Maç bitiminde tezahüratlar eşliğinde sınıfa çıkmıştık.
Tabii ki de kazanan bizim sınıftı. Spor salonunda bunun kutlamasını yaparken yanlışlıkla derse geç kalmıştık. Koridorda yürürken tüm sınıfa hitaben "Sessiz olun, herkes derste!" dedim. Bizim sınıfın kapısına geldiğimizde sessizce kapıyı açtık ve içeride hiç beklemediğimiz biriyle karşılaştık.
Biz tatlı tatlı sırıtmaya çalışırken müdür yardımcısı tehlikeli bir şekilde gülerek "Bilin bakalım kaç dakika geç kaldınız? Hem de sınıfça!" dediğinde Bulut "Zil erken çalmış gibi duruyor ama." dedi.
Bizim sınıftan başka bir erkek "Hocam sınıfın saati durmuş, biz ona bakıyoruz. O geciktiyse biz de gecikiriz." deyince müdür yardımcısı sinirle "Yaa, öyle mi?" dedi.
××××××××××××××××××××
Artık ayaklarım acımaya başlamıştı. Bulut bıkkınca "Hocam yıl olmuş 2019, hâlâ tek ayak üstünde durma cezası mı kaldı?" diye sorduğunda müdür yardımcısı "Sen amuda kalkıp da dur o zaman Bulut." dedi.
"Şaka yaptım hocam."
Sınıftaki birkaç kişi ona kıkırdarken Emre "Hocam cezayı yapmamak için rüşvet teklif edebiliyor muyuz?" diye sordu. Müdür yardımcısı hızlıca ona dönüp "Sen bana rüşvet mi teklif ediyorsun Emre?" diye sorduğunda Emre "Yok hocam, sadece edebiliyor muyuz diye sordum." dedi. Müdür yardımcısı gözlerini kısıp ona kısa bir bakış attıktan sonra sınıfın içinde ilerlemeye devam etti.
"Off, ayağım zonkluyor artık." diye sızlanırken hemen yanımda duran Burak "Bana yaslanarak destek alabilirsin." dedi. Gülümsememi durduramadım ve dudaklarım iki yana kıvrıldı. Burak da benim gibi gülümserken "Ne, yorulma diye söyledim." deyince "Hiç." dedim ve hafifçe ona yaslandım.
O sırada bana ölümcül bakış atan Esen'le karşılaştım. Bana fısıltıyla "Araya mesafe koy çabuk." diye kızdığında yüzümü abartılı bir şekilde hüzünlü hale getirdim. Eylül yüzünü buruşturarak "Dünden razı olma bu kadar." deyince gülerek "E dünden razıyım zaten." dedim. Kimsenin duyamayacağı bir şekilde konuşuyorduk.
Esen bana imalı bir bakış daha attıktan sonra omuz silktim. Evet, bu yaptığım büyük bir hataydı. Esen, bana gözlerini kısarak bakarken "Hocam, Buse bir yere yaslanıyor." dediğinde hızla dik durabilmek için yanlışlıkla Burak'ı ittim. Burak dengesini kaybedip yana doğru arkadaşlarının üstüne sendelerken arkadaşları da dengesini kaybetti. Birkaç kişi domino taşı gibi sendeledi.
Bizim kızlar onlara gülerken başka biri "Bizim ders neydi?" diye sordu. Müdür yardımcısı kınayarak "Dersinizi bile bilmiyorsunuz. Matematikti, matematik!" dediğinde sınıftan sevinç dolu bir nida yükseldi. Bulut sevinçle "Hocam, Allah razı olsun. Quiz yapacaktı hoca, onu kaynattınız." deyince hocanın yüzü şokla dondu.
"Ben şimdi size yardım mı ettim?"
Emre sırıtarak "İşbirliği diyelim hocam." dediğinde başka biri "Allah korusun hocam, siz bize yardım eder misiniz hiç?" dedi.
××××××××××××××××××××
Çıkış zili çaldığında zaten beş dakika önce hazırladığım çantamı alıp sınıftan çıktım. Montumun fermuarını yukarıya doğru çekerken aynı zamanda merdivenleri hızlı hızlı iniyordum. Cebimden telefonu çıkartıp Umut'un adına tıkladım ve onu aramaya başladım. Telefon uzun uzun çaldıktan sonra kapandı. Oflayarak bir daha arayacağım sırada Umut beni aradı. Hızlıca çağrıyı yanıtladım. "Nasılsın Umut, hani bugün gelecektin Bursa'ya. Neden gelmedin? Bir şey mi oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...