10. Bölüm - Sarılış

1K 139 36
                                    

Attığım mesajı biraz daha düşündükten sonra dehşetle bağırdım.

"Neden yaptım ben bunu?!"

Burak'tan mesaj gelince attığı mesajı okudum.

BURAK: Neyden bahsediyorsun?

BEN: Bilmiyorum. Saçmaladım ben yine.

BURAK: Açık konuşalım. Seni ben kaybetmedim. Sen benden isteyerek gittin. Ve artık bu konunun gün yüzüne çıkmasından çok sıkıldım. Olmuş, bitmiş bir şey. Herkes kendi yoluna bakabilir mi?

Telefonun başında ne yazacağım bilememiştim. Kendimi çok kötü hissettim. Moral bozukluğuyla ona bir mesaj daha attım.

BEN: Bak, zaten şu an kafam fazlasıyla iyi. Ama kast ettiğim şey bu değildi. Açık mı konuşmak istiyorsun? Evet, o konuda haklısın. Ama sen beni arkadaş olarak da kaybettin Burak. Ayrıldıktan sonra sana normal 'arkadaş gibi' davranmaya çalışıyorum. Sen her defasında hiç tanışmamışız biri gibi davranıyorsun. Bana karşı anlamadığım bir nefretle dolusun.

BURAK: Yarın yüz yüze konuşalım mı bu konuyu? Şu an hiç kafam kaldırmıyor.

Ona görüldü attıktan sonra dizlerimi kendime çektim ve sarıldım. Beden birden böyle bir tepki almıştım. Beş dakika önce kendi isteğimle atmamıştım o mesajı. Gerçekten bilincim yerinde değildi, daha yeni yeni bir şeyleri anlıyordum. Dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçınca yüzümü bacaklarıma gömdüm. Böyle olmak zorunda mıydı? Dört ay önceki Burak'la şimdiki Burak aynı değildi.

Sinirle bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Başımı yastığa koyup derin nefesler alıp vererek uyumaya çalıştım. Birkaç nefesten sonra kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim.

          ××××××××××××××××××××

Ertesi sabah kalktığımda annem okula gitmeme izin vermemişti. Yine bayılabilirmişim. Aslında haklıydı. Bugün cumaydı. Sonra hafta sonu. Pazartesi konuşacaktık galiba Burak'la. Ona karşı tüm öfkemi kusacaktım. İçimde tutmayacaktım. Hep yıpranan ben oluyorum. Biraz da o yıpransın.

Yatağımda yan yatarken birden arkamdan ses duyuldu. "Daha ne kadar böyle davranacaksın?"

Annemin sesiyle irkilerek ona döndüğümde "Korkuttun beni." dedim. Gülümseyerek "Özür dilerim." dedikten sonra konuşmasına devam etti. "Bir aydır konuşmuyorsun benimle. Neden sorunlarımızı konuşarak halletmiyoruz?"

Yattığım yerden doğrulup "Evet anne, neden sorunlarımızı önceden konuşarak halletmedik?" dediğimde derin bir nefes verdi. Yatakta yanına oturunca "Hâlâ anlamıyor musun Buse? Hepsi senin iyiliğin içindi. Bu yaşta olanlar geçici duygular. İleride pişman olacağın şeyler yapmaman içindi." dediğinde güldüm.

"Anne, bırak da neye pişman olup olamayacağımı ben seçeyim. Pişman olayım da bir daha aynı hataya düşmeyeyim."

Annem sakin bir şekilde "Sınavın yaklaşıyor Buse. Aklını bulandıracak bir şey olmaması lazım. Hem siz küçüklükten beri arkadaşsınız. Birbirinize o gözle bakmanız çok yanlış." deyince dişlerimi birbirine bastırdım.

"Anne bana sınavı bahane etme, istesem her şeyin üstünden gelebileceğimi biliyorsun. Sadece sevgilimin Burak olmasından korktun. Başkası olsa yine bir şey demezdin ama Burak olunca böyle tepki verdin. Biliyordun. Bir gün böyle bir şeyin başımıza geleceğini biliyordun. Hep onunla kardeş gibi yetiştirmeye çalıştın. Bazen araya mesafe koymaya çalıştın ama işe yaramadığını fark edince elinden bir şey gelmedi."

Annem sessiz sessiz otururken "Hatırlıyorum. Ben geçmişi her detayıyla hatırlıyorum. Hiçbir şeyi unutmadım." dediğimde güldü ve "Akrep burcu olmandan bu yüzden korkmuştum. Kinci ve hiçbir şeyi unutmadıkları için." dedi. Ben de istemsizce ona güldüm. Hayır Buse, konuyu değiştirmeye çalışıyor.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin