46. Bölüm - Kelepçe

1K 129 14
                                    

Bulut sırıtarak bize bakıyordu.

Fizikçi tekrardan "Hadi oğlum, tahtaya kalk da çöz soruyu." dediğinde Burak "Hocam ben soruyu çözemedim de başkası kalksa." dedi. Aferin lan. Fizikçi gülümseyerek "Ne güzel işte, tahtada birlikte çözmüş oluruz." dedi.

"Hocam yanlış duydunuz herhalde, çözdüm ben soruyu."

Burak'ın ani dönüşüne bizimkiler gülerken hoca hâlâ ısrar etmeye devam etti. "Tamam, çözdüysen tahtada da çöz de biz de öğrenelim."

Korku dolu gözlerle hocaya bakarken Burak'ın bana kısa bir bakış attığını gördüm. Sonra bakışlarını hocaya geri çevirip "Yapamayan biri çözse daha iyi olur hocam, hem öğrenmiş olur." dedi.

Fizikçi "Hadi çık tahtaya, çık." dediğinde Bulut önden "Hadi Burak, yaparsın." dedi sesini inceltip. Burak çaresizce yavaşça ayağa kalkarken gözlerim korkuyla büyüdü. Ne yani tahtaya ben de mi çıkayım? Ne istiyor bu?

Burak tamamen ayağa kalktığında kelepçeli ellerimiz daha fazla gitmesine engel oldu. Birden gözlerini sıkıca kapatıp kelepçeli olmayan elini başına yasladı. Herkes onu izlerken fizikçi aniden "Burak, iyi misin oğlum?" diye sordu.

Yeşil gözlerini yavaşça açtıktan sonra "Başım döndü de biraz." dediğinde hoca "Ay tamam, otur dinlen sen." dedi ve tahtaya başka birini kaldırdı. Burak yanıma geri oturduğunda telaşla ona dönüp "Burak iyi misin? İstersen bahçeye çıkalım temiz hava almak için." dedim.

Kelepçeli elimi tekrardan tutarak "İyiyim, tahtaya seni de kaldıramadığım için bunu yapmak zorunda kaldım." deyince rahat bir nefes verdim. Salak. Omzuna vururken "Gerizekalı! Ödümü kopardın." dediğimde sol elimi de tutup tatlı tatlı gülümsedi.

İşaret parmağımı zor da olsa ona doğru sallayarak "Hiç öyle bakma bana. Kedi numaran işlemez." dedim. Tek kaşını kaldırıp muzipce sırıtarak "Öyle mi? Miyavlasam peki, işler mi bu numaram?" diye sordu.

Kahverengi gözlerimi kısarak yeşil gözlerine diktiğimde bana "Miyav." dedi. Bakışlarım az da olsa yumuşarken bir daha miyavladı. Sinirle ona gülünce o da bana güldü. "Ben sinirliyken miyavlama. Sinirimi çıkarmak istiyorum senden, böyle yapınca çıkaramıyorum."

Bulut bize garip garip baktıktan sonra Esen'in yanında oturan Emre'ye "Kanka Burak kendini kedi sanıyor. Şunu bir veterinere felan götürün." dediğinde hepimiz gülmeye başladık.

Dersin geri kalanı da hızlıca geçerken tenefüsün başında F sınıfındaki erkeklerden biri gelip "Burak, kanka koridorda bir şey konuşacağız. Gelsene." dedi. Burak bana kısa bir bakış atıp "Tamam geliyorum." dedikten sonra çocuk koridora çıktı. Pencere kenarında duran Bulut'un hırkasını alıp kelepçeli ellerimizi onunla kapattıktan sonra "Hadi kalk, gidelim." dedi.

İkimiz birlikte koridora çıktığımızda Burakların otuz kişilik grubunu görünce yutkundum. Off, ne bok yiyeceğim ben onların içinde? Burak yavaş adımlarla toplandıkları yerin arasına girince beni de yanına çekti. Herkesin bakışı bana dönerken Burak pantolonumun kemer takma yerinden tutup beni kendine daha çok çekti.

Kelepçeli ellerimizi birbirine kenetlendiği sırada herkes susmuş benim burada ne işe yaradığımı merak ettikleri için bana bakıyordu. Burak da onlara konuşmaya devam etsinler diye bakarken ortalık sessizleşti. En son utangaç tavrımı bir kenara bırakıp "Bulut yüzünden burdayım, boş boş bakmanıza gerek yok. Konuşmaya devam edin." dedim.

Bizim sınıftan bir çocuk kaşlarını çatarak Bulut'a kısa bir bakış attıktan sonra "Bulut yine ne yaptı?" diye sordu. Bakışlarımı Burak'a çevirdiğimde kelepçenin üstündeki hırkayı kaldırdı. Bizim sınıftaki erkekler gülmeye başlayınca ben de sinirle güldüm.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin