Dediklerimle Emre'nin yeşil gözleri kocaman açıldı.
Anlaşılan Emre benim böyle dememi beklemiyordu. Onun endişelendiği şey Esen'i kaybetmekti, daha yeni kavuşmuştu sevdiğine. Ama söz konusu bizim kızlarsa onları başkalarından korumak için her şeyi yaparım. Korumacı yapımdan olsa gerek. Bulut'la Burak'ın kahkahası sınıfta yankılanırken sınıftan birkaç kişi bize baktı. Yanımdaki Esen'e dönüp "Esen bak Emre seni aldatıyor daha ilk günden." deyince bana gülüp göz devirdi. Emre Orhan'a arkadan fısıldayarak "Orhan ben sana yazmadım onu, sevgilime yazdım." dediğinde Orhan da gülerek "Zaten kızlarla ilgileniyorum bebeğim." dedi ve Emre'ye öpücük yolladı.
Uzun dakikalar sonrasında teneffüs zili çaldığında Bulut yanımıza geldi ve bana "Helal be kız." dedi. Bilmişçe gülümseyerek "Ee, ne sandın?" dedim. Esen'e dönüp "Bahçeye çıkalım mı? Sıkıldım." dediğimde bana "Bir sonraki teneffüste çıkalım mı? Kitap okuyorum şu an, yarım kalmasın." dedi. Merve'ye baktığımda etrafa ölü gibi bakıyordu, yok onu indirmeyeyim aşağıya. Yolda felan kalır sonra bu. Arkamı döndüğümde Eylül'ün uyuduğunu, Nihal'in telefonda biriyle mesajlaştığını gördüm. Onlar da gelmezdi şimdi.
Oflayarak arkamı yaslandığımda Burak "Ben kantine iniyorum, gelceksen gel." dedi arkadan. Hemen ayağa kalkıp kapının önüne gittiğimde o da geldi. Birlikte merdivenden inerken şarkı mırıldanıyordum. Kantine geldiğimizde Burak hemen aralardan sıyrılıp iki şişe suyu alarak geri geldi. Birini bana uzatırken ona "İyi de ben su istemedim ki." deyince "Günde bir bardak su içiyorsun, böbreklerin iflas edecek sonra bak." dedi. Haklıydı, annemle her gün didişiyorduk bu konu hakkında. Ama kışları ve sonbaharları su içesim gelmiyor ne yapayım? Burak'la birlikte bahçeye çıktığımızda havanın estiğini fark ettim. Ekim ayının sonundaydık nasıl olsa.
Burak benimle aynı tempoda yürürken "Umut'la görüşüyor musun?" diye sordu. Kahverengi gözlerimi etrafta gezdirirken "İşte en son eve yürümeme eşlik etti." dediğimde dudaklarını birbirine bastırıp kafasını olumlu anlamda salladı. Birkaç dakika sonra "Buse," dedi ve yeşil gözlerini bana çevirdi. Kaşlarım havalanırken "Efendim?" diye sordum. Gözleri üzerimde biraz oyalandıktan sonra "Yok bir şey." dedi. Ne saklıyor acaba benden? Çünkü Burak kararsız gibi gözüküyordu. Omzumla kolunu dürttüm ve "Hadi ne söyleyeceksen söyle." dedim.
Burak derin bir nefes alıp "Umut sana niye o kadar yakın davranıyor?" dedi. Ne diyeceğimi bilemedim çünkü cevabını ben de bilmiyorum. Konuşmak için ağzımı birkaç kez açıp kapadım ama sonra susmaya karar verdim. Burak gözlerini ilerimizde duran ağaçlara çevirdiğinde "Ona karşı bir şey hissediyor musun?" deyince düşünmeye başladım. Ne hissettiğimi de bilmiyorum ki. Bana "Açık olabilirsin, eskisi kadar sana çok karışmayacağım." dediğinde kafamı olumsuzca sallayıp "Aramızdakinin önemi yok ki zaten. Eğer önemli bir şey olsaydı ben cevap verebilirdim." dedim.
Burak kafasını sallayıp elimdeki suyu göstererek "Bitir onu." deyince gülerek "Sen iste yeter." dedim. Sınıfa çıktığımızda zil çalmıştı ve tüm öğrenciler sınıfa girmişti. Öğretmen de sınıfa girdiğinde bugünün hiç bitmeyeceğini anladım. Okul çok sıkıcı. Hemen eve gidip uyumak istiyorum. Çok yoruluyorum burda. Mutsuzca dirseğimi sıraya yasladıktan sonra yanağımı da elime yaslayıp hayaller dünyasına daldım.
××××××××××××××××××××
Öğle teneffüsünde kızlar yemeğini yedikten sonra sınıfa geldiğinde sohbet etmeye başlamıştık. Aklıma gelen şeyle "Esen Emre'yle mesajlaşmanızı okutsana." deyince Esen telefonunu çıkardı. Emre'yle olan konuşma bölümünü açınca hepimiz okumaya başladık.
EMRE: Esen parkta sorduğum sorunun cevabını verecek misin?
ESEN: Olabilir.
EMRE: Yani sevgili miyiz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...