45. Bölüm - Oyun

1.1K 122 8
                                    

Aslında şişe çevirmece oynamak güzel fikir.

Uzun zamandır oynamamıştım. Hem çok kişiyle eğlenebilirdik. Eylül "Uzun tenefüsteyiz, oynayalım." dediği sırada Selim "Sınıfta oynamayalım." dedi. Nihal saçlarını geriye atarak "Kimse gelmez, uzun tenefüs bu." dedi. Herkes Bulut'u onaylayınca sevinçle "Bugün oynarız diye hazırlıklı gelmiştim Allah'tan." dedi.

Şaşkınca ona bakmaya başladığımda "Hepinize pislik yapacağım." dedi.

Herkes masanın etrafına sandalye çekip oturduğunda Bulut su şişesini çevirdi. Gergince oturduğum yerde beklerken şişe Eylül ve Esen arasında durdu. Eylül soruyordu, Esen cevaplıyordu. Nihal "Bir kere doğruluk diyen bir sonrakinde cesaretliliği seçmek zorunda." dediğinde Merve omuz silkti.

Eylül sinsi sinsi Esen'e bakarken Esen "Cesaretlilik." dedi. Eylül kollarını göğsünde bağlayıp "Abine 'Hala oluyorum.' diye mesaj at." dediğinde gülmeye başladım. Çok saçma.

Esen telefonunu çıkarıp abisine mesaj atarken "Abim takmaz ki beni. Ama olsun deneyeyim." deyince Nihal "O zaman Ömer abine at." dedi.

Esen birkaç dakika sonra "Görüldü attı." dediğinde gülmeye başladılar. Başım o kadar ağrıyordu ki şuracıkta uyuyabilirdim. Çok yorgun hissediyorum kendimi. Acaba okuldan kaçıp eve mi gitsem, emin değilim.

Yanımda oturan Burak bıkkınca oflarken sıkıldığını anladım. Esen şişeyi çevirdiğinde Burak'la Bulut arasında durunca Bulut ona "Sabah bahçede ne yapıyordunuz?" diye sordu.

Burak ona sertçe bakıp "Sana ne, hem ben daha seçmedim. Belki cesaretlilik diyecektim." dedi.

Bulut gözlerini kısıp "Ben sana seçim yapma şansı sunmadım. Cevap ver." dediğinde kitaplardaki kötü çocuk rolü yapmaya çalıştığını anladım. Burak omuz silkip "Yoo." deyince Selim "Ee sen böyle yapacaksan hep..." dedi.

Burak yeşil gözlerini Selim'e çevirip "Cesaretlilik diyorum dinlemiyor." dedikten sonra Emre "Asıl Bulut oyunu bozuyor, cesaretlilik diyor çocuk. Hani hazırlıklı gelmiştin, yap işte bir şeyler." dedi.

Bulut sinsice sırıtıp "Siz istediniz." dedi ve çantasına doğru gitti.

Çantasından bir şey alıp yanımıza geri dönünce herkes merakla ona bakarken elindeki kelepçeyi gösterdi. Gözlerim kocaman açıldığında "Ne yapacaksın onunla?" diye sordum. Selim kahkaha atarak "Nasıl buldun onu?" deyince Bulut "Bulurum ben." dedi.

Burak onu "Saçma sapan bir şey yaparsan seni boğarım Bulut." diyerek tehdit etti. Şu an ne yapacağından çok korkuyordum. Bulut bu, her şeyi yapabilir. Kelepçenin birini Burak'ın sol bildiğine taktığında daha ne olduğunu anlayamadan diğerini de benim sağ bileğime taktı.

Şaşkınca ona bakarken "Tüm gün böyle dolaşacaksınız." deyince Burak kelepçeli ellerimizi havaya kaldırdı. "Bulut aç şunu, elimde kalacaksın."

Herkes bize gülerken Emre "Kanka görev bu, üzgünüm." dediğinde ofladım. Niye ya, niye?! Burak sinirle şişeyi çevirdiğinde şişe Esen'le Burak arasında durdu. Burak mırıldanarak "Kabul günümdeyim galiba." dedikten sonra "Bu sefer doğruluk diyorum hadi." dedi.

Esen kahverengi gözlerini kısıp "Buse'nin ne zamandır peşindesin?" diye sordu.

Nihal gülerek "Kanka ne biçim soru bu?" dediğinde Eylül "Ne zamandır seviyorsun demek istedi galiba." dedi. Burak tam sol eliyle saçlarını geriye doğru çekiştirirken ellerimizi kelepçeli olduğu aklına geldi ve ellerimizi geri aşağıya indirdi. "Yazın başından beri."

Kaşlarım şaşkınlıktan havaya kalkarken "Ne?" diye sordum. Burak bana kısa bir bakış atıp omuz silktikten sonra şişeyi tekrardan çevirdi. Şişe Emre'yle Bulut arasında durunca Emre ayaklanarak "Arkadaşlar bu kadar yeter, hadi herkes sınıfına." dedi.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin