13. Bölüm - Maç

960 103 38
                                    

Birkaç ay önce ben ne yapmıştım?

Kendimi geriye çekmiştim. Yine bunu yapmalıydım. Ama bunu istemiyordum.

Düzgün düşünemiyordum. Hızlı hızlı atan kalbim beynimi uyuşturmuştu.

Eğer geriye adım atarsam bir daha o bana adım atmayacaktı. Zaten sorun buradaydı. Ondan kaçan hep ben oldum ve şimdi de o beni kovalamayı bıraktı. Bunu tam tersi haline getirmeliydim.

Annemler kırılma sesini duymamış olmalıydı. Yoksa şimdiye gelirlerdi.

Aramızdaki mesafeyi bozmadan elimi yavaşça onun elinin üstüne koydum. Burak hafifçe yüzünü benimkine yaklaştırdı. Kalbim sevinç içinde yerinde atarken birden durdu. Nedeni ise hiç beklemediğim bir şeydi. Düşündüm de aslında beklediğim bir şeydi.

Burak elimin altında duran elini çektikten sonra yüzünü benden uzaklaştırdı ve hızlıca ayağa kalktı. Elindeki cam kırıklarını çöpe attı. Kırılan kalbimi de atsaydın yiğidim, olmadı böyle.

Masanın üstünde duran telefonunu aldığında "Özür dilerim, gitmem lazım." dedi. Hızlı adımlarla evden çıktı. Bense hâlâ aynı yerdeyim. Titreyen ellerimle yerden destek aldıktan sonra ayağa kalktım. Sarsak adımlarla odama gittim ve kendimi yatağıma attım. Telefonumu çıkarıp hızlıca sadece kızların olduğu gruba mesaj attım.

BEN: Denedim.

MERVE: Neyi denedin? Hangi anıyı?

ESEN: İşe yaradı mı?

BEN: İşe yaramadı. Kaçtı çocuk benden ya!

NİHAL: Yemeye çalıştıysan kaçar tabii.

BEN:   :(

EYLÜL: Buse, yemeye çalışmadın değil mi?!

BEN: Hayır ya! Anıyı canlandırdım sadece. Belki ileriye gider dedim.

ESEN: Bula bula o anıyı mı buldun sen de?

BEN: Arkadaşlıktan başka ilişkimize ait bir tek o aklıma geldi.

EYLÜL: Ne kadar masumiyetsiz bir çiftsiniz. Korkuyorum sizden.

BEN: Yav ne alakası var?

EYLÜL: Yavlama bana. Boş bıraksak yeğenle döneceksin bize.

BEN: Yuh abarttın!

EYLÜL: Tamam, abarttım. Ama komikti. Komik olmak için bunu yapmalısın.  ;)

BEN: Aynen, aklıma gelirse denerim.

NİHAL: Yarın geliyor musun?

BEN: Galiba hayır. Bugün basketbol maçını da kaçırdım. Çok üzüldüm. Ne zaman olacak başka?

ESEN: Buse, kolun koptu. Sen hâlâ basketbol peşindesin. Pes doğrusu. Otur dinlen evinde. Boş ver basketbolu. Zaten iğrenç oynadılar. Öğk.

BEN: Tamam kanka, sakin ol. Niye bu kadar sinirlendim anlamadım.  :d

NİHAL: Basketbol maçında Emre de oynadı çünkü.  :D

ESEN: Hadi güzel oynayabilse neyse...

EYLÜL: Bence güzel oynadı ama dayak yemek istemiyorum, o yüzden susacağım.

MERVE: Ah Kerim de hiç bir şey yapmadı.

BEN: E basketbol maçına çağırdı ya.

MERVE: Maçta hiçbir şey yapmadı. İnsan bir öpücük falan atar.

NİHAL: Çocuk basketbol mu oynasın, sana öpücük mü atsın? Ayıp, ayıp.

Telefonumu kapattım ve başımı yastığa koydum. Gözlerimi kapattıktan birkaç dakika sonra yorgunluktan uykuya dalmışım.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin