli gergindik. Sınavların da yaklaşması bizi biraz daha geriyordu. Bir araya geldiğimiz zamanlarda Eylül bakışlarını başka bir yere çeviriyordu. Nihal'le ikisi bizi umursamıyordu. Esen de bu yüzden onlarla konuşmaya çabalamayı uzun süre önce bırakmıştı.

Esen böyle yapınca kendini tamamen dış dünyaya kapatmıştı. Ne benimle, ne Merve'yle doğru düzgün konuşuyordu. Emre'yle bile çok konuşmuyordu. Eylül birkaç gün önce Bulut'un yanına tamamen yerleşmişti. Nihal de en öne tek başına oturmuştu. Erkekler aramızda bir olay geçtiğini fark etmişti ama hiçbiri bir şey sormuyordu. Burak birkaç defa sorsa da cevap vermemiştim çünkü.

İçimde bir sıkkınlıkla tüm günü tamamladıktan sonra sınıf arkadaşlarımın iğrenç "Seneye görüşürüz." esprilerine katlanmak zorunda kaldım. Eve gidinceyse yeni yıla girerken nasıl pineklerim diye düşünüyordum. Telefonuma boş boş bakarken uzun zamandır grupta mesajlaşılmadığını fark ettim. Bulut bile mesaj atmıyordu. Saat 11'e doğru Burak'tan mesaj gelince sohbet yerine girdim.

BURAK: Nasılsın, kedin seni özledi.

BEN: Hangi kedim?

BURAK: Büyük kedin.

BEN: Yanağını ısırırım.

BURAK: Tırmalarım ben de seni.

BEN: :)

BURAK: Buse, bu aralar sana bir şeyler olduğunun farkındayım. Anlatmak ister misin?

BEN: İyiyim ben. İçin rahat olsun. :)

BURAK: Bu mesajınla bile iyi olmadığını anladım.

BEN: Burak, sıkıştırmasan?

BURAK: Peki, sen nasıl istersen. :)

BEN: Seni seviyorum. <3

BURAK: Seni seviyorum. <3

Mesajlaşmayı kapatıp açtığım korku filmini izlemeye devam ettim. Yaklaşık bir saat sonra film bittiğinde yeni yıla on dakika kaldığını gördüm. Oflayarak çalışma masamdan kalkıp belimi esnettiğimde zil çaldı. Hangi mal bu saatte kapı çalar ki? Annem kapıyı açtıktan sonra "Buse." diyerek bana seslendi.

Pembe pofuduk pijamalarımla kapıya gittiğimde Burak'ı gördüm. Bana otuz iki diş sırıtarak kolumdan tuttu ve dışarıya çekiştirerek "Hadi, az vaktimiz kaldı." dedi. Kapının önünde duran terlikleri hızla giyip düşmemek için Burak'ı takip ederken "Dur, yavaş ol biraz." dedim.

Büyük adımlarla yukarıdaki terasa çıktığımızda soğuk hava yüzüme doğru esti. Burak yere oturunca beni de yanına çekip kollarını bana doladı. Ben de beline sarıldığımda başımı boynuna gömdüm.

Birkaç dakika hiçbir şey yapmadan beklerken "Yeni yıla girene kadar böyle bekleyecek miyiz?" diye sordum. Parmaklarını saçlarımda dolaştırarak "İstersen başka şeyler de yapabiliriz." dediğinde "Ne gibi şeyler?" diye sordum.

Muzipce sırıtıp dibime iyice girdiğinde utandığımı hissettim. Belimdeki elini sıkılaştırırken "Pijamaların güzelmiş." dedi. Uzanıp çenesine minik bir öpücük kondurdum.

Birkaç dakika sonra izlediğimiz gökyüzünü havaifişekler doldururken Burak kulağıma fısıldadı. "Mutlu yıllar."

Gülümseyerek "Mutlu yıllar." dediğimde cebinden bir kutu çıkarttı. Minik kutuyu açıp içindeki kolyeyi çıkarınca merakla onu izliyordum. Kolyenin ucundaki minik kedi figürünü fark ettiğimde yüzümdeki gülümsemem daha da büyüdü. Kolyeyi boynuma taktıktan sonra kulağıma miyavlayınca kahkaha attım.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin