Herkes sınıfa girip yerine oturduğunda kapıdan tanımadığımız biri daha girdi.
Üstünde üniforma olan bir adam bize "Merhaba." dedikten sonra tatbikatla ilgili bir şeyler anlatmaya başladı. Konuşması o kadar sıkıcıydı ki anlatamam. Ama sonuçta hayat kurtarıcıydı. Adam "Duyduğunuz siren sesiyle aşağıya koşun." dedikten sonra hâlâ bir şeyler anlatmaya devam ediyordu. Tam o sırada siren sesi duyuldu ama adam bizim aşağıya inmemize izin vermedi. Nedeni ise henüz konuşması bitmemiş olmasıydı. Merdivenlerden gelen koşma sesi bittiğinde tören alanından müdür yardımcısı mikrofonla "Oğlum rahat durun, kızım dağıtın o grubu. Herkes kendi sınıfının sırasında dursun! Çocuğum konuşmasanıza!" diye bağırıyordu.
Birkaç dakika sonra "11-D sınıfı, nerdesiniz siz?! Çabuk sıraya inin! Şu tatbikatlarda kimseden çekmediğimiz kadar sizden çektik!" diye bağırdığında tüm sınıf pencereye koşup "Burdayız hocam!" diye bağırdı. Müdür yardımcısı aşağıdan kötü kötü bakarken "Ne işiniz var sınıfta?! İnsenize yavrum! Normalde sınıfa sokamayız şimdi sınıftan çıkmıyorlar." dediğinde tüm sınıf "Çok haklısınız hocam!" deyip alkışlamaya başladık. Bizimle birlikte bahçedekiler de alkışlarken müdür yardımcısı "Kesin alkışı, herkes sınıfa çıksın. Tatbikatı tekrarlayacağız." dedi.
Yaklaşık on dakika sonra siren çaldığında herkes aşağıya koşamaya başladı. Nihal ve Eylül hızlıca yanımızdan ayrılırken biz yavaş yavaş iniyorduk. O kadar sıra vardı ki merdivende Esen'le ikimizin boyu kısa olsa da aralardan kaynaşamıyorduk. Birkaç dakika sonra herkes tören alanına tam zamanında gittiğinde öğle teneffüsünün zili çaldı ve müdür yardımcısı "Dağılabilirsiniz." dediğinde herkes farklı bir tarafa doğru gitti.
××××××××××××××××××××
Son dersin sonlarına doğru artık ölmek üzereydim. Beş dakikada bir Esen'e 'Saat kaç?' diye soruyordum. Acaba yine kaç dakika kaldı? Eğer Esen'e sorarsam beni camdan aşağıya sallandırır. Arkama dönüp Eylül ve Nihal'e hitaben "Saat kaç?" diye sordum. Nihal telefondan bakıp "Şimdi çalacak." dediğinde zil çaldı ve herkes hareketlenmeye başladı. İngilizceci sınıfa kötü kötü bakıp "Ben size izin verdim mi ayaklanıyorsunuz?" diye sorduğunda herkes olduğu yerde bekleyip ingilizceciye boş boş bakmaya başladı.
Tahtadan kitabın uygulamasını kapattıktan sonra "Çıkabilirsiniz." dedi. İçimden sabır çekerken kızlarla vedalaştım ve sinirli bir şekilde sınıftan acelece çıktım. Nedense biri gözüme battı mı ne yapsa sinir oluyorum. Tam merdivenlerden hızlı hızlı indiğim sırada yanıma biri gelip "Ne o, benden mi kaçıyorsun?" diye sordu. Sağıma baktığımda Umut'u görünce onu unuttuğumu fark ettim. Adımlarını benimkilere uydurduğu sırada "Hayır ya seninle ilgisi yok." dedim.
O bana gülerken çoktan okulun kapısına gelmiştik. Benim evime doğru yavaş yavaş yürürken hiç konuşmuyorduk. Ee hep ben mi konuşacağım biraz da o konuşsun. Derin bir nefes verip yürüdüğümüz yolun karşısına baktığımda oradaki kaldırımda da Burak'ın yürüdüğünü fark ettim. Kulağında kulaklık varken telefonunu kurcalıyordu. Bakışlarımı Umut'a çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Mavi gözleri benimkilerle buluşunca bakışlarını kaçırdı benden. Adımlarımı eve erken gitmek için hızlandırdığımda Umut "Biraz daha yavaş yürür müsün?" diye sordu. Kafamı olumluca salladıktan sonra dediğini yaptım.
Sıkıcı geçen birkaç dakikanın ardından Umut "Bu pazar değilde bir sonraki pazar günü müsait misin?" diye sorduğunda "Niye ki?" dedim. Önüne gelen sarı saçlarını geriye doğru düzeltirken "Bir şeyler yapalım mı diyecektim." dediğinde kafamı olumsuzca sallarken "Bizim kızlara sözüm var." dedim. Umarım vardır çünkü benim doğum günüm. Umut dudaklarını birbirine bastırırken kafasını olumluca salladı. Birkaç dakika sonra evimin önüne geldiğimizde Umut'a el sallayıp "Görüşürüz." dedim. Umut da bana el sallayıp "Sana eşlik etmeme izin verdiğin için teşekkürler." dediğinde ona gülümseyip hemen apartmana girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...