15. Bölüm - Final

928 79 74
                                    

Bankta umutsuzca otururken karşıdan gelen kişiyle bakışlarım oraya kaydı. 

Düşündüğümün aksine Burak gelmişti. Elinde ona yazdığım mektup vardı. Yüzü gayet sakin duruyordu. Sanki mektubu okumamış gibi. Kaşlarımı çatarak onun benim yanıma oturuşunu izledim. 

Bana hiç bakmadan arkasına yaslandıktan sonra konuşmadık. Dakikalarca öyle bekledik. Bir şey söylemeli miydim? Bilmiyorum. Derin bir nefes verip çaktırmadan Burak'a baktım. Mimiklerinden hiçbir şey okunmuyordu. Enteresan. Halbuki ben çok iyi mimik okurum. 

Olduğumuz durumdan iyice sıkılınca "Bir şey söylemeyecek misin?" diye sordum. Omuz silkip umursamazca "Bana söyleyecek söz bırakmamışsın ki. Kendin karar vermişsin." dedi. 

Olduğum yerde kızardım resmen. Haklıydı. Evet, sonuna kadar haklıydı. 

"Bak haklısın ama benim de nedenlerim var. Keyfime yapmadım herhalde. İşlerin daha çok sarpa sarmasını istemiyordum ve o anki baskıyla bu karar mantığıma yattı." 

Bana yandan bir bakış atıp "Ordan bakınca sinir hastası bir manyak gibi mi duruyorum?" diye bakınca gayet ciddi bir şekilde "Evet." dedim. Şaşkınlıkla kaşları çatılınca "Şaka lan şaka, gül diye dedim." dedim gülerek. 

Gözlerini devirip kollarını göğsünde birleştirirken "Bana başında gelip söylemeliydin Buse. Birlikte aşabilirdik. Sen o gün bunu yapmak yerine beni yaralamayı seçtin. Sana olan sevgimi hafife aldın. Kalbimde onarılması güç kırıklar bıraktın." dedi. 

"Burak anlamıyorsun. Şu anki ben olsam o zaman öyle yapmazdım. Ama o an doğrusu o geldi. Seni terk etmek zorundaydım. Özür dilerim yaşattıklarım için ama tek kalbi kırık olan senmişsin gibi davranma. Ben yalnızdım bu kararı alırken, dostlarımla aram açılmıştı. Hayatımda bir şeyleri yoluna koymaya başladığımda sen benden tamamen gitmiştin." 

Oturduğu yerde bana dönerken "Nereye gitmiştim ki, ben hep buradaydım." diye sorunca histerik bir şekilde güldüm. "Cemre ile arandan su sızmıyordu maşallah. Bu gözler her şeyi gördü." 

Burak bana dik dik bakıp "Tek sorun bu mu şimdi? Cemre mi? Sen beni kandırdın ya, her şeyi silip atıp terk etmek kolay mı? Nasıl yaptın bunu aklım almıyor." dediğinde sinirle "Anlamazsın tabii. Ben kurtardım bu ilişkiyi. Sana söylemedim çünkü o zamanlar herkese karşı fevri hareketlerin vardı. Ve evet sana geri dönemememdeki tek sorun Cemre'ydi, bana hep engel oldu. Sana her şeyi daha önce anlatacaktım ama sen kendini herkese karşı sakladın." dedim. 

"Yalnız kalmak istedim. Kalbi kırık biri ne ister ki, kendini iyileştirmek. Ben de kendimi böyle iyileştirdim. Ayrıca ben Cemre'ye başında söyledim. Onunla arkadaştan başka bir şey olamayacağımızı. Boşuna insanlara umut vermedim." 

Elindeki mektubu bankın üstüne koyduktan sonra elleriyle yüzünü ovuşturdu. "İnanamıyorum bu olanlara." 

Ofladıktan sonra bir daha konuştu. "İçimde sinirlenen bir yer var ama seni haklı bulan yer daha ağır basıyor. Kendime de kızıyorum, nasıl bir izlenim verdiysem sana o zamanlar benimle birlikte kaçmak yerine tek başına kaçmayı tercih etmişsin." 

Hiçbir şey demeden yeşil gözlerine bakmaya devam ettim. Burak benden bakışlarını kaçırırken "Ben kötü biri miyim?" diye sordu. Başımı olumsuz yönde sallayıp "Hayır. O zaman ben de sağlıklı kararlar veremiyordum." dedim. 

Bana bakmak yerine uzaklara bakmaya devam edince "Burak, yavaş yavaş büyüyoruz. Her geçen gün... Dünle bugünümüz aynı değil. Dün doğru gelen şey bugün yanlış geliyor. Geçmişte verdiğimiz yanlış kararlar çok. Onları düzeltebilmemiz önemli." dedim ve hızla ona sarıldım. Burak bir an şaşırdı, nefes alış verişlerindeki ritim değişti. Elleri havaya kalkar gibi oldu, vazgeçti. Sonra ondan da vazgeçti ve o da bana sıkıca sarıldı. Birkaç dakika sonra ondan ayrılmak istediğimde çatallı çıkan sesiyle "Hayır, dur." dedi. Başımı göğsüne bastırınca gülümsemeden edemedim. Nahif birisin Burak. 

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin