İsimsiz

20. Bölüm - Kardeş

Burak'la bulunduğumuz durumu düşününce elimi anında kendime çektim.

Kapıdan bize bakan Aleyna'yı görünce "Ne var mal?" diye bağırdım ona. Bana dil çıkartıp "Sensin mal." dedi ve kapıyı çarparak çıktı. Ben arkasından göz devirirken Burak ayağa kalkıp bana kalkmam için elini uzattı. Tereddütle eline baktıntan sonra elini tuttum. Karnımda fokurdama hissi veren şeylerle bir kolumu karnıma sarıp ağrının geçmesini bekledim. Sandalyeye oturarak tabağımdakileri yemeye başladığımda Burak kapıya doğru giderken "Ben aşağıya iniyorum." dedi. Gözlerimi kırpıştırarak "Tabağını bitirmedin." dediğimde omuz silkip annemlere de gittiğini söyledi. Birkaç saniye sonra evden çıkıp gittiğinde bende önümdekileri yemeye devam ettim. Açlığım her zaman önceliklidir.

          ××××××××××××××××××××

Sabah sınıfa girdiğimde bizim kızların çoktan okula geldiğini gördüm. Oflayarak yerime oturunca Esen elimdeki bandaj gördü ve "Eline ne oldu?" diye sordu. Bandajlı elimi havaya kaldırıp "Bardak kırdım." dediğimde Eylül havada olan elimi kapıp "Kıyamaam." dedi. Nihal "Nasıl oldu?" diye sorunca "Çok saçma bir nedenden oldu." dedim. Hepsi merakla bana bakarken "Ya şimdi ben bardak alıyordum, elimden düştü ve kırıldı. Toplamak için yere oturduğunda Burak geldi yanıma." deyince Esen "Bu Burak'ta her yerden çıkıyor." dedi.

Ona güldükten sonra "Hayır ya annem çağırmış. Neyse, sonra kafamı tam ona çevirdim birden burun buruna geldik. Bende kendimi çekmek için elimi yere koyduğumda kırık bardağın üstüne geldi." dediğimde Merve "Ooo!" dedi. Kaşlarımı çatıp ona uyarıcı bir bakış attığımda Eylül "Biz çocuk ona yaklaşmasın diye evine götürelim, bu evine çağırıp burun buruna gelsin." dedi. Esen bana ters bir bakış atıp "Aynen." dediğinde onlara "Valla ben çağırmadım, istemeyerek oldu." dedim. Sınıfa giren Emre'yle bakışlarımız ona döndüğünde hepimize "Günaydın!" dedi.

Esen de ona gülümseyerek "Günaydıın!" deyince Emre elindeki çikolatalı sütü Esen'e uzattı. Esen'in gözleri parlarken  "Ah, sevgilim bana çikolatalı süt almış. Ne kadar düşünceli bir çocuk görüyor musunuz?" dediğinde Emre "Sen bana 'Sevgilim.' diyeceksen hep alırım." deyip ona göz kırptı. Esen de ona göz devirdiğinde sınıfa Burak girdi. Kafamı Nihal'e sabitleyip hep ona bakmaya başladığımda bana 'Ne oldu?' dercesine baktı. Hiç tepki vermeyip ona bakmaya devam ettiğimde "Buse mal mısın? Ne var oğlum?" diye sordu. Gözlerimi ondan kaçırıp omuz silktiğimde Eylül "Benim tuvaletim geldi, ders başlamadan gidelim." dedi.

Nihal ve Esen koridorda Eylül'ü beklerken Merve benimle birlikte sınıfta kalmıştı. Burak "Buse, otursana." deyip önündeki boş sırayı gösterdiğinde dediğini yapıp önüne oturdum. Masaya pamuk ve tentürdiyot çıkarttıktan sonra "Elini uzat." dedi. Bandajlı elimi ona uzattığımda bandajı yavaşça çözüp masaya bıraktı. Tam pamuğa tentürdiyot döküp yarama süreceği sırada biri Burak'ın elinden pamuğu ve tentürdiyotu aldı.

Bakışlarım Esen'i bulduğunda elindekileri bizim masamıza bıraktığını gördüm. İkimizin bakışlarını umursamadan beni de sıradan kaldırdığında "Ben biliyorum yapmayı, babam doktor. Gerek yok senin yapmana." dedi ve beni de kendi masamıza oturttu. Daha sonra gelip yanıma oturduğunda bana sinirle bakıp "Hani gitmeyecektin yanına." deyince tam cevap vermek için ağzımı açtığım sırada beni susturdu. Sinirle tentürdiyotu alıp yarama döktüğünde oraya üflemeye başladım.

Merve garip garip Esen'e bakarken "İyi de pamuğa dökmen lazımdı." deyince Esen pamuğu sertçe yarama bastırıp silmeye başladı. Sanki bir yer kir olmuş da onu siliyor gibi hırsla yapıyordu. Esen'in elini itmeye çalışırken "Tamam, tamam. Valla gitmeyeceğim yanına." dediğimde şirince sırıtarak "Güzel." dedi ve hareketlerini yumuşaklaştırdı. Dikkatlice bandajı da sardıktan sonra ders zili çaldı. Haydi bakalım, bugün nasıl hayatta kalacağım?