BÖLÜM 38🎈ÇIĞLIK🎈

561 31 6
                                    

Kara fırtına geliyor üzerime doğru ama ben zaten fırtınaya esir olmuşken beni etkileyebilir mi renk aralığı?

Gittikçe dibe batıyorum, en dibe, en derine. Senden gelmeye çalışıyorum ama sonunda hep senin yanında buluyorum kendimi. Biliyorum bu uzun sürmeyecek ama olsun, kısa şeylerde güzel. En azından şimdilik bana güzel. Sen hiç anlamasanda sen bende varsın, buradasın. Hiç olmasan da, maalesef bendesin. Ben sende değilim belki ama sen bende emin ellerdesin, güzel oldukça güzel yerlerdesin.

Kafası güzel olmak güzeldir bazen, hatırlamazsın belki ama yaşarsın. aklındadır aynı zamanda değildir de belki. Bilinmezliğin içindeki bilinensin sen. Ben biliyorum iyi biliyorum ama sen bilmiyorsun, hiç mi hiç bilmiyorsun. Sen bana bakıyorsun bende sana. Seninkiler boş gibi ama benimkiler epey dolu, anlam yükledim kendimce. Ama bu anlamlara gülsem mi ağlasam mı onu bilemedim.

" Bunu nereye koyayım Deren ? " diye sorduğumda sabahtan beri bir o yana bir bu yana koşturan Deren bana döndü. Göz altları yorgunluğunu belli edercesine çökmüş, dibe vurgunluğu hissini üzerine dikmiş gibi görünüyordu.

Bana dönerek gülümsediğinde onun oldukça yorgun göründüğünü bir kez daha anlamış oldum. " Çok güzel bir soru Gazel ama inan şu an yorgunluktan ölmek üzere olduğum için hiç bilemiyorum. Ufuk hayatım bir bakar mısın? " dediğinde Ufuk anında yanımızda bitmişti. Bu gece olacak olan parti sanki ertelenecek gibiydi. İkisi de bu kadar yorgunken nasıl geceye dayanacaklardı bilemiyordum.

" Efendim ? "

" Bu süsleri nereye koyalım ? "

Ufuk elimdeki süsleri gördüğünde kafasını kaşıyarak gülümsedi. " Asılacak onlar, şuraya yer yapmıştık bizimkilerle merdivenle asın. Benim ufak bir işim var, yoksa ben yapardım. "

" Tamam o zaman benim işim yok ben asarım. " dedim öne atılarak. Onlar bizden önce gelmiş hazırlıkların büyük çoğunluğunu halletmişlerdi. Belki de bu yorgunlukları bu yüzdendi.

" Ama yüksek bayağı merdiven kullanmalısın. " dedi Ufuk kaşlarını çatıp etrafına bakınarak. " Ha merdiven orada. " parmağıyla gösterdiği yere baktığımda Elif 'in orada başka işlerle meşgul olduğunu gördüm. Herkese belli bir yer verilmişti, görev paylaşımı yapmıştık.

" Tamam hallederim ben. " diyerek arkamı onlara dönerek Elif 'in yanına doğru ilerledim. Onun da ellerinde ufak aydınlatma vardı. Bunlar bir nevi gece lambası işlevi görüyor, ortama loş ışık verilmesini sağlıyordu. " Merdivene ihtiyacın yok değil mi ? " dedim Elif 'in yanına ulaşabildiğimde.

" Yok, yok da sen ne yapacaksın ki ? " dedi gözlerini hafif kısıp bende dolaştırarak.

" Bu elimdekileri tavandaki yapılan yere asacağım. " dedim ellerimdekileri ona göstererek.

Gözleri etrafta gezindi ve aradığını bulmuş gibi parladı. " Dur ben hemen Efgan 'ı çağırayım da sana yardım etsin. "

" Kendim halledebili.."

" Bende biliyorum tabiki kendinin halledeceğini de edemezsin. Yani şimdilik etmemelisin, düşersin falan Allah korusun. " dedi elini dişine koyduktan sonra merdivene tıklayarak. " Hem aslında düşsen hiç fena olmaz, böyle sen düşerken Efgan seni tutsa.. " Güldü. Ben sadece göz devirmekle yetindim. Bu olması zor bir ihtimaldi. Eğer düşünceleri hayata geçmiyorsa gerçekten zor bir ihtimaldi. Hem ben düşsem bile şanssızdım, düşsem düşsem yere düşerdim. O şanssızlık göz bebeklerimden bile okunuyordu.

" İnan o beni tutamadan ben yeri boylarım. "

" Haklısın, sende var o şanssızlık. " dedi beni onaylayarak. " Ama düşüncesi güzel, hani olur ya dizilerde falan. Ama sizde nerde.." dediğinde susma hakkımı kullanarak bir nevi inu onayladım. Diziler gerçek hayattan alınmazdı, kurgu olurlardı ve yaşanması pek de mümkün olmazdı zaten. " Efgan ! " dediğinde gerildiğimi hissettim. " Buraya gelsene. Gazel şunları asacak da benim işlerim var merdiveni tutar mısın, arkadaşımın geceki partiye katılmadan bir yerini incitmesini istemem. "

ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin