Gizemli bir kutu olsam, sana açılan özel kapılarım olurdu.
Gizemsiz bir kutu olsam, sana değen kapaklarım olurdu.
Sadece bir kutu olsam, seni kapsayacak kalbe sahip olurdum.
Gündüzleri geceye, geceleri gündüze deviren sabahın alevli ateşi gözlerimi kamaştırır zihnimi bulandırırdı. Zamana meydan okuyan kelimelerin esiri olmuş, gittiğim yerde tıkanmıştım. Saatin tik tokları, akreple yelkovana sahiplik edip kafkanını kapalı zihinlere hapsetti. Ömrüm o kapalı zihne eşlik edip ortadan kaybolmayı dilerken orada olmam gereken yerdeydim. Belki de hiç olmamam gereken bir yerdeydim.
Gözlerimi mekanda gezdirirken göz kapaklarım acıyordu. Ağlamıştım, hüngür hüngür ağlamasam da gözlerim dolmuştu. Bir kaç damla yaş gözlerimden ayrılmış gerisi içerde kalmıştı. Ben ağlayamamıştım. Hem ağlayıp hem ağlayamamak nasıl bir şeydi böyle?
Sevgili kendime notlardan bir tane daha, sakın ama sakın aldığın kararları gözden geçirmeden icrata geçme. Bunu kendime tembihlerken aslında öyle yaptığımı fark ettim. Düşüncesizlikten ölünseydi, şu an bu dünyada olmazdım sanırım. Ağlamak yok, sen ağlasan bile kimsenin umrunda olmayacak. Olan sana olacak. Mesela sabah uyandığında gözlerin yanacak, şişecek ve de başını hissetmeyeceksin. Kimsenin umrunda olmayacaksın ama kendini harap etmiş olacaksın. İnsan yalnız olduğunu hep öyle zamanlarda anlar zaten, öyle değil mi ? Birine anlatacak bir şeyin vardır, içinde tutmak istemiyorsundur, birine anlatmazsan dökmezsen içini patlayacak gibi hissediyorsundur ama en kötüsü de bunları yapmak istediğin yakın birisine sahip değilsindir. Her sey içinde kalır, göz yaşın bile.
" Nasıl hissediyorsun? " diye sordu Elif kulağına doğru yaklaşıp bağırarak. Müzik sesi o kadar yüksekti ki, normal ses tonunda bir şey anlayamazdınız.
" Bilmiyorum. " dedim dudaklarımı yalayarak. Ne yapmak istediğimi bilmediğim gibi nasıl hissettiğimi de bilmiyordum. Hala o gecedeydik. Efgan 'ın evden çıkıp gittiği gecede. Odaya sessizce girmeme rağmen Elif uyanmış benim değişik ve tuhaf olduğumu söyleyip durmuştu. O da bende erken yattığımız için uykumuz gelmemiş biraz konuşmuştuk. Onun sorduğu sorulara cevap vermiştim ve en sonunda gecenin o saatinde beni giydirmiş süslemiş ve buraya getirmişti. Kafe tarzı olan yer genelde geceleri açıkmış gibi duruyor bangır bangır şarkılar çalmaya devam ediyordu. Parçalar o kadar hareketliydi ki içim dışıma çıkmıştı. Şu an tek yapmam gereken slowlara kafa vurup karalar bağlamakken kendimi dans pistine düşmüş gibi hissediyordum.
" Biraz sonra burada olacak, eminim. " dedi göz kırparak. Buraya geleli yarin saat olmuştu. Biraz önce paylaştığımız fotoğraf ise olayın tuzu biberiydi. Mutlu pozları vermiş, ekranlara gülümsemiştik. Hemde ben içimde karalar bağlarken. Tek değildik yanımızda Giray vardı. Elif Efgan 'a ulaşamadığını ve canımızın bu mekana gelmek istediğini söylediğinde aslında durumların hiç de öyle olmadığını ben biliyordum. Hepsi Elif 'in uydurmasıydı. O kızın yanından gelmesi için yapılmış oyunumuz hala başarılı olamamıştı. Giray 'ı aradığında bizi götürmesi rica etmesini beklemiş ve kendi kazdığı kuyuya onun inmesini sağlamıştı. Olmuştu da. Buradaydı o da bizimle.
" Canınızın isteği oldu mu ? " diye sordu hemen karşımda oturan Giray. Kendine adını dahi bilmediğim bir içecek söylemişti. Onu yavaş yavaş yudumlarken göz göze geliyor ama hemen bu duruma son veriyorduk.
" Oldu oldu. " dedi Elif bağırarak. " Biraz sonra bir isteğimiz daha olacak ve o da burada olacak. " dediğinde ayağa kalkarak beni de kaldırdı. " Biz tuvalete kadar gidip geliyoruz. "
Giray sadece başını sallamakla yetinmiş, başını telefonuna çevirmişti. Biz ise tuvaleti bulma girişimindeydik. " Neden gidiyoruz ? " diye sordum. Cidden neden kalkmıştı oradan bir anda ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)
Ficção AdolescenteNe kadar ileriye gidebilirdiniz ? Hiç tanımadığınız biri için.. Ben sanırım kimsenin yapamadığını, aklına dahi getiremeyeceği bir şeyi anlık cesaretle yaptım. Söz konusu kalbimse herşeyi yapabileceğimi kendimi bile feda edebileceğimi öğrendim. 16...