Bizi derinden sarsan olaylar olurdu. Etkilenirdik hepimiz bir şeylerden. Hastalıklardan, sorulardan, işlerden, ailevi meselelerden. Sıkılırdık, hepimiz belki bazı zamanlar ailemizden. Severdik ama bazen ayrı kalmak isterdik. Ama birisinin canına zarar gelmesini istemezdik. Her ne kadar uzaklaşmak istesek de onlardan, kopamazdık. Aramızdaki aile bağı her şeyi unuttururdu. En zor şeyleri bile, belki de affedilmez şeyleri de.
Aile bu değil miydi işte? Vazgeçilmezlik.
Hastaneye apar topar gelmiş sedyeye yatırılmış kişinin arkasından bakmaya devam ediyordum. Mehmet amca iyi değildi. Tek iyi olmayan o da değildi. Evde kimsenin olmamış olması nasıl akıllanırdı bilmiyordum ama Ela teyzenin Elif 'in babaannesini diyalize götürdüğünü biliyordum. Belki de bu yüzden evde kimse yoktu. Elif hastane içerisindeki banklardan birine oturmuş içini çeke çeke ağlıyordu. Efgan ise ayakta duruyor, sanki burda değilmiş gibi hissettiriyordu. Gözleri bir noktaya dalmış dudakları sımsıkı kapanmıştı.
Elif 'in yanına oturarak ona doğru döndüm. Hiç kimse iyi görünmüyordu. Nasıl iyi olabilirlerdi ki ? Hem de o şekilde onu görmüşken. " Elif " diye ona seslendiğimde yaptığı şey beni derinden etkilemişti. Bana sarıldı. Kollarını boynuma sardığında kendime sormaya çekindiğim sorular vardı. Bu kızı kaç gündür tanıyordum? İki mi oluyordu? Peki eskiden benimle olan arkadaşlarımı? Onları ne kadar sürede tanımıştım? Ve de ben kimseye sarılmamıştım. Bu kötü bir şey değildi elbette. Ama benim arkadaş ilişkilerim böyleydi. Yakınım dahi olsa sarılmamak.
" Gazel, dedem. " dedi hıçkırarak. Beraber yaşadıkları için daha da bağlı olduklarını görüyordum birbilerine.
" İyi olacak. " dedim benimde gözlerim hafiften yaşlara boğulurken. Yaşlılar sanırım zaafımdı. Yolculuğun sonu değil miydi yaşlılık?
" Olacak mı ? " Masumca sorduğu soru üzerine gülümsedim. Ne kadar da çaresiz görünüyordu. Onun halini yaşamak istemezdim.
" Olacak tabi. " derken gözlerim Efgan 'a çevrildi. Duvara yaslanmış kafasını geriye bırakmış, yıkılmış görünüyordu. Elif 'in sarsılması birazcık yavaşlarken gözleri bana döndü. Boşluğa bakan gözleri beni bulunca ne yapacağımı şaşırdım. Yanına gitmeli miydim ? Ne diyecektim ? Herşey geçecek mi ? Ne olduğunu bile bilmezken onu avutmak biraz saçma olmaz mıydı?
Elif omzumdaki başını kaldırdığında oturduğum yerden ayağa kalktım. Mehmet amca yetkili biri ile görüşmek için yanımızdan ayrılmıştı. Sanırım hastanede bir tanıdıkları vardı. Adımlarımı karşı çaprazımda duvara yaslanmış kişiye doğru yönlendirdim. Düşünceli görünüyordu. Bir kaç kez telefonu çalmıştı buraya geldiğimizde ama hiçbirini cevaplamamış daha sonra da tamamen kapatmış olduğunu anlamıştım. Yanına geldiğimde beni fark etmemiş gibi halen boşluğa bakmaya devam ediyordu. " İyi misin ? " diye sorduğumda dikkatini çekebilmiştim. Gözleri gözlerimi bulduğunda yanaklarım ısındı. Bakışları sanki bir boşluğa bakmaya devam ediyor gibiydi. Yutkundu.
" Bilmiyorum. " dedi benimle konuşarak. Aslında ne olduğunu merkak ediyordum. Çünkü neden düşmüş olabilirdi ki yere ? Neyi olabilirdi ?
" Nasıl hissediyorsun diye sorsam peki ? " dediğimde bir kez daha yutkundu. Bana bakışları arkamda bir yere sabitlendikten sonra yeniden beni buldu.
" Cevap aynı. "
" İlyas Alacahan 'ın yakınları? " diyen sesle ona bakmayı kesip arkama döndüm. Doktor nihayet girdiği odadan çıkmıştı. Bilgilendirmek için geldiği belliyken Elif ve Efgan onun yanına ulaşmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)
Novela JuvenilNe kadar ileriye gidebilirdiniz ? Hiç tanımadığınız biri için.. Ben sanırım kimsenin yapamadığını, aklına dahi getiremeyeceği bir şeyi anlık cesaretle yaptım. Söz konusu kalbimse herşeyi yapabileceğimi kendimi bile feda edebileceğimi öğrendim. 16...