Bulut telefon ekranında belirince daha iyi görmek için hafifçe eğildim.
Bulut neşeyle "Agresif kelebeğim! Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda yukarıdan bakan beni görmüş olacak ki "Anam, Buse de buradaymış. Rahatsız ettiysem ben gideyim." dedi imalı imalı. Burak "Hayır, etmedin. Bir şey yapmıyorduk zaten. Sen ne diyecektin?" deyince aşağıya doğru biraz daha eğildim.
Bulut imalı bir şekilde gülerek "Yarın da sevgililer günü. Onun haberini vermeye geldim. Hani geçen sinemaya gidelim dedik ya, onu yarın yapalım. Ama bowlinge gidelim dedik. Şimdi malum bir tek siz inatçılık yapıyorsunuz. İnatçılığınızı bırakın yarın ve biz bize bovlinge gidelim." dedi. Ama 'biz bize' derken vurgulamıştı kelimeleri. Mesajı almıştım. Bir tartışma çıkarsa hemen Umut'u ortaya atma demek oluyordu bu. Öyle bir şey de yapmıyorum.
Gülümseyerek "Bana uyar." dediğimde Burak bana kısa bir bakış atıp "Bana da uyar." dedi. Bulut heyecanlı bir şekilde "Tamam o zaman, okul çıkışı birlikte gidiyoruz." dedi. Telefonu yüzümüze kapattıktan sonra biz konuşmamaya devam ettik. Uzun bir süre dışarıyı izledik. Ben arada çaktırmadan Burak'a bakıyordum tabii. "Sadece dışarıyı izleyecekesen camı kapat Buse."
Burak'tan gelen ses beni şaşırmıştı. Hiç konuşmayacak sanıyordum. Ama kovar gibi söylemesi de hoş değildi. Muzip bir şekilde gülerek "Müziğini rahat rahat dinleyemiyorsun sanırım." dedim içimde bir şeylerin kırılmasını umursamadan. Bulut'un aramasından sonra ilk defa kafasını yukarıya kaldırıp benimle göz göze gelmişti. Yeşil hareleri beni içine çekiyordu. Gözlerimi ondan alamıyorum. "Üşüme diye dedim. Hasta olmanı istemem."
Tam o anda içimden bir şeyler akmıştı. Sanki kalbim erimişti. Yüzümün aldığı hali düzeltmeye çalışıp acelece "İyi akşamlar." dedim ve pencereyi kapattım. Gülümseyerek yatağıma yattığımda İsimsiz de yanıma kıvrıldı. Siyah tüylerinin arasından parmaklarımı geçirerek onu okşadım. En son dayanamayıp yüzünü avuçlarım arasında sıkarken "Isırırım seni!" diye sevmeye başladım. Bu cümleyi sanki İsimsiz kurmuşcasına elimi ısırdı.
Elimi hızlı geri çekmeye çalışırken tırnaklarını koluma geçirdi ve derin birkaç çizik bırakarak tırmaladı. Sinirle "İsimsiz!" dediğimde tırnak izlerine üfledim. Çok yanıyordu. Mutfaktan kolonya alıp mikrop kapmasın diye üstüne döktüm. Aynı zamanda da koluma ve elime üflemeye devam ettim. İsimsiz mutfak kapısından bana miyavlayıp salona girince arkasından söylendim.
"Madem hoşuna gitmedi kafanı geriye çeksene. Sanki kafana yapışıp boğazladım seni. Hareketlere bak. Ne tür değişik bir varlıksın sen?"
××××××××××××××××××××
Sabah kızlarla sınıfta Bulut'a söylediğimiz konu hakkında konuşuyorduk. Esen "İyi yaptın bence, en azından aranızı bir daha yapabilir." dediğinde Nihal "Aynen." dedi. Aklıma gelen şeyle "Dün Bulut buluşmaya çağırdı Burak'la beni." dedim. Merve "Biliyoruz. Haberimiz var." deyince herkes sustu.
"Heh işte ben de bunu diyorum. Siz, ikimizin de olmadığı bir grup mu kurdunuz?"
Eylül sinirle "Konuşmaz konuşmaz şimdi konuşur." diye mırıldandığında Esen "Haberleştik biz. Grup kurmaya gerek var mı ya?" dedi. Bunlar kesin bir iş çeviriyor. Anlamamış gibi yapayım bari. Gülümseyerek "Aa, tamam. Ben fazla paranoyağım." dediğim sırada Bulut sınıfa "Günaydın benim canım arkadaşlarım. Ve bir tanecik sevgilim." diyerek girdi. Bizden başka birkaç kişi de "Günaydın." deyip ona karşılık vermişti.
Bulut, Eylül'e heyecanla "Sevgililer günün kutlu olsuun!" dediğinde Eylül ona sarıldı. "Senin de, Bulut'um."
Ayy, tüm gün böyle yapış yapış sevgili mi göreceğim ben. İğrenç. Öğk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
HumorBirbirlerinin kardeşi gibi olan, mutsuzken bile birbirlerini güldürebilen, kavga etseler de iki dakika sonra unutan beş kız. İşte bu hikaye onlara ait. ×××××××××××××××××××× Beşimiz aynı anda sarıldığımızda "Ne olursa olsun ayrılmak yok." d...