BÖLÜM 42🎈SEVİYOR🎈

496 30 5
                                    

Gitmeniz gereken zamanlar kendi isteğinizle olmayınca zor oluyordu. İçten bir istek değilse ve zorakiyse bu durum fena halde can sıkıcıydı. Ellerimin altında bulunan stres topunu mutfakta bulmuştum ve elimddn bırakmaya da niyetim yoktu. Bazen öyle bir zamana denk geliyordum ki, kırıp dökmek istiyordum, zihnimi boşaltmak istiyordum ama bunlar tabi sadece bsnim isteklerim olarak kalıyor kalmaya da devam ediyordu.

Zamanı akışına bırakmanın hiçbirimize faydası yoktu. Aksime zarardı bu bizim için. Ne oluyordu ki ? Uzadıkça uzayan zaman beni nasıl etkileyebilirdi ki ?

Kendimiz çizerdik gideceğimiz yolları. Biz tercih ederdik üzerinde bulunduğumuz yaşayacağımız hayatı. Bu tercihte berbat seçimlerde yapabilirdik güzel seçimlerde. Bunu hiçbirimiz bilemezdik. Gözlerime dolan ışıltılar bir süre önce herşeyi tam anlamıyla algılıyor yapacaklarından mutluluk duyuyordu. Ama bu ışık bir süre önce olmuştu. Karanlık dibsiz bir kuyuya dönüşmüş oluşu beni rahatsız etse de yoluma bir şekilde devam etmeye çalışıyorken buluyordum kendimi.

" Gazel 'di değil mi ? " diyen sesi duyunca kendimi bir tuhaf hissettim. Kendi sesime öyle bir kaldırmıştım ki, birinin varlığını duyamayacak kadar soyutlanmış uok olmuştum bu dünyadan. Yanıma gelen kişiyi görmek için kafamı kaldırsamda bu sesin sahibini tanıyordum. Kafamı kaldırmama dahi gerek yoktu ama nezaketen kaldırmıştım bir kere.

" Evet. " dedim yüzümde herhangi bir çizginin esiri yokken. Konuşmayı çok seven biri değildim heleki hiç tanımadığım birileriyle konuşmak bana ölüm gibi gelirdi. O kadar somurtkan oluyordum ki karşımda benimle konuşmak isteyen insanlar kendilerini geri çekiyor ve benimle muhattap olmamayı seçiyorlardı. Bu durum benim tarafımdan iyi gibi görünse de aslında o kadar da iyi olduğunu düşünmüyordum.

" Biraz konuşsak olur mu ? "

Uzun sayılacak bir süre onun yüzünü izledim. Efganla arasındaki bağın buraz farklı olduğunu biliyordum elbette. Birbirlerini önemsiyorlardı. Ama bitmiş bir ilişkinin tohumları da yeniden yeşermezdi. Pelin bu yolda kendine çizgiler oluşturup onların üzerinde gidiyor, hata yaptığını fark etmiyordu. Belki de hata yapan bendim. Belki de onlar her türlü yine bir araya gelirlerdi. Ben sadece bir piyon olurdum, fazla önemi olmayan sadece iki adım atmaktan ilerisine gidemeyen bir piyon.

" Olur. " dedim kendimi toparlayabildiğimde.

" Şu tarafta konuşsak ? " dedi parmağıyla gösterdiği yere baktığımda balkonu kast ettiğini anlamıştım. Belli ki burada herkesin içinde konuşmak istemiyordu ya da bizi konuşurken birilerinin görmesini de istemiyor olabilirdi.

" Yer fark eder mi ? Burası da boş. " dedim bulunduğumuz yer mutfaktı. Gelen giden pek olmuyordu. Genelde boştu ama sanki benim bunu dememi bekliyormuş gibi birisi mutfağa giriş yapınca " O zaman gidelim. " dedim önden gitmesi için elimle işaret ederek.

Önden Pelin arkasından da ben ilerlerken kimsenin olmadığı balkona oldukça şaşırmıştım. Parti dağılmış gibiydi, bir saat öncesine göre daha sakin diyebilirdim. Ama açıkçası sigara içmek için bile olsa birini görmeyi bekliyordum. Ama umduğum gibi olmamıştı. " Seni dinliyorum. " dedim sırtımı duvara yaslayarak. Duvardan yayılan soğuk dalgalar ince elbiseme sızmış içimi buz tutmaya yetmişken ona bir şey belli etmemek için hafifçe yaslandığım duvardan ayrıldım.

" Aslında ben seninle ne konuşmak istediğimi tam anlamıyla bilmiyorum. Tuhaf geliyor şimdi sana söylediklerimi bunu biliyorum ama gerçekten söyleyecek konuşacak her şeyi unutmuş gibiyim. Seni çağırdım, aslında bu büyük bir cesaretti benim için. "

" Ne hakkında peki ? " dedim konuşmasının bir soni olmayacağını düşündüğüm o zaman diliminde.

" Konu Efgan. " dedi adeta inleyerek. Elindeki çantayı balkondaki masanın üzerine bıraktıktan sonra sandalyeye oturdu. " Sende otursana. " dedi bana da teklif ederek.

ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin