Burak ciddi bir şekilde bana bakıyordu.
Benim de yüzüm ciddileşmişti. Umut'a sunduğum gülümsemeden hiçbir iz kalmamıştı. Kollarımı kendime çeksem de Umut bana sarılmaya devam etti. Burak'ın bakışları ona kayınca daha sıkı sardı beni. Ona inadına yaptığı çok belliydi. Burak sinirle "Ahtapot gibi yapışmazsan kıza halletmemiz gereken bir konu var." deyince Umut güldü. "O konular kapanalı çok oldu."
Burak diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra "Kapatamamışız demek ki." dedi. Umut hiçbir şey demeden kollarını etrafımdan çekti ve "Çıkışta sınıfından alırım seni." dedi. Yanımızdan gittiği sırada Burak arkasından yüzünü buruşturarak bakarken "Gidelim." dedi. İkimiz merdivenden indik. Hiçbirimizden ses çıkmıyordu.
Okulun bahçesine geldiğimizde biraz daha yürüdükten sonra bankların oraya geldik ve durduk. Ayakta karşılıklı dikilirken bakışlarımı ona çevirdim. Tüm duygularından yoksun bir şekilde bana bakıyordu. Alıştım artık böyle bakmasına.
Ben de kaşlarımı ciddiyetle çatarak ona bakmaya başladım ve kafamı hafifçe yukarıya kaldırdım. "Kısa keseceğim. Artık geçmişle ilgili hiçbir şey duymak istemiyorum. Bunu başkası yapsa neyse diyeceğim ama bunu isteyen sensin ve yine sen yapıyorsun."
Histerik bir şekilde dediğine gülüp "Ben mi yapıyorum? Ne desem o olaya çıkartan sensin ama. Geçmişle ilgili bir şey duymak istemiyorsun ama ona bağlı yaşıyorsun." dedim. Ardından da hemen ekledim. "Şu an bunu tartışmamız bile saçmalık. Ben normal insan gibi sadece aramızdaki ilişkiyi bitirdim. Çocukluk bağımızı değil, arkadaşlık bağımızı değil. Sen ne yapıyorsun? Birden aramızdaki tüm bağları koparıyorsun."
Cevap vermesini beklemeden "Sen busun işte. Nefretini nereye kusacağını bilmiyorsun. Hep bana patlıyorsun. Yeter artık Burak. Böyle yaparak kendine de nefret beslememi sağlıyorsun. Ve başarıyorsun. Bu arada tüm suçu bana yükleme, hiçbir şey sandığın gibi değil." dedim.
Son kez yüzüne ciddiyetle bakıp okul kapısına doğru yürümeye başladım. Burak arkamdan "Buse!" diye seslense de bakmadım. Bitti artık Buse. Anla bunu. Çocuk on yedi yıllık arkadaşlığınızı bile silmiş. Bir tane kızla konuşuyor. Sen hâlâ salak gibi eskiye gitmek için çabalıyorsun.
Ayaklarımla sinirle yere basarken biri o sırada bileğimden tutup beni kendine çevirdi. Burak'a sinirli bir şekilde "Bırak beni." dediğimde iki eliyle kollarımdan tutarak beni sabitledi. Kollarımla ona engel olamadığım için ayağımla ona tekme atmaya çalıştım. Ne yaptığımı fark edince geriye çekildi. "Dursana bir ya! Ne inatçısın."
"Beğenmiyorsan defol git. Zorla tutan yok." diye söylendikten sonra "Özür dilerim." dedi. Çemkirmeyi bırakıp onu dinlemeye başladım. Ellerini kendine çekerken "Haklısın, öyle yapmamalıydım." dedi ve bakışlarını başka yöne çevirdi. Sıkıntıyla derin bir nefes verip elini bana uzattıktan sonra "Eskisi gibiyiz o zaman, değil mi?" diye sordu.
Uzattığı elini tutup sallarken "Arkadaşız." dedim.
××××××××××××××××××××
Sınıfta kızların yanındaydım. Teneffüsteydik. Eylül "Burak bence yine iyi dayanıyor. Sürekli onun dibindeyken Umut'lasın. Bu durumu düzeltmelisin." deyince başımı olumlu yönde salladım. "Kızlar ben annemle konuştum, barıştık. Burak'la da barıştık gibi bir şey, konuştuk sabah. Umut'u yanından aldı beni."
Hepsi şaşkınca "Ne?!" dediğinde Esen "Nasıl oldu annenle?" diye sordu. Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım. "Yatağımda yatıyordum. Annem geldi işte. 'Benimle konuşmayacak mısın?' dedi. Benim iyiliğim için böyle yapmış, işlerin daha kötüye gidebileceğini düşünmemiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...